AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Birtan'ı annesi sokakta mı bulmuştu?

Anlaşılan o ki, 14 yıl önce işkence ile öldürülen Birtan Altunbaş'ın katillerinin belirlenip çezalandırılmasına ilişkin dava bu gidişle 21. yüzyılda da kapanamayacak. Yok yok, aslında o kadar da kötümser olmamak gerekiyor; davanın "zamanaşımı"na şunun şurasında bir yıla yakın bir zaman (15 Ocak 2006) kaldı. Biraz daha sabır ve işi yavaştan alma ile meselenin ülke (hatta "dünya") gündeminden düşmesi işten bile değil... Hem de, yeni Ceza Yasası'nın Meclis'ten geçip yürürlüğe girmesine az bir zaman kalmışken...

Yeni Ceza Yasası, yasanın yasalaşma sürecinde çokça değindiğimiz gibi, "işkence ile adam öldürme" gibi kimi maddede "İnsanlığa karşı suçlar" olarak nitelenmiş suçlar karşısında doğrusu çok aklı başında hükümler içeren bir yasa. Mesela Yasa'nın 95. maddesinin 4. fıkrası şöyle diyor: "İşkence sonucunda ölüm meydana gelmişse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." Mesela Yasa'nın 81. maddesinde kasten adam öldürme suçunun "canavarca hisle ve eziyet çektirerek" işlenmesi halinde, kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacağı yazıyor. Mesela Yasa'nın 77. maddesinde, "zamanaşımı"nın işlemeyeceği suçlar arasında "İşkence, eziyet ve köleleştirme" de sayılmış. Yasa'nın ölümle sonuçlanmasa bile işkence konusunda çok yerinde cezalara hükmettiği apaçık: "Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası hükmonulur."

Evet gördüğünüz gibi yeni Ceza Yasası'nın Birtan Altunbaş'ı işkence ile öldüren polisler hakkında ne gibi cezalar öngördüğü apaçık... (Çok şükür ki AB filan derken böyle bir Ceza Yasası'na da kavuştuk!)

Şimdi de tekrar dönelim Birtan Altunbaş davasının son haline: Yargıtay, Altunbaş'ın gözaltında ölümüyle (unutmayın tam 14 yıl önce) ilgili dört polise verilen cezaları az bularak bozdu. Yargıtay'ın bozma kararı esas olarak, sanıklar hakkında mahkemenin cezalarda yaptığı indirimi yerinde bulmamaya dayanıyor. Yargıtay'ın işine karışılmaz ama bu bozma kararı bana göre de çok yerinde. Çünkü biliyorsunuz, mahkeme (Altunbaş'ın işkence ile öldürüldüğü kararına vardıktan sonra) dört sanığı önce 8 yıla, sonra 10 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdıktan sonra "indirimler" faslına geçmiş ve "suçun birden çok kişi tarafından işlenmesi nedeniyle, gerçek suçlunun mechul kaldığı" kanaatine varıp cezalarda ilk indirimi yapmıştı. Mahkeme bununla da yetinmemiş, yıllardır duruşmalara bile çıkmayan sanıkların cezalarına bir de "iyi hal"den dolayı bir indirim uygulamıştı. Yani sonuç olarak hapis cezası 4 yıl 5 ay 10 güne inivermişti. (Unutmayın "ceza"dan söz ediyoruz, bunun infazı 2 yılı bulmuyor bile.)

Yargıtay, mahkemenin "ölüme neden olan sanık belli değil" görüşüne katılmayıp, mahkeme kararını bozarken "failin belli olduğu" tespitini yapmış ve söz konusu indirimi sağlayan TCK'nın 463. maddesinin bu davada uygulanamayacağı kararına varmış.

Zaten düşünün; dört kişi gözaltındaki bir gence hep birlikte işkence uygulayarak ölümüne neden oluyor, ama "öldürücü darbe"nin kimden geldiği belli olmadığından sanıkların çarptırıldıkları cezalarda "indirim" uygulanıyor, olacak şey mi? Besbelli ki, ölüme neden olan işkenceyi uygulayan dört kişinin dördü de "insanlığa karşı suçlar"dan birisini işlemiştir. Daha neyin "indirimi"? Acaba Birtan'ı "A"nın verdiği elektrik mi öldürdü, yoksa "B"nin gencin kafasına indirdiği kalas mı ölüme neden oldu?? Birtan "C"nin tekmelerinin yol açtığı içkanama sonucunda mı öldü, yoksa "D"nin bilmem ne yapması sonucu mu?

Dört kişi elele verip bir genci işkence ile öldürüyor, ama sanıkların yargılandığı mahkemenin hâlâ "fail" hakkında tereddütleri var, olacak iş mi? Dikkat edin, söz konusu öldürme olayı sokakta, kalabalık içinde filan da gerçekleşmiş değıl. Birtan basbayağı işkence görürken ölüyor...

Sonra düşünün, diyelim ki sanıklar mahkemenin kararı yönünde bu işten 4'er yıl hapis cezası 2'şer yıl infazla kurtuldular... Peki eli kulağında olan yeni Ceza Yasası yürürlüğe girince ortaya çıkan bu adaletsizlik nasıl açıklanacak? Tamam yasalar geriye doğru işlemez ama, bu işin bir de başka yargıçları ilgilendiren "vicdani" bir yönü yok mu?

Birtan'ı annesi sokakta mı bulmuştu?


6 Aralık 2004
Pazartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED