AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Şanslı ve mutluyuz, bir de hesap sorabilsek...

Nâdiren karşılaşılsa da bazen böyle olur: Dün, biri Amerikan diğeri Türk gazetesinde aynı konuda iki değerlendirme yer aldı. New York Times'a (NYT) konuşan ABD Başkanı George W. Bush, "Irak konusunda öngörü yanlışlığı yaptım" itirafında bulunurken, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök de, Milliyet'in yazdığına göre, Bağdat'taki gelişmelere baktıkça Türkiye'nin konumundan duyduğu memnuniyeti etrafıyla paylaşıyordu.

Bu iki önemli açıklamanın aynı güne denk düşmesi tarihî bir önem taşıyor. Türkiye, dışarıdan gelen bütün baskılara ve içeride yürütülen 'psikolojik savaşa' rağmen, ABD'nin öngörü zaafını paylaşmadı ve bugün bir 'bataklığa' dönüştüğü artık herkes tarafından kabul edilen Irak Savaşı'nın dışında kaldı. Org. Özkök, Irak'ta yaşananı, ABD'nin o eski büyük hatasına benzetmiş: Vietnam'a... Çok doğru bir benzetme.

Yalan-dolan üzerine oturan temelsiz gerekçelerle açılmış savaşın ülkelerine mâliyetini Amerikan seçmenleri hesaplamakla meşgul. Bush'un karşısında savaş için el kaldırmış bugün de benzer şartlarda rakibinden farklı davranmayacağı belli John Kerry değil de en baştan itibaren yönetimi ve halkı uyarmış bir başka siyaset adamı bulunsa, tercih daha kolay olacaktı seçmen açısından... Bush'un NYT aracılığıyla 'itiraf' manevrası, seçim kampanyasının daha çok 'savaş' konusuna demir atmasıyla ilintili. Yeniden seçilmekten başka bir düşüncesi olmayan Bush kendi savaşıyla arasına mesafe koyma çabasında.

Türkiye savaşın dışında kaldığı için şanslı. Türk halkı adına savaş sürecinde karar alma durumunda olan asker-sivil yetkililer de kendilerini 'şanslı' sayabilirler. 'Psikolojik savaş ajanları' eliyle yürütülen propagandalar sonuç vermedi ve TBMM oyuna gelmedi. Dahası, şom ağızlıların öngörülerinin aksine, Türkiye, savaş konusunda takındığı tavır yüzünden zarar görmedi, kârlı bile çıktı. İçte ve dışta kazanılan prestij yanında ekonomik yarar da gözle görülür halde bugün...

Sivillerin süreci bütün boyutlarıyla ve doğru değerlendirebildiği kanaatinde olmak gerçekten zor. Ara sıra, "Acaba her şeye rağmen ABD'nin yanında mı yer almalıydık?" diye düşünüldüğü kulaklara ulaşıyor. Askerler ise belli ki sürekli kurmay değerlendirmesi yapıyorlar; Org. Özkök'ün ağzından dökülenler bugünkü durumla ilgili değerlendirmeyi yansıtıyor. Geçmişte, askerin de "Girmeliydik" görüşünde olduğu, değişik zamanlarda, ya doğrudan ya da sözcüleri ağzıyla, kamuoyunun bilgisi dâhiline girmişti. Şimdiki memnuniyetleri, ne yalan söyleyelim, bizleri de memnun etti.

Acaba kurmay değerlendirmesini konuyu bütün genişliğiyle ele alarak yapmışlar mıdır?

Bu soru boşuna sorulmuyor. TBMM'nin savaşı fiilen başlatacak tezkereyi reddinden hemen önce, ABD ile yürütülen müzakerelerde Türk tarafının hassasiyetlerinin gözetilmediği 'askerin rahatsızlığı' biçiminde bir gazete manşetine yansımıştı. Tezkerenin reddinde o manşetin etkisi azımsanamaz. Buna karşılık, Bağdat'ın kısa sürede düşmesinin ardından, "1 Mart tezkeresi geçseydi, tarih farklı gelişecekti" görüşü, yine askerî çevrelerin değerlendirmesi olarak yansıdı. Aynı gazetede birkaç ay arayla yayımlanan birbirine taban tabana zıt bu iki haberin altında aynı gazetecinin imzası bulunuyordu. Kaderin garip bir cilvesi olarak, Org. Özkök'ün ağzından "Şimdi memnunuz" haberine de aynı gazeteci imza attı...

Bu farklı değerlendirmeler bin bir türlü senaryoyu akla getiriyor; hiçbiri de konuya taraf olanların lehine olmayan senaryolar bunlar... Tezkerenin nasıl olsa geçeceği tahminiyle yapılan 'olumsuz' açıklama sonradan işlerin sarpa sarması durumunda siyasîlerin suçlanmasını sağlamak için miydi? Tezkerenin reddi ve Bağdat'ın düşmesinin akabinde yapılan "Geçseydi, tarih farklı yazılacaktı" açıklaması da, ABD'nin baştaki hızlı başarısından pay kapma niyetine mi hizmet içindi? Tezkere öncesi ve sonrasındaki birbiriyle ters bu iki açıklamanın ortak bir yönü var: İkisi de fena halde yanlış değerlendirmeler...

ABD, yanlışa âlet olan başkan henüz işbaşındayken kısmî de olsa sorumlu arayışını başlattı. Hatalı görülen kişi ve kurumlar sorumluluklarının hesabını vermeye başladılar bile. Hele bir yönetim değişsin ve Vietnam'da olduğu gibi Amerikan birlikleri ülkelerine dönsün, ne kelleler düşecektir, beraberce göreceğiz. Peki, bizde, hep doğru yapması beklendiği halde birden fazla yanlışı art arda sıralayanlara hiç hesap sorulmayacak mı?

Aralarında yaklaşık onbin km mesafe bulunan iki ülkede yapılan dünkü açıklamaların zamanlama mükemmelliğine bakarak, "Hesap mutlaka sorulmalı" diyebiliyoruz. Org. Özkök ne diyor acaba?


28 Ağustos 2004
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED