|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir okur, uzaktan, "Günlerdir üzerinde yazılar yazdığınız 'sır' ne, gerçekten bilmiyor musunuz? Bilmiyor olamazsınız, çünkü onu ilk siz Kulis'te yazmıştınız. 'Ergenekon' sözcüğü size bir şey hatırlatmıyor mu?" diye azarladı. 'Sır' o mudur emin değilim de, evet, Ergenekon konusunu üç yıl önce yazan benim... Aslında, 'Ergenekon' kökü eski bir yapılanma. Örgütün tarihî köklerini öğrenmek isteyenler için, Can Dündar ile Celal Kazdağlı'nın imzasını taşıyan eser hepinize bir kitapçı uzaklığında... Benim burada gündeme taşıdığım 'Ergenekon' 29 Ekim 1999 tarihli bir raporun konusu; raporun uzunca bir altbaşlığı da var: "Analiz - Yeni Yapılanma, Yönetim ve Geliştirme Projesi". Proje hâlâ yürürlükte mi, içinde kimler var, doğrusu bilmiyorum. 1999 ile bugün arasında geçen sürede 'Ergenekon Projesi'nde yer alan yapılanmaların kurulup kurulmadığından da habersizim. "Ergenekon'un gözleri her şeyi görmeli, kulakları her şeyi duymalıdır" diyen proje yazarları, karşılarında bulunan Türkiye manzarasından düştükleri derin hayal kırıklığıyla yola çıkmışlar. Siyasileri suçlayan, aydınları kıyasıya eleştiren, halkı yeterince tepkisel bulmayan yazarlar, umutlarını, 'gizli bir yapılanmaya' bağlamış görünüyorlar. "Atatürk ilkeleri doğrultusunda biçimlendirilmiş, Kemalizmin tek, gerçek ve içtenlikli koruyucusu" güvenilir bir kurumun bünyesinde faaliyet gösterdiğini ileri sürdükleri 'Ergenekon'a... Raporu, onun organizasyonuna katkıda bulunmak üzere hazırlamışlar... Doğrusunu söylemem gerekirse 24 sayfalık raporu ilk okuduğumda içim kalkmıştı, aradan geçen üç yılda midem zayıflamış olmalı ki, içimde bir bulantı duydum. Kendi insanlarına bu kadar güvenmeyen, ite-kaka yönlendirebileceği hayalini kuran, güdülebilecek sürüye benzeten bu kişiler kendilerini kimbilir ne kadar bedbaht hissediyorlardır. Şu satırları okuyalım: "Türlü özverilerle yurtdışında eğitim görmeleri sağlanan yetişkin insan kaynakları ne acıdır ki, ülke çıkarları için 'negatif' veriler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle devletin en önemli yapı taşları çökmüş ve işlemez hale getirilebilmiştir. Bu nedenle Ergenekon bünyesinde yurtdışında eğitim görmüş personel bulundurulmaması zorunluluğu vardır." Siyasilere hiç bu kadar olumsuz yaklaşıldığını işitmemişsinizdir: "Dünyada var olabilmiş bütün sistemler" diyor proje yazarları, "Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasîleri engellemiştir." Bayağı iddialı bir yaklaşım. Bu satırları okuyunca aklınıza hemen o sorunun geldiğine eminim: Nasıl önlenebilir? "Bunun iki yolu vardır" diyor proje: 1. Suikast, 2. Dezenformasyon... 'Kara propaganda' da dediği 'dezenformasyonu' sonuçları itibariyle 'negatif' bulduğu için 'tek çıkar yol' olarak 'suikastı' görüyor... Örgüt yolda sapır sapır siyasetçi öldüremeyeceğine göre başka yöntemlere başvurmak zorunda. "Ergenekon'un kendi kuracağı sivil toplum örgütlerine ihtiyacı vardır. Çünkü, sivil toplum kuruluşları içte ve dışta kamuoyunda kutsal bir insanlık görevi yerine getiren örgütler olarak değerlendirilirler. Bu örgütlerin girebildiği ve etki altına alabildiği öyle noktalar vardır ki, bunu diplomasi sağlayamaz. (..) Ergenekon Türkiye'de faaliyet gösteren tüm sivil toplum örgütlerini kontrol altına almalıdır. Bu bir zorunluluktur." "Örgüt elemanları hep legal faaliyetlerin içinde mi olacaklar, hiç karanlık kişilerle ilişkileri olmayacak mı?" sorusuna "Ne münasebet" diyor rapor: "ABD örtülü operasyonlarına finans kaynağı sağlayabilmek için elemanlarına zenciler arasında uyuşturucu satışı yaptırmıştır. Bugün bu elemanlar ABD'de yaşayan beyazlar arasında da uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması nedeniyle, CIA'nin uyuşturucu ticaretini deşifre ederek suçlamaya yönelmişlerdir. Bu örnek örgüt elemanlarının hangi işlerde doğrudan rol almaları, hangi işlerde illegal çevrelerin yer alması gerektiğini açıklıkla ortaya koymak için yeterli olacaktır." Ben ekonomiden pek az anlarım, ama projeyi kaleme alanların bu alandaki bilgileri tam anlamıyla mükemmel görünüyor. Bir gerçeği keşfetmişler: "Özetle, Ergenekon'un üretim tesislerine, ticarî holdinglere ve bankalara ihtiyacı vardır. Hem de doğrudan ve mutlak sahibi olarak." Tabii böyle bir sonuca gelmelerinin sebebi de en az vardıkları sonuç kadar önemli: "21. yüzyıl dünyasında uluslararası ticaret arenası istihbarat örgütlerinin denetim ve yönetiminde olacaktır." Ben şimdiye kadar legal/illegal örgüt yönetimleriyle ilgili pek çok el kitabı okudum, ama hiçbirinde bu proje müelliflerinin açık sözlülüğüyle karşılaşmadım. Şu cümleye bakın: "Görevlendirilecek ajanlar (..) özel operasyon ünitelerinden, çok dürüst, güvenilir kişilerden seçilmelidir; bu ajanlar merhametsiz olmalı ve bağımsız görev yapabilmelidirler." Ajanın kendisi 'merhametsiz' olunca, onu yönlendirenin daha 'acımasız' olması kimseye batmaz. Raporun bir yerinde, "İşlemler tamamlandıktan sonra (..) kullanılan elemanlar ortadan kaldırılmalıdır" diyor... Üç küsur yıl önce bir başka vesileyle sözünü ettiğim raporun bugün tartıştığımız konularla ilgisini ben kuramadım. Ancak, uzaktan müdahale eden okur ilgi olduğu kanaatinde.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |