İstanbul Dolmabahçe'deki bir sinemada "Büyü" filminin galası sırasında çıkan yangında birçok sanatçı, manken, sosyete ve basın mensubu ölümden döndü.

Gördüğümüz kadarıyla büyük alevler yoktu, yoğun duman kaplamıştı filmin gösterildiği salonları.

Buna rağmen tahliye çok uzun zaman aldı.

Sinemanın yangın çıkışları yetersiz demek.

Daha iki gün önce Avrupa'da bir futbol maçında yapılan bomba ihbarı üzerine oyun iptal edildi ve stad boşaltıldı.

Binlerce kişi hiçbir telaşa kapılmadan, paniğe yol açmadan normal bir tempoyla dışarı çıkartıldı.

Maçın bitmesine yedi dakika kalmıştı.

Daha sonra ihbarın asılsız olduğu anlaşıldı.

Bomba ihbarıyla sinema salonundaki yangın aynı şey değil ama, toplu yerlerdeki davranış biçimi ve çıkışların düzenlenişi konusunda mukayese etme imkanı verebilir bu iki olay.

Can kaybı olmamasına şükür.

Allah korusun ya daha kötüsü olsaydı, sinema, müzik ve televizyonların dizi piyasası ciddi anlamda sarsılırdı.

Bu yüzden, günün en anlamlı mesajı şudur herhalde: "Geçmiş olsun Televole!"

Ve gelelim, günün en çok merak edilen iki sorusuna:

1. Bu korku filminin galası ne zaman yapılacak?

2. AB'den hangi karar çıkacak?

İlk sorunun cevabını arayanlara katkıda bulunmak için bir tavsiyede bulunalım.

Bu filmin ileriki günlerde yapılacak olan galası, bir yazlık sinemada yapılsın. Açık havada yangın çıksa bile kimse etkilenmez.

PROTON POMPASI

Şikayetimi belirtip gazetemizin doktorundan ilaç istedim. Sağolsun Dr. Ziya daha sözüm bitmeden dolaptan bir ilaç çıkarıp verdi. "Günde bir tane" açıklamasıyla olayı bitirdi.

Gerçekten hapı yuttuktan beş dakika sonra midemdeki yanma kaybolmuştu.

Hatta başıma gelmese inanmazdım, daha ilaç kutusunu elimde tuttuğum ilk anda bile hissettiğim acıda bir azalma olmuştu..

Öylesine kuvvetli bir ilaçmış verdiği.

Arkadaşlardan biri, masa üstünde kutuyu görünce "Geçmiş olsun" deyip ilaca baktı ve hayretle sordu:

- Yahu bu ne?

İlaç olduğu belliyken, öyle sormasını anlayamadım doğrusu. Fakat pek de haksız sayılmaz.

Kutu üzerinde yazan "Proton Pompası İnhibitörü" yazısını gösterince ben de şaşırdım.

- Sen bunu bana ver de benim arabaya yutturayım. Söylemeye gerek var mı bilmem, arkadaşın Proton marka bir aracı var.

Hani mideme iyi gelmemiş olsa, doktorun yanlış bir kutu verdiğini düşüneceğim.

Ancak "Proton Pompası İnhibitörü" yazısını okuyunca da insan kendisinin otomobille ortak yanlarının olup olmadığını düşünüyor ister istemez.

Neyse ki altında "Antiülser" ve "14 kapsül" notları yer alıyor.

ÇER-ÇÖP

"Buraya çöp atan sıkıyorsa biraz beklesin!" Pendik'de bir duvarda "Buraya çöp atmayın yakalarsam yediririm o çöpleri" Kasımpaşa'da bir duvarda

"Buraya çöp atan Allah katında cezalandırılacaktır" İstanbul/Sefaköy'de bir duvarda

"Buraya çöp atan için artık bir şey yazmayacağım... Herkes içimden ne dediğimi biliyordur herhalde" Bağcılar'da bir evin duvarında

"Buraya çöp atan namussuzdur. Salı ve cuma hariç" Büyükdere itfaiyesinin yan duvarında

"Çöp atma ağır konuşurum" Bursa'da bir apartmanın garaj girişinde "Çöp döken şerefsizdir. Yorum yapan da" Aydın'da bir evin duvarında

"Buraya çöp döken Sayın eşek, görüntü hoşunuza gidiyor mu? Konteynır iki metre ileride!" Beşiktaş'ta bir apartmanın önündeki doğalgaz kutusunun üzerinde "Buraya çöp dökmeyin... Çok çok çok çok rica..." İzmir'de bir evin duvarında

RENKLERİN NEFRETİ

Kızılderililer'in Bush'tan nefret ettiğine dair bir haber çıktı geçenlerde gazetemizde.

"Nefretlerinde yalnız olmadıklarını bilsinler. Zira beyaz derililer, sarı derililer ve siyah derililer de 'o adam'dan nefret ediyorlar" diye not gönderdi arkadaşımız Rıfat Yörük.

Şayet yeryüzünde yeşil, lacivert, turuncu derililer olsaydı, onlar da aynı duygulara sahip olacaktı.

KULÜP MÜ?

- Monşer, Türkiye Başbakanı yine aynı şeyi söyledi.
- Ne dedi?
- "Avrupa Birliği bir Hıristiyan Kulübü değilse bunu göstermeli" dedi.
- Biz Hıristiyan Kulübü müyüz ekselans?
- Kulüp de nereden çıktı? Biz kulüp müyüz?
- Değiliz.
- Ya neyiz?
- Birlik.

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu