AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Başsavcı ne diyor?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, tartışmaya son noktayı koydu: "Adli yılı böyle açamayız; Eraslan Özkaya istifa etmelidir..."

Tam böyle söylemedi de, bunu demeye getirdi.

Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer ise, olayın kurumsal değil kişisel olduğunu, abartılması durumunda bazı kurumların zarar göreceğini söyledi.

Kişisel...

Yani Özkaya'yla sınırlı...

Dolayısıyla, tartışma Özkaya mihverinde yürümeliydi.

İyi de, tartışma zaten Özkaya mihverinde yürüdü.

Ama, işin bir de "gizli servis" boyutu vardı ve abartılması durumunda bazı kurumların zarar göreceği söylenen bu "son derece kişisel olay", topyekün sistemi ilgilendiriyordu.

Evet, Sezer'in de dediği gibi, "Önce villa denildi, sonra masraf denildi ve bunların hepsi yanıtlandı", ama asıl yanıtlanması gereken sorulara ilişkin, Özkaya'dan açık, anlaşılabilir, net açıklamalar gelmedi.

Birçok gazete "Yargı'da Susurluk" yakıştırmasında bulundu.

Özkaya sustu.

Neşter soruşturmasının vicdanları tatmin etmediği söylendi.

Özkaya sustu.

Temsilde zaaf doğduğu ve gizli ilişkilerin, sadece ilişkide adı geçen kişileri değil, öncelikle yargıyı yıprattığı söylendi.

Özkaya sustu.

Daha doğrusu, genelgeçer ifadelerle kendini savundu. İddia edilen ilişkiler içinde olmadığını (buna ben de ihtimal vermiyorum), bazı çevrelerin kendi şahsında yargıyı yıprattıklarını, bu konudaki asıl açıklamasını, 6 Eylül'de adli yılın açılışı töreninde yapacağı konuşmaya sakladığını söyledi.

Fakat Ok, 6 Eylül'e bu şartlarla gidilemeyeceği görüşünde: "Yayınların temsilde inandırıcılık ve zaaf doğurmaması mümkün değildir. Yargının sorunlarının dile getirileceği adli yıl açılışının rahat olmasının koşul ve ortamı sağlanmalıdır."

Ok'un, "gizli ilişkiler" ve "Neşter davası"yle ilgili söyledikleri de çok anlamlı:

"Yargı mensuplarının suçlanması elbette son derece önemli, istisnai bir olaydır. Olağanüstü ve özel ilgi ve tepki görmesi, yargının kutsal ve yaşamsal adalet dağıtım işlevinin gereği ve sonucudur. Adı bile bizleri derinden üzen Neşter soruşturmasının sonucu kamuoyunu tatmin etmediği gibi, yargı ve Yargıtay camiasını da tatmin etmemiştir. Bu sonuca yönelik olarak gerek içeriden, gerek dışarıdan yapılan eleştirilerin tamamen haklılık zemininde olduğunun kabul edilmesi gerekir."

(....)

"Unutulmamalıdır ki hangi görev ve makamda olursa olsun, yargı mensubunun karıştığı, içinde olduğu her gizli ilişki ve oluşum yargıyı yıpratır, adalete güveni sarsar. Bu bakımdan hâkimin hiç hata yapma hakkı yoktur. Hiçbir kamu görevlisi ne yaparsa yapsın mesai arkadaşlarınca korunması gerektiğini düşünmemelidir."

Özkaya, bir sürpriz yapıp istifa ettiğini açıklar mı?

Buna şimdilik ihtimal verilmiyor.

İstifa, çünkü, aynı zamanda ikrar anlamına geliyor.

Daha önce de yazmıştım. Özkaya, görev süresi doluncaya kadar (birkaç ay sonra emekli oluyor), iddiaları ve kendisine yönelik suçlamaları göğüsleyip, itildiği labirentten çıkmayı deneyecek... Yani, taşıdığı "en büyük yargıç" sıfatının avantajlarını kullanacak...

Buna hakkı var mı?

Başsavcıya göre, hayır.

Çünkü, "Her şey tüm canlılığı ve gerçekliği ile orta yerde dururken, hiçbir şey olmamış gibi tavır almak mümkün değildir..."


28 Ağustos 2004
Cumartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED