|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sayın Kültür ve Turizm Bakanı "Para var proje yok" diyor. Eh bu durumda bir iki teklif yapmak lâzım; bizim de memleket kültürüne bir hizmetimiz olsun. Efendim iki meşhur Yenikapı Mevlevîhânesi hakkındadır. Bilindiği gibi Topkapı Surları dışında bulunan bu Mevlevîhâne Mevlevîliğin İstanbul'daki en büyük merkezidir. Bu tam teşekküllü külliyenin yapılış tarihi 1597. Külliyenin son inşası Mehmet Reşat döneminde olmuş. Mimar Kemalettin tarafından millî mimari üslubu ile harika bir eser vücuda getirilmiştir. Arsası çok büyüktür. Uzun yıllar öğrenci yurdu olarak kullanılmış, bu sıralarda (1961) çıkan bir yangında Semahâne, Şerbethâne ve Türbe kısımları yanmıştır. Boş duran bu görkemli yapı elden geçirilirse (Ki detaylı projeyi Sayın Bakan herhalde benden istemeyecektir) Konya'dan sonra Mevlevî kültürünün ikinci merkezi olabilir. Mevlâna ve Mevlevîliğin dünya çapında uyandırdığı ilgiyi anlatmak gerekmiyor. Burası özellikle klasik musikimizin en büyük merkezi olmuş, pek çok ünlü şair ve bestekâr buradan yetişmiştir. Yahya Kemal; Çok insan anlayamaz eski musikimizden
diyor. Demek ki neymiş? Kendimizi anlamak ve anlatmak istiyorsak, bu musikiyi hakkıyla öğrenip gündeme taşımalıyız. Sanatta yücelik ve kalite bunu gerektiriyor; İngilizce bir parça ile Eurovision'a katılarak değil. Burası Klasik Türk Musikisi Enstitüsü, Dînî-Tasavvufî İlimler Araştırma Merkezi, Mevlevîlik Araştırmaları Merkezi, Klasik Sazlar Yapım Atölyesi vb. gibi birkaç unsuru bünyesinde barındıran uluslararası bir merkez olabilir. Semahanesi aslına uygun olarak yeniden inşa edilirse sema âyinleri için mükemmel olur (Böylece olur olmaz yerlerde, spor salonlarında âyin icrasından kurtuluruz). Şimdi ben bu teklifi yaptım ama, bu bina belki de birilerine verilmiştir. Araştırmacı-gazeteci olmadığımızdan bazan yaş yere basıyoruz. İkinci teklif: Yıllardan bir yılın (en kısa zamanda) Evliya Çelebi Yılı ilan edilmesi ve bu çerçevede bir dizi kültürel etkinliğin sergilenmesidir. Dünyaya takdim edeceğimiz, tanıtacağımız (bazıları uygunsuz bir biçimde "satacağımız" diyor) değerler arasında, Mimar Sinan'ın ardından belki de ikinciye gelen Evliya hakkında hiçbir şey yapmadık. O muazzam Seyahatnâme bile daha devlet tarafından düzgün bir şekilde yayımlanmadı. (Bu ayıp bize yeter zaten). Neyse ki Yapı-Kredi'nin yaptığı neşriyat (Bazı akademisyenler burun kıvırsa dahi) bitmek üzere. Sanıyorum üç cilt kaldı. Seyahatnâme neşrinin tamamlanması Evliya Çelebi Yılı için bulunmaz bir fırsattır. Meselenin başını İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür İşleri Dairesi Başkanlığı çekmelidir. Ona elbette Kültür A.Ş. yardımcı olmalıdır. Projeye Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı iştirak etmelidir. Teklif her noktasında uluslararası bir etkinliğe dönüştürülmelidir. Açılış Evliya Çelebi'nin ünlü rüyasını gördüğü Haliç kıyısındaki Ahi Çelebi Camii önünde yapılmalı, bu vesile ile bu cami de restore edilmelidir. Kongre, seminer, neşriyat işleri bir yana; Evliya'nın gezilerinden biri en aşağı Marco Polo filmi ayarında bir dizi olarak ekranlara taşınmalıdır. (Bu film yurt dışına da pazarlanır.) Kimbilir belki Kültür ve Turizm Bakanlığı turizmcilerle anlaşır, Karadeniz ağzından başlayıp çıktığı noktaya kadar giden "Evliya Çelebi ile Tuna Gezileri" diye geleneksel hale konulabilecek turlar düzenlenir. Bu turlar bir kaç güzergâhta toplanabilir; böylece Osmanlı coğrafyası ve ecdat yadigârları tekrar-be tekrar ziyaret edilebilir. Akabinde ve detayında düşündükçe akla daha nice şeyler gelebilir. Ben bu iki konu hakkında defalarca yazdım. İşte bir kez daha yazıyorum. Eğer bu projeler iş yapmaz, işe yaramaz addedilerse o zaman söylenecek bir tek söz var: Çok yaşasın ömrü olan.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |