AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
İhtiyatlılık ve revizyon

CHP ve AK Parti Meclis gruplarındaki seçimler geçtiğimiz günlerde yapıldı. Özellikle AK Parti'de ciddi değişiklikler olmaması gözlemciler tarafından "sürpriz" olarak yorumlandı. Bu durumu anlamak için muhafazakarlığın düşünce yapısını biraz irdelemek lazım.

Bunun için kullanabileceğimiz anahtar kavramlardan biri "ihtiyatlılık"tır.

Yine "teenniyle hareket etmek" ya da "mutedil davranmak" muhafazakar tutumun birer parçasıdır.

Keskin ve ani hareketler, çoğu zaman önceden kestirilemeyen sonuçlar doğurabilir. Bu sonuçları bir risk olarak görenler "iki kere düşünüp bir kere hareket etmeyi" tercih ederler.

Muhafazakarların bu tutumu aslında olup biten herşeyi kontrol altında tutmak ve sürprizlerle karşılaşmamak isteğinin bir sonucudur. Yoksa yenilenmeye direnmek ya da mevcudu aynen muhafaza etmek değil.

Özellikle değişimle ilgili tartışmalarda bu psikoloji sıkça ortaya çıkar.

Muhafazakarlık değişime karşı mıdır, yani tutucu mudur, değişimi red mi eder? Bu soruya verilecek cevap kesinlikle "hayır"dır.

Muhafazakarlar değişimci ve yenilikçidirler. Peki o zaman farklılık nedir? Farklılık, değişimin kendisine değil yöntemine yönelik bir teennidir.

Mevcut birikim ve kazanımları hiçe sayacak, toplumsal hafızayı sıfırlayacak değişim projeleri ve yöntemler bu teenni sonucu hoş karşılanmaz. Yani değişim olmalıdır, ama mevcudu kırıp dökmeden...

Bu yüzden de daha "ince eleyip sık dokumak" anlayışı geçerlidir.

İngiltere'de Muhafazakar Parti'nin, Türkiye'de AK Parti'nin tarihi dönüşümlere imza atması ihtiyatlı ve fakat yenilikçi bir değişimciliğe en iyi örneklerdir.

Genel Başkan Erdoğan'ın Başbakan olduğu zaman geniş çaplı bir kabine revizyonu bekleniyordu, ama olmadı.

Yine Genel Kongre sonunda Genel Başkan yardımcılıklarında beklenen değişiklikler de bir istisna dışında gerçekleşmedi.

Benzer şekilde AK Parti Meclis grubunda yapılan seçimlerde de bu ihtiyatlılığa şahit olduk.

Mevcut yöneticiler ekseriyetle görevlerinde kaldılar.

Üç Meclis Başkanvekilinin hepsi yeniden seçildiler. İsmail Alptekin ve Nevzat Pakdil ilk turda seçilirken, "imza olayı" ile gündeme gelen Sadık Yakut diğer turlarda seçilerek görevinde kaldı. Oysa Yakut'un imzacı milletvekillerinden biri olarak yeniden seçilemeyebileceği konuşuluyordu. AK Parti grubu böyle "dışlayıcı" bir tavır yerine "kazanmacı" bir refleksle hareket etti.

Yine beş grup başkanvekilinden dördü görevlerinde kaldılar. Sadece Ankara milletvekili Haluk İpek yerine İstanbul milletvekili İrfan Gündüz seçildi.

Oysa geçen hafta yapılan Kızılcahamam toplantısında grup yönetimine sert eleştiriler getirilince herkes "köklü bir değişiklik" beklentisi içine girmişti.

Ama öyle olmadı. Geçen hafta yapılan eleştirilere rağmen milletvekilleri mevcut Grup başkanvekilleriyle "yola devam" dediler.

Bu da aynı ihtiyatlılık ve istikrar anlayışının bir sonucu. Bilinmeyenler yerine bilinenler her zaman tercih sebebi oluyor.

Bu seçimler de gösterdi ki, AK Parti grubu kendi içinde sonuna kadar eleştiri yapıyor, ama mevcut istikrarı riske atacak adımlardan da kaçınıyor.

Sonuçta bir kısım iç problemler olsa da genel anlamda ortada bir başarı var ve herkes bu başarıya göre değerlendirme yapıyor. Başarılar da, sorunlar da belli kişilere fatura edilmiyor.

Sanki milletvekilleri de bu genel başarıyı nazara alarak, dere geçerken at değiştirmeme felsefesini sürdürüyorlar.

Parti yönetimi ise seçimi milletvekillerine bırakarak, sorumluluğu da onlara havale etmiş oldu.

Bundan sonra 3 yıl Meclis'teki işleyiş bu kişilerin inisiyatifinde olacak.

Kabinede revizyon beklentisi içinde olan çevrelerin de süreklilik, istikrar, ihtiyatlılık ve itidal kavramlarıyla yoğrulan muhafazakar siyasal tutumu nazara almalarında yarar var.


10 Ekim 2004
Pazar
 
YALÇIN AKDOĞAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED