AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
Kulağı kesiklere dair alaturka hikayeler

Türkçemizde sıkça kullandığımız ağzınla kuş tutsan nafile, tahtası noksan, hapı yuttuk gibi deyimler ve bunların hikayelerinden derlenerek hazırlanmış "Bir Bâb-ı Âli Kahvesi", okura kahveler yudumlanırken okunacak, gülümseten, düşündüren, ibret uyandıran 'alaturka hikayeler' sunuyor.

  • KAMİL BÜYÜKER
    "Aşkoloji" ve "Aşkoğrafya" gibi kitaplarıyla yakından tanıdığımız Serkan Özburun'un yeni kitabı "Bir Bâb-ı Âli Kahvesi" Kaknüs Yayınları arasından çıktı. Bugün Türkçemizde sıkça kullandığımız deyimler ve bunların hikayelerinden derlenerek hazırlanmış "Bir Bâb-ı Âli Kahvesi", okura kahveler yudumlanırken okunacak, gülümseten, düşündüren, ibret uyandıran hikayeler sunuyor.

    Kitapta geçen öykülere, yazar Serkan Özburun, her ne kadar Alaturka Öyküler dese de, aslında öyküler her daim hayatın içinde, her daim diri, eskimeyen incelikleri ve derinliği içinde barındırıyor. Kitabın giriş yazısında çocukluğundan kısa bir alıntı sunan yazar Özburun, Ahi Elvan Camii'nde ders aldıkları Balıkçı Hoca'dan güzel bir söz aktararak kitabın yazılış ve derleniş gayesini açıklamış. Arap bir atasözünden nakille şöyle dermiş Balıkçı Hoca: "İlmin evveli soğan gibi acı, ahiri bal gibi tatlıdır." Eski insanlar ve eskimeyen hatıralar ve sözler... Bütün mesele işte burada düğümleniyor. "Biz"i, "Ben"i tanımamız için, medeniyetimizi, köklerimizi tanımamız ve bunun içinde hikayemizi çok iyi bilmemiz gerekiyor. Kitapta işte bu gayeye matuf olarak hikayelerimiz var, bizim hikayelerimiz... Bu hikayeler arasında bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var, buyurun cenaze namazına, kırk yıllık kani olur mu yani, eski kulağı kesiklerden, ateş pahası, ağzınla kuş tutsan nafile, tahtası noksan, hapı yuttuk sayılır, gibi dilimize yerleşmiş, deyimlerin hikayelerini ihtiva ediyor.

    Ateş pahası

    Hep tarihten ve tarihi rivayetlerden esinlenerek, akıcı bir üslupla okura sunulan "Bir Bâb-ı Âli Kahvesinde" yine bir hikaye anlatılır. Hikayeye mevzu olan, "ateş pahası" deyimidir. Bugün de dilimize pelesenk olan bu sözün hikayesi kitapta şöyle geçiyor:

    Bir gün Kanuni Sultan Süleyman mütevazı sayıda bir maiyetle Istranca Ormanları'na doğru avlanmaya çıkmıştı ki, kendisini gören bir adam "Uğurlar olsun Sultanım!" diyerek yarenlikte bulundu. Fakat avcılık töresince bu söylem kişiye uğursuzluk getirirdi. Söylenmesi gerekense "rastgele" cümlesiydi. Padişah ve maiyeti bu uğursuzluğu kırmak için yedi adım geriye gittikten sonra yollarına devam ettiler. Tam ormana varılmış bir yavru ceylanın ardınca koşturulmaya başlanmıştı ki gök gürledi ve bulutlar sağanaklar halinde yükünü boşaltmaya koyuldu. Herkes ne yapacağını bilmez bir halde, civarda kandili parlayan bir kulübeye koşup sığındılar. Islaktılar. Üşümüşlerdi. Konuksever kulübeci, onca insanı bir başına ısıtmak için yakacak neyi var neyi yoksa yaktı.

    Nihayette av erbabının üstleri kurumuş, içleri ısınmıştı. Ve birkaç saat kadarlık bir süre içinde yağmur tamamen dinmiş, misafirlere yol görünmüştü. Ve lala, kulübecinin yanına gelip, teşekkürlerini bildirdikten sonra yakılan ateşin pahasını sordu. Adam: "Bin altın efendim" dedi. Lala "Bre! yaktığın odunlar bir altın bile etmezken niçin böyle densüzlük eyler de pahalı bir fiyat söylersin" diyerek adama çıkışınca adam "Doğrusu odunların pahası dediğiniz gibi bir altın bile etmez. Fakat bu sağanak altında, bu dağ başında bir sığınak bulmak ve binbir zahmetle yakılmış bir ateşin karşısına geçip ısınmak gerçekten çok pahalı bir şey. Ben sizden odun değil ateş pahasını istedim" dedi.

  •  
    Leylek ve karga gözüyle
    Naif resmin temsilcilerinden Doğan Akça'nın karga ve leylek bakışından gö-rerek resmettiği doğa resimleri 18 Aralık'a dek Galeri Efsun'da izlenebilir.
    KİTAPLIK
    Ferhat Göçer ile Yeşilçam yolculuğu
    Son üç yılda konserleri ve Anadolu Aryaları adlı müzikal gösterisi ile haklı bir ün kazanan Ferhat Göçer, Metropol orkestrası eşliğinde Türk Sineması'nın ünlü filmlerinin şarkılarını seslendiriyor. 'Kahveci Güzeli'nden 'Bahçevan'a, 'Arkadaş'tan 'Sarı Gelin'e kadar 25 filmin unutulmayan şarkılarının seslendirileceği konser bu akşam saat: 20.30'da Yunus Emre Kültür Merkezi'nde.
    Ukrayna Filarmoni Orkestrası İş Sanat'ta
    Doğu Avrupa'nın en önemli senfonik topluluklarından biri olan Ukrayna Ulusal Filarmoni Senfoni Orkestrası, 16 Aralık'ta İstanbul'da konser veriyor. İş Sanat kültür Merkezi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek konserde, şef Mikola Dyadyura'nın yönetiminde çalacak orkestra, günümüzün parlak genç ve bol ödüllü piyanistlerinden biri olan Piotr Anderszewski'ye eşlik edecek.
    Cemal Reşit Rey'in gözünden Anadolu
    Çağdaş Türk müziğinin en önemli bestecilerinden Cemal Reşit Rey'in (1904-1985) 100. doğum yılı vesilesiyle hazırlanan Anadolu'dan Türküler / Manzaralar adlı albüm Kalan Müzik etiketiyle çıktı.'12 Anadolu Türküsü' ve 'Anadolu Manzaraları' olmak üzere İki bölümden oluşan albümde Urfalı, Yonca, Kel Emin, Kozanoğlu, Köroğlu, Sarı Zeybek, Onikidir Efeler gibi herkesin bildiği bestelere yer veriliyor. Bilgi için: 0212 512 35 13
    Tarih-mutfak ilişkisi
    Deniz Gürsoy, Tarih Süzgecinde Mutfak Kültürümüz adlı yeni kitabında insanlık tarihinin mutfakla ilişkisini irdeliyor. Tarih öncesi çağlardan başlayarak Sümerler, Mısır, Yunan ve Bizans'ta yemek kültürlerini araştıran yazar, ilk Türk topluluklarından itibaren ele alarak İslam'ı kabul edişleri sürecinde ve sonrasında Türklerin yemek kültürünü anlatıyor. Bilgi için:
    0212 629 53 00
    14 Aralık 2004
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED