|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Çalışan kadınların büyük bir kısmı, kendine zaman ayıramıyor. İyi bir eş, iyi bir anne olma baskısı adeta kadınlara hayatı zehir ediyor.
Türkiye'de çalışan kadınların büyük bir kısmı, kendine zaman ayıramadığını; iyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir öğretmen olma baskısı altında yaşadıklarını belirtiyor. Kadınlar aynı anda iş hayatı ile ev ve aile yaşamını getirdiği sorumluluğu üstlenmelerinin yaşamlarını olumsuz etkilediğini düşünüyor. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Fevziye Sayılan'ın 24 ilde eğitim sektöründe çalışan toplam bin 853 kadının üzerinde yaptığı anket sonuçlarına göre çalışan kadınların yüzde 66.6'sı aynı zamanda ev ve aile yaşamının gerektirdiği sorumlulukları üstlenmenin yaşamını olumsuz etkilediğini düşünüyor. Bu kadınların yarısı kendine zaman ayıramadığını, üçte biri ise "iyi anne, iyi eş ve iyi öğretmen olma baskısı altında yaşadığını" belirtiyor. Kadınların yüzde 34.4'ü ise bu durumdan etkilenmediğini ifade ediyor. Sektörde çalışan evli kadınların yüzde 55.5'i doğum ve sonrasındaki çocuk bakımı sorumluluklarının işteki konumunu olumsuz etkilediğini düşünüyor. Eğitim sektöründe çalışan kadınların yüzde 57.1'i ev işleri ve çocuk bakımına günde 3, hafta sonları ise 5 saatten fazla zaman ayırırken, her 3 kadından biri bu konuda ücretli ya da ücretsiz destek alıyor. 4 kadından biri bu desteği anne ve aile çevresinden alıyor. Eş desteği ise asıl olarak geleneksel iş bölümündeki erkek rollerine uygun biçimde faturaların ödenmesi (yüzde 73.5), alış veriş (yüzde 70.3) ve eviçi tamirat işlerinde (yüzde 55.3) odaklanırken; çocuk bakımı (yüzde 31), yemek hazırlama (yüzde 18) ve temizlik (yüzde 20.5) gibi kadın işi olarak görülen işlerde azalıyor. Ev ve aile sorumluluklarından kalan zamanı, kadın çalışanların üçte biri arkadaş görüşmeleri ile yüzde 28'i kitap okuyarak, yüzde 13'ü sendikal çalışmayla, yüzde 11'i sinema, tiyatro ve benzeri kültürel faaliyetle, yüzde 9.6'sı spor ve çeşitli hobilerle değerlendirirken; yüzde 2.4'ü de lisans üstü eğitim yapıyor. Sendika üyesi olanların ise çoğunluğu (yüzde 83.4) kendi konumunu pasif olarak değerlendiriyor. Çoğunluğu yönetici olmak istemiyor Araştırmaya göre, kadın çalışanların yüzde 76.1'i yönetici olmak istemediğini belirtirken, yalnızca yüzde 23.9'u çalıştığı işyerinde yönetici olmak istediğini söylüyor. Yönetici olmak istemeyenlerin dörtte biri yöneticiliği tercih etmediğini, beşte biri ise zamanının olmadığını, yüzde 15'i ise yöneticiliği kendisine uygun görmediğini belirtiyor. Yönetici olmak isteyenlerin üçte biri daha iyi yöneticilik yapabileceklerini, yüzde 15'i yöneticilik vasıflarına sahip olduğunu, yüzde 15'i ise kadınların iyi yönetici olacağını göstermek için yönetici olmak istediğini kaydediyor. Cinsiyet ayrımcılığı yapıldığını düşünüyor
Eğitim sektöründe çalışan kadınların yüzde 48.4'ü yöneticilerin çoğunlukla erkek olmasını en rahatsız edici cinsiyetçi uygulama olarak görüyor. İkinci olarak erkek öğrencilerin kız öğrencilere ve kadın öğretmenlere yönelik cinsiyetçi tutumlarını ( yüzde 13.4) üçüncü olarak da terfi atamaları konusundaki erkek yanlılığını (yüzde 11.6) cinsiyetçilik olarak değerlendiriyor. Kadınların beşte biri çalıştıkları işyerini erkek egemen bir ortam olarak görürken; yüzde 12.8'i yöneticilerin kadın çalışanları hafife aldığını ve önemsemediğini, yüzde 8.7'si ise terfi ve ödül konusunda erkek yanlısı tutum sergilediğine inanıyor. Ankete katılanlar, çalışma yaşamında kadınlara yönelik olarak işe almada (yüzde 40.1), terfi ve atamalarda (yüzde 32), hizmet içi eğitimden yararlanmada ( yüzde 17), ücret ve çeşitli ödemelerde (yüzde 16.1), işten çıkarmada ( yüzde 15.1) ve emeklilikte (yüzde 3.9) ayrımcılık yapıldığını düşünüyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |