|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Avrasya Arkeoloji Araştırmaları Bilim Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Güneri, "Hakkari ve Erzurum'da bulunan arkeolojik kültür bulguları, atalarımızın M.Ö 2 binli yıllarda Anadolu'ya geldiğine işaret ediyor" dedi.
Erzurum ve Hakkari'de ortaya çıkartılan çeşitli arkeolojik kültür bulguları, Türkler'in Anadolu'ya M.Ö 2 binli yıllarda geldiğinin göstergesi olduğu ileri sürüldü. Orta Asya'da Türk Kültürünün Arkeolojik Kaynakları (OTAK) Projesi kapsamında, Erzurum'un Pasinler İlçesi'nde Bulamaç Höyüğü'nde ortaya çıkartılan M.Ö 2 binli yıllara ait heykel başının Türk izleri taşıması ile tartışmaya başlanan "Anadolu'ya ne zaman geldik?" sorusuna, Hakkari'de geçmişte Prof. Dr. Veli Sevin tarafından keşfedilen steller ışık tutacak. Avrasya Arkeoloji Araştırmaları Bilim Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Semih Güneri, Moğolistan ve Rusya Federasyonu'ndan bilim adamlarıyla ortak yürütülen OTAK Projesi kapsamında, Hakkari stelleri üzerinde bulunan bazı motifler dikkate alınarak, konunun tüm Avrasya'da karşılaştırmalı olarak yeniden araştırıldığını söyledi. Güneri, "Steller üzerindeki bazı detayların, tüm Avrasya'da bulunan Türk ve Protürklere ait dikili taşlarda, kaya resimlerindeki kompozisyonlarla karşılaştırmaları yapılıyor" dedi. Bu kadar tesadüf olabilir mi?
Pasinler Bulamaç Höyüğü'nde bulunan Tunç Çağı'na ait heykel parçasının üzerindeki detayların temel anlamda Göktürk Dönemi özelliklerini yansıttığını kaydeden Güneri, şöyle devam etti:
"Aslında bir çelişkiymiş gibi görünen bu durum, hiç şüphe yok ki kültürel bir süreklilikle açıklanabilir. Bu kadar tesadüf olabilir mi? Stellerin kaşifi hocamız Prof. Dr. Veli Sevin'in fikrine katılarak MÖ 2. bin yıla ait olduğunu düşündüğümüz bu stellerdeki Orta Asya Türk sanat sitil izleri, Rus meslektaşlarımızı da şaşırttı. Bu bulgular Türkler'in M.Ö 2 binli yıllarda Anadolu'da bulunduklarını gösteriyor. Yıllardır bu yönde fikir ileri sürüyoruz. Ancak, içinde bulunduğumuz durum, hem Orta Asya'da hem de Türkiye'de, Türk tarihinin arkeolojik kültür belgeleri ışığında yeniden yazılmasını, en azından mevcut iddialar dikkate alınarak, konunun ciddi biçimde ele alınmasını gerektirmektedir."
|
|
|
|
|
|
|