AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K A D I N - A İ L E
Yıkıcı değil yapıcı sevgi

Eş olarak seçtiğimiz insanı yaratılmaya değer görülmüş bir insan, çocuklarımızın anne veya babası, kıyamet günündeki şahidimiz ve belki de ahirette yoldaşımız olarak sevmek gerekir.

  • AYŞE OLGUN
    Kitap okumayı ve yazı yazmayı sevdiği için üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü seçen Ayten Durmuş, okulunu bitirdikten sonra öğretmenlik yapmaya başlamış. Ancak severek yaptığı bu mesleğinden başörtüsü sorunu yüzünden ayrılmak zorunda kalmış. Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra boş durmayan Ayten Hanım, öğretmenlik yıllarında çevresindekilerin eş ve yuvalarındaki sorunlarla yakından ilgilenen biri olarak ilişkileri ve mutluluğu irdeleyen kitaplar kaleme alıyor.

    Evli iki çocuk annesi olan Ayten Hanım Nevşehir'de yaşıyor. Nesil Yayınları arasında çıkan "Eşiniz Sizden Ne İster", "Geçimsizliğin Çözümü Var" ve "Hayatın Önsözü" gibi kitapların yazarı olan Ayten Hanım'a göre eş olarak seçtiğimiz insanı hakiki bir sevgi ile sevmek gerekiyor. Yani onu, yaratılmaya değer görülmüş bir insan, bir müslüman, bir eş ve çocuklarımızın anne veya babası, kıyamet günündeki şahidimiz ve belki de ahirette yoldaşımız olarak sevmek ve böylece aradaki sevgiyi yıkıcı değil yapıcı hale getirmek lazım. Yoksa, kaş ile göz ve dolu cüzdan sebebiyle gelişen ilişkiler kesinlikle aşk ve sevgi değil.

    Neden evleniyorum?

    Evlilik kararı alan birinin öncelikle "neden evleniyorum", "nasıl birisiyle evlenmek istiyorum" ve "evlilikten ne bekliyorum" sorularının cevaplarını kendilerine sormaları gerektiğini dile getiren Ayten Hanım, sanıldığının aksine evliliğin hiç bir zaman deneme ve yanılma metoduyla rayına oturtulamayacağını belirtiyor ve ekliyor: "Evlilik kararı alanlar önce kendilerinin, sonra muhataplarının evlilik şartlarının oluşup oluşmadığına dikkat etmek zorundalar."

    Peki beklentiler evlilikte oluşturulmazsa ne olur? Bu soruyu Ayten Hanım şöyle cevaplıyor: "Kurulan yuva o zaman temelsiz bir bina gibi rüzgarda, yağmurda, depremde beşik gibi sallanır durur ve geçimsizlik baş gösterir. Geçimsizlik; ekonomik, duygusal, kültürel, cinsel, ailevi, fikri gibi pek çok sebepten kaynaklanır. Bu sorunların çözümlenememesinin en önemli sebebi iletişimsizlik yani eşlerin iletişim kurmayı başaramamasıdır. Yaşanan tüm sorunların ise kesinlikle çözüm yolu vardır."

    SORUN DEĞİL ÇÖZÜM ÜRETİN

    Günümüzde aile içinde yaşanan sorunlara artık eşler ortak çözüm bulmak yerine boşanmayı öngörüyor. Ayten Hanım, boşanmalardaki artışlara sebep olarak, "evlilik hayatıyla ilgili ifade ettiğimiz yanlışların giderilmemesi, yanlış geleneklerden vazgeçilmemesi, ataerkil yapılanmadaki geleneklerin çekirdek ailelerde devam ettirilmeye çalışılması, kadının iş hayatında yer alması ve medya tarafından boşanmanın teşvik edilmesi"ni gösteriyor. Ayten Hanım, hayatın bir anlamı olduğunu bilenlerin evliliklerinin de bir anlamı olduğunu fark edeceklerini belirtiyor. Dünya hayatının bir sınav ve evliliğinde bu sınav kağıdında en yüksek puanları içeren bölüm olduğunu söyleyen Ayten Hanım, bu sebeple evliliğin insanı ya sabır ya şükür kapısından cennete götürebileceğinin hatırda tutulması gerektiğini vurguluyor. Bazı sorunların zamana bırakılmasını ve önemsiz zannedilerek atlanan bazı ayrıntıların ise mutluluğu getirebileceğinin bilinmesi gerektiğini anlatan Ayten Hanım, "Bunlar herkesin bildiği, ancak hayatın hay huyu içinde unuttuğu sırlarımızdandır" diyor.

    Birlikteliğin küçük sırları

    Eşler mutlaka bağırmadan ve kavga etmeden konuşmanın yolunu bulmalıdır. Bu iletişimsizliği aşmanın birinci yoludur. Konuşmayı öğrenmede ilk yol, muhatabın sözünü kesmeden dinlemeyi öğrenmektir. Bu evliliğe olumlu katkıda bulunacaktır.

    Eşlerden her biri diğeri için, yönlendirme dışında bir şey yapamayacağını bilmelidir. Halbuki en büyük hata eşlerin diğerini olduğu haliyle kabule yanaşmayıp birbirlerini değiştirmeye çalışmalarıdır.

    Kadın ve erkek, muhatabını kendi gibi bilmemelidir. Çünkü iki cins arasındaki tek fark cinsiyet değildir. İki cins yukarıdan aşağıya neredeyse her hususta birbirinden farklıdır. Diğer cinsi tanımak evliliğe olumlu katkıda bulunur.

    Eşler birbirinin yaşama gayesi yani kıblesi haline gelmemelidir. Bu olduğu zaman, eşten ve evlilikten çok şey beklenir ve bu da mutsuzluğa sebep olur. Evlilik kurumunu, hayatımız içerisinde, olması gereken yerde bulundurmak, evliliği huzur ve sükunun kaynağı haline getirir.

    Eşler etken olmalı ve kendileri için "mutlu edilme" değil, "mutlu etme" gibi bir sorumluluk belirlemeliler. Bu önemlidir, çünkü çevremizdeki insanlar, hele de ev halkımız yansıttıklarımızı göreceğimiz aynalar gibidirler.

  •  
    BU KIŞ RENKLİ GEÇECEK
    Yazın gözde rengi turuncu, sarı ve mor, sonbahar kış kreasyonlarında da özellikle bluzlarda ağırlıklı olarak kullanılıyor. Döpiyeslerde çizgili kumaşlar, takımlarda ise büzgülü omuzlar ve bele oturan formlar tercih ediliyor.
    Ağlayan bebeği sevginizle avutun
    Türk ve Ermeni kadınların dergisi
    Stresi yok et!
    Yaşadığınız günlük olaylar çoğu zaman kendinizi eve sinirleri yıpranmış biri olarak atmanıza sebep olur. Oysa hayatınızı kontrol altına almak elinizde. Bunun için önce beslenmenize dikket edin ve günde en az bir öğün dengeli beslenin. Geceleri en az yedi, sekiz saat uyuyun. Çünkü kronik uykusuzluk bitkinliğe yol açar ki bu da üretkenliğinizi ve stresle başa çıkabilme yeteneğinizi azaltır. Eğer hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları, şeker hastalığı veya sırt ağrılarınız varsa doktorunuzun sözlerinden dışarıya çıkmayın. Haftada en az üç kez spor yapın. Aksatmadan yapılan hafif egzersizler kalbi kuvvetlendirir, dolaşımı hızlandırır, kolestrol seviyesini indirir, bunun yanında stres atmanıza da yardımcı olur. Günlük kafein miktarını azaltın ve sigara içmeyin.
  • KADIN AİLE SERVİSİ


    ÇOCUĞA NİTELİKLİ OYUNCAK ALIN
    Okulöncesi dönemde çocukların oyuncaklara ve oyun materyallerine karşı olan ilgilerinin yanı sıra, artan bir yaratıcılık, yetişkine benzeme ve taklit çabası vardır. Bu noktada anne babaya düşen en büyük görev alıcı ve öğrenmeye hazır olan çocuğa uygun oyuncakların sunumudur. Anne baba bu dönemde, çocuğun gelişim özelliklerine uygun, ihtiyaç duyduğu ortamı ve materyalleri sağlaması gerekir. Bu dönemde, anne babalar tarafından üzerinde önemle durulması gereken bir başka konu da çocukların gelişimlerine katkısı olmayan pahalı ve süslü oyuncakların yerine yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun, uyarıcı ve düşündürücü oyuncakların tercih edilmesidir. Yine bu dönemde yetişkinler çocuklarına gereğinden fazla oyuncak alarak, onların tüm gereksinimlerine cevap vereceklerine inanırlar. Oysa önemli olan, oyuncağın çokluğu değil, nitelikli olmasıdır.
  • KADIN AİLE SERVİSİ

  • 18 Ağustos 2004
    Çarşamba
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED