AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
AB kuyruklu yalan, gerçek burada!

Bir eylem hep birlikte yapılarak "gerçek" ve "meşru" hale getirilebilir ancak. Kimseler tarafından görülmeyenler, tanınmayanlar, bilinmeyenlerse, bu yüzden giderek bir tevatüre dönüşür en nihayetinde. Belirlenir kaderi onların hafızalara girmeye girmeye, yokluk kuyusuna atılacaklardır en büyük ihtimalle...

"Yukarı almak" derler bilirsiniz, yalanlar yukarı alındığında kalabalık tarafından, "gerçeğe" dönüşür, "herşey ancak temsiliyle vardır" kaidesi gereğince. Etiği hakkında onyılllardır yazılıp çizilen, akademik ortamların, ortak aklın temsilcilerinin yılanın kuyruğuna dolanması gibi döne döne aynı yere dolanan tartışmalarının başköşesindeki medyanın korkutucu kuvveti de tam olarak buradan geliyor işte. Medyanın topyekün yok sayması gerçeği, görünmez kılar onu çünkü, kendinden emin yalan da yaldızlı paketlere sarılarak "hem meşru, hem gerçek'e dönüşür günü gelince...

"Horasan'ın kahvelerinde bile Semra'nım'ın dolapları konuşuluyor, olmaz ki bu kadar!" diyor inanamaz ünlemlerle konuşan dadaş vatandaş, muammaya "gerçekçi" bir çözüm getiremeyince.

Aynı soap opera'nın ve kötü taklit sar sar bitmez devam bölümlerinin başka kanallarda yeniden başlayacağı bilgisi ani şok etkisi yaratacağından saklı tutuyoruz elbette.

Eğitim şart da...

Kısa bir süre önce Dışbank'ın yeni reklamı dönmeye başladı televizyonda. "Gelinim Olur musun?" evine benzetilmiş bir mekanda, az önce yüz vermediği oğlanın Dışbank'ta hesabı olduğunu öğrenince usulca u dönüşü yaparak, çok kullanılmaktan artık deyimler sözlüğüne girmeye hak kazanmış olduğunu düşündüğüm "elektrik almak"tan bahsetmeye başlayan kıza övünen oğlan, arkasında duran ev ahalisine "oynuyorsunuz kameralara" diye bağırıyor.

Yalanın üstünden geçerek onu nüsha nüsha, sayfa sayfa çoğaltmak, gerçeği ölüme terketmek olduğundan, bu koskoca yalan giderek bir ülkeyi kapsayan devasa bir sis perdesine dönüşüyor.

Reklamlarda parodisi yapılan yalan, memleketim kahvehanelerine düşüyor. Herkesin "aman AB, yaman AB" diye dövündüğü, "ayıp olmasın, şık görünelim" çabalarıyla kaldırımları değiştire değiştire yorgun düştüğü memleketimin belki okuma-yazma bile bilmeyen kahvehane ahalileri Semra'nımı konuşuyor. Haftasonu eklerindeki cahilce verilmiş AB görüşlerinin neredeyse tek ortak noktası "Eğitim şart!" konusu da bu "gerçeklik" karşısında beyaz bayrak çekiyor. Çünkü şehirde oturan, eğitimi de 'fena değil' konumunda bulunan vatandaş da oturmuş koltuğuna aşkla ve şevkle Serap Ezgü ile Sizin Sesiniz'i izliyor.

Üç uykusuzluğa yeter intihar

Evliliğini kurtarmak için Sizin Sesiniz programına konuk olan bir adam, eşi telefonla programa bağlanıp kendisine hakaret edince, programdan hemen sonra intihar ediyor.

Adamdan herşeyin sorumluluğunu üstlendiğine dair imzalı kağıt almak konusunda "Ne kadar da iyi bir iş yapmış olduğu"nu düşünerek belli ki içinden zekasına iltifatlar yağdıran sunucu hanım, işin kriminal boyutundan yakayı sıyırmış olmaktan mutlu, "üç gün uyuyamadım, hatırladıkça üzülüyorum" sözüyle kendini temize çekiyor.

Milyonlarca eğitimli ya da eğitimsiz vatandaş bu canlı yayın mahkemelerine jüri üyesi mertebesinden katılarak, aktif görevde bulunuyor.

Dedik ya, bütün 'yalan'lar ancak hep birlikte inanılarak 'doğru'lanır. Gösteri dünyasının kenarında boynu bükük sırasını bekleyen gerçek ise, ne kadar hakikatli olursa olsun, TV'nin "çok izlenenler sırası"ndan başını göstermeyince, ne etse derdini anlatamıyor. Tam bundan işte, Semra'nım'ın nerede sunuculuğa başlayacağı, gündüz kuşağı programlarındaki kimin babası, kimin kızına tacizde bulunmuş eğlenceleri, buradan bakıldığında, Avrupa Birliği'nden daha gerçek görünüyor.


16 Aralık 2004
Perşembe
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED