AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R
Casuslar da insandır

Azeri yazar Cengiz Abdullayev, yıllarca Sovyet gizli haberalma servisi KGB'de üst düzey görevli olarak çalıştıktan sonra istifa etti ve yaşadıklarından hareketle yazdığı kitapları ile tüm dünyada büyük bir başarı elde etti. 'Dünyaca ünlü tek Doğulu polisiye yazarı' olarak nitelendirilen Abdullayev'in yazdığı 80'e yakın kitap 11 ayrı dile çevrildi ve bugüne kadar da 16 milyondan fazla sattı. Kaknüs Yayınları tarafından Türkçe'ye kazandırılan ilk kitap 'Araftan Kurtuluş' ve 'Kurtlar Sofrasında' bir KGB casusunun Türk asıllı Amerikalı milyoner Kemal Aslan'a dönüştükten sonra çevirdiği 'iş'lerin öyküsü anlatılıyor. Gerçek yaşam öyküsüne dayanan romanlar, bir taraftan gizli servislerde işlerin nasıl yürüdüğüne, tehdit ve şantaj mekanizmalarının nasıl işletildiğine dair oldukça 'şık' bir öykü sunarken, diğer yandan psikolojik sapmaların, modern yaşamın sıkıntılarının ya da kültürel farklılıkların yol açtığı tedirginliklerin izini sürüyor. Polisiyenin asıp-kesmekten, güzel kadınlardan ve 'cool ajanlar'dan daha fazla birşey olduğunu düşünen okurlara 'temiz' bir okuma vaadeden Cengiz Abdullayev'le kurtlar sofrasını konuştuk.

  • ALİ EKBER ALİYEV
    - Kitabınızda ajan Kemal Aslan'ı, ünlü bir işadamı olarak tanımlıyor ve İtalyan mafyasıyla aynı masaya oturtuyorsunuz. Yeni düzende uluslararası casusluk müessesesinin mafyayla nasıl bir ilişkisi oldu?

    İstihbarat kuruluşları gerektiğinde mafyayla işbirliği yaparlar. Bunun yeni veya eski düzeni yoktur. İstihbarat var oldukça, onun mafyayla irtibatı da var olacaktır. Bunu KGB de yaptı, CIA da yaptı, hatta Pentagon bile yapmıştır. Pentagon'un uyuşturucu batağına saplandığını birkaç kitabımda yazdım. CIA ve KGB ile ilgili de bu türden iddialarım var bazı eserlerimde.

    - SSCB'nin dağılması kötü mü oldu gerçekten? Yeni düzeni nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Sovyetler'in dağılması hem kötü hem de iyi oldu. Sovyetler'i özlemeyecek kadar kalpsiz, Sovyetler'in yeniden kurulmasını arzu edecek kadar beyinsiz değilim.

    - Rusya hâlâ bir dünya gücü. Peki CIA ve KGB yerine kurulan yeni Rus istihbarat örgütü arasında ezeli rekabet devam ediyor mu hâlâ? Hangi alanlarda karşı karşıya geliyorlar?

    Elbette devam ediyor. Etmez olur mu? Her zaman devam edecektir. Bütün alanlarda karşı karşıya geliyorlar. Uzay araştırmaları, uzay teknolojisi, askeri alanlarda ve tabii ki ekonomik alanda.

    - Rus istihbaratçı ve casusları gerçekten idealist miydi soğuk savaş döneminde? Aynı şeyi Amerikan casusları için de söyleyebilir misiniz?

    Sovyet istihbaratçıları gerçekten de idealistti. Bundan son derece eminim. İki üç istisna olabilir belki ama onlar da genel kaideyi bozmazlar. Aynı şey aslında Amerikan casusları için de söylenebilir ama onlarda Sovyet insanının sahip olduğu devlete sadakat ve ölümüne bağlılık anlayışı yoktur. Otoriter rejimlerin vatandaşlarında bu duygular gelişmiştir biliyorsunuz.

    - Soğuk savaş döneminin ünlü istihbaratçı ve ajanlarından bazılarının bestseller polisiye romancıları olduğuna değiniyorsunuz. İyi polisiye yazmak istihbaratçı ruhu mu gerektiriyor?

    Ünlü istihbaratçılar yaşlandıklarında genellikle hatıra kitaplar kaleme alırlar. İyi bir polisiye yazabilmek için mutlaka ama mutlaka birikim olmalı insanda. Bu bir şarttır! Yaşamak mı yazmak mı beceri ister diye soruyorsunuz. Bence yaşamak. Bu yükü herkes kaldıramaz. Uluslararası arenada casusluk yapmak, kahve yudumlarken kitap yazmaktan tabii ki daha zor ve daha çok sorumluluk isteyen bir iştir.

    - Siz de bir dönem KGB adına kuratörlük yapmış hatta görev sırasında yaralanmışsınız. O dönemde yaptığınız işe inanıyor muydunuz?

    O dönemde yaptığım işe hâlâ inanıyorum ve pişman değilim. Ben devletime hizmet ettim. O devletin de adı Sovyetler Birliği idi. İyi veya kötü. O benim devletimdi...

    - KGB adına çalışırken ne gibi tehlikeler atlattınız. İlginç bir şey yaşadınız mı?

    KGB adına derken ben, KGB'yi denetleyen bir örgütte, yani KGB'den daha üst bir kurumda çalıştım ve KGB ajanlarını denetledim. Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin istihbaratının çalışmalarını denetledim. İşim buydu. Tabii ki o dönemden kalan çok ilginç hatıralarım var.

    - Casus psikolojisini, casusların da nihayet birer insan olduğunu vurguluyorsunuz. Bu meslekte aşka, aile kurmaya, dostluğa ve ahlaki değerlere ne ölçüde yer var?

    Saydığınız her şeye bu meslekte hem yer var, hem de yok. Yaptığınız işe bağlı aslında. Oturaklı, düzenli bir yaşamı olan casuslar vardı bir zamanlar ve bugün de var. Onların aileleri, dostları ve ahlakları da normal insanlarınki gibidir. Ama casusluk hayatınız kovalamacayla geçiyorsa ve ihanet etmek, adam satmak mesleğinizin bir gereği ise, o zaman işiniz bayağı zor. Saydığınız bütün değerlere sahip olmak için düzenli ve 'temiz' bir yaşam tarzına sahip olma zarureti var.

    - Şu an yazarlığın dışında bir iş yapıyor musunuz?

    Evet. Uluslararası PEN Klüb'ün Azerbaycan Başkan Yardımcısı'yım. Azerbaycan Yazarlar Birliği'nin Başkan Yardımcısı'yım.

    - Polisiye dışında farklı bir alanda da yazmayı düşünüyor musunuz?

    Düşünüyorum. Hatta yazdım bile. Julius Cezar'ın hayat hikayesini, Çiçeron'la arasında geçen kavgayı, Katellina'nın ihanet ve vahşiliklerini konu alan bir tarihi roman kaleme aldım. Adı 'Milattan Önce Üretilen Komplolar'. Dilerim Türkçe'ye aktarılır. Çünkü bir tek bu kitabım, eski Sovyetler'de 2 milyonun üzerinde sattı.

    James Bond bir hayaldi, ben gerçeğim!

    Kendinizi ve kitaplarınızı 007 James Bond'la karşılaştırdığınızda nasıl buluyorsunuz?

    James Bond'la kendimi kıyaslayamam çünkü Bond bir hayal ürünüdür. Evet doğru, böyle biri yıllar önce SİS'te (İngiliz İstihbaratında) çalıştı ama o karakterle ilgili çekilen bütün filmler birer masaldır. Efektlerle süslenmiş, gişe rekorları kıran, boş ve anlamsız aksiyon filmlerinin kahramanına dönüştü artık Bond. Gerçeklerle de bir alakası yok...

    İnsanlar sizi neden okuyorlar dersiniz? Kitaplarınızın yayınlandığı ülkelerde çok satmasını neye bağlıyorsunuz? Bunda sizin KGB'de bizzat görev almış olmanızın etkisi var mı?

    Gerçekten çok zor sorular bunlar. Bilmiyorum... Neden bu kadar okunduğumu ve ilgi duyulduğumu bilmiyorum. Belki de dediğiniz gibi bir zamanların en güçlü istihbaratı olan KGB'nin iç işleyişini gözler önüne sermemden kaynaklanıyor bu.

  •  
    Güneş Ülkem Anadolu Sultanahmet'e doğacak
    Ünlü piyanist Tuluyhan Uğurlu 30 Ağustos gecesi Sultanahmet Meydanı'nda Anadolu'nun milattan önce onbin yılında başlayan tarihini yorumlayacak.
    Kubbealtı'ndaki kurslar ekimde
    Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği sanat kursları, ekim ayında başlayacak. Konuya ilişkin yazılı yapılan açıklamaya göre, vakfın Çemberlitaş'taki Köprülü Külliyesi'nde düzenlediği kurslardan Osmanlı Türkçesi, Hat ve Tezhip kursu 2 Ekim'de, Türkçe'yi Doğru ve Güzel Konuşma ile Türk Musikisi kursları da 6 Kasım'da başlayacak. Aruz dersinin başlama tarihi 25 Kasım, Yazma Tekniği kursunun başlama tarihi ise 8 Ocak olacak. Aralıksız olarak 1970 yılından beri devam eden Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'nın kurslarına katılmak isteyenler, 0 212 516 23 56-518 92 09 nolu telefonlardan ya da www.kubbealti.org.tr adresli internet sitesinden bilgi edinebilecek.
    28 Ağustos 2004
    Cumartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED