|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Önce en ilginç ve en önemli tespiti aktarayım: "Avrupa'daki bazı liderlerin, sözgelimi Fransa devlet başkanının önemini tam kavrayamadığı, 'Musevileri hedef alan eylemler aslında ülkenin bütününe yönelik' tespitine uygun davranışı sizin hükümetiniz sergiledi; 15 Kasım 2003 tarihinde sinagoga yapılan eylemin ertesinde 'Bu ülkemize yapılmış bir saldırıdır' diye açıkça kınadı ve cemaatin yanında olduğunu davranışıyla da ispatladı..." Abraham Foxman bu sözleri söylerken samimi olarak duygulandı. Musevilerin yaşadıkları ülkelerde bir cemaat yapıları var, bir de bütün dünyadaki Museviler ve cemaatleriyle ilgilenen bir örgütleri bulunuyor: Anti-Defamation League (ADL)... Abraham Foxman o örgütün uzun yıllardan beri lideri. Örgütün öndegelenleri yılda birkaç kez dünyayı dolaşıp liderlerle gündemdeki önemli maddeleri görüşüyorlar. Şu anda Türkiye'deler, buradan da İtalya'ya geçecekler; Berlusconi ve Papa ile randevuları var... Buradayken bizlerle de biraraya geldiler. Söylemeye bile gerek var mı, bilemem: ADL ABD'nin ve İsrail'in politikalarında ağırlığı hissedilen bir örgüt, Abe Foxman da pek çok ülkede sözü dinlenen biri; yıllardan beri gide-gele ülkemizi ve insanlarını da yakından tanıyor... İstanbul'daki görüşmemizde, "Bizim, Museviler olarak, size moral borcumuz büyük" dedi Foxman ve ekledi: "Ne zaman zora düşsek, kıyıma uğrasak, atalarınız bize kucak açmışlardı." Bazılarına sıradan bir sivil toplum örgütü gibi gelse de, ADL, dünyanın her tarafındaki temas noktaları ve kollarını uzatabildiği alanın genişliği sebebiyle olağanüstü etkili. Türkiye'nin AB üyeliği için ellerinden gelen desteği verdiklerini anlattı Foxman. Görüştüğü Avrupalı liderlere, "Türkiye neden AB içinde olmalı?" tezini aktarıyorlarmış. "Türkiye'nin bugünkü önemi ve yarın kazanacağı değer AB ile sınırlandırılmayacak kadar büyük" demeyi de ihmal etmedi. George W. Bush'un ikinci döneminde de temel politikaların değişmeyeceğini ondan dinledik: Göreve getirdiği kişiler 'yeni yüz' değiller; Powell gidiyor yerini Rice alıyor, onun yerine de yardımcısı geliyor... ABD'nin bölgeye ilgisi artarak devam edecek... Bu da doğal olarak Türkiye'yi bütün hesapların merkezi haline getiriyor. Irak'ta NATO daha fazla rol alacaksa, NATO'nun ekseninde Türkiye var. İsrail ile Filistinliler arasında barış arayışı yeniden başladığında, her iki tarafla ilişkisi bulunan ve iki tarafın da güvenini kazanmış bir ülke olarak Türkiye'nin devreye girmesi beklenebilir... Powell ile Rice arasında hiç mi fark yok? Bu merakıma cevap olarak, Powell'ın kendisine bir ara sorduğu soruyu naklediyor: "Sizinkiler benim hakkımda ne düşünüyor?" diye sormuş Powell... Muzipçe deşiyorum: "Sizce Condoleezza Rice böyle bir soru sorar mıydı?" Düşünüyor ve öyle bir sorunun Rice'tan gelmeyeceğini o da kabul ediyor... Yaser Arafat'ın vefatıyla birlikte 'barış' için yeni bir fırsatın yakalandığını düşünüyor Foxman... Ona göre, İsrail'in başında Ariel Şaron'un olması barışı zorlaştırmaz; "Tam tersi" diyor ve ekliyor: "Yıllar önce yazdığı kitabın adı 'Warrior' (Savaşçı) idi, şimdi adı 'Peace-maker' (Barışçı) olan bir kitap yazmak zorunda..." Barış arayışının bir boşlukta cereyan etmeyeceğini savunuyor; ona göre, Camp David'te kalınan yerden başlanıp yürünse yolun sonunda 'barış' bulunabilir. "İki tarafı da tanıyan Türkiye'nin bu süreçte değeri büyük olabilir" cümlesi de onun ağzından çıktı... Dünyanın bir çok köşesinde anti-Semitizmin uç verdiğini biliyoruz. ADL'e hergün tomarla şikâyet ulaşıyormuş. "1930'larda Avrupa'da Nazizm yükselirken bu alanda durum neyse şimdi de pek farklı değil" diyor. ADL'nin görev alanına bu tür yayınları izlemek de giriyor. Her ülkede kendileri açısından durum ne, nerede, ne tür yazılar çıkıyor, nasıl yayınlar yapılıyor? Bu sorulara cevap teşkil edecek çalışmalar yapıyor ve raporlar hazırlıyor ADL. Dile getirdiği şikâyetler o hassas raporların bulgularına dayanıyor... Hükümette Ak Parti'nin bulunmasını nasıl karşılıyorlar? Foxman, tahmin edilebileceği gibi, birkaç şapkayı birarada taşıyor. Dünyanın her tarafındaki Musevileri temsil eden bir örgütün lideri, bu sebeple doğal olarak İsrail ile ilişkisi var, ama ABD iç siyasetinde de etkili bir Amerikan vatandaşı... Verdiği olumlu cevap her üç şapkasının ortak kanaati: Türkiye'nin bugün Ak Parti türü özellikleri bulunan bir hükümet tarafından yönetilmesi, AB perspektifi içerisinde daha demokratik olma çabasını sürdürmesi, etrafındaki ihtilâfların çözülmesini dert edinmesi onlar açısından olağanüstü önemli. Ne kadar sık gelmiş olsa da, hemen her yabancı gibi o da, içinden geçtiğimiz dönemde 'tek gündemli' hale gelmemizi pek anlayamamış. "ABD ile ilişkilere biraz daha ihtimam gösterilse" dendiğinde, "Şu sırada bütün dikkatler AB üzerinde" cevabını aldıkları için, "Türkler aynı anda iki işi birden yapamıyor" kanaatine varıyor yabancılar; Abe Foxman da öyle bir etki altında göründü. Neyse, bu vesileyle, bizlerden de Kuzey Irak'taki İsrail faaliyetleri konulu hassasiyetleri dinlemiş oldu ADL heyeti... Siz bu satırları okuduğunuzda, ADL heyeti, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile görüşmek üzere Ankara'ya varmış olacak...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |