AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
TRT'de hatır hutur olmaz!

TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz'ün emekliliğini isteyip görevden ayrılması sürpriz olmadı. Belediye ile devletin televizyonunda çalışma anlamında dağlar kadar fark var. Biri kuzuların sessizliğinde diğeri ise tam bir kurtlar sofrası. Zor olan TRT idi. Ve böylesine kurtlarla dolu bir sofraya kuzu gibi bir adamın oturtulması yanlıştı. İşin başından beri bunu savundum.

Şenol Demiröz ne kadar iyi niyetle çırpınırsa çırpınsın kapasite olarak yetersizdi. Çünkü televizyoncu değildi. Tam 13 yıldır bu sektörün içindeyim. Televizyonculuğu bilmeyen yöneticilerin genelde kuruma faydalı olamadıklarını gördüm.

Kanal D Genel Müdürü Murat Saygı bankacılıktan gelmedir. Ancak televizyon yöneticiliğinde inanılmaz bir başarı yaşadı. Bazıları bunu önüme sürüp, Demiröz'ün bundan ne farkı var diyebilir. İlk bakışta doğru bir düşünce gibi görünüyor. Ancak Murat Saygı bankacılıktan pat diye gelip televizyona çat diye genel müdür olmadı. Faruk Bayhan gibi bu mesleğin duayenlerinden birinin yanında çalıştı, yardımcılığını yaptı, mesleği öğrendi, bankacılık, yani para ile televizyonculuğu birleştirip tepeye oturdu... Ve yürüdü gitti...

Halbuki Demiröz, televizyonculuğu kendisine öğretecek birinin altında çalışmadan, en üste oturdu. Üstelik TRT gibi bir kuyuya girerek... Binlerce çalışmayan, sadece maaş alan kamplaşmalara girilmiş, herkesin birbirinin altına oyduğu bir kuruma tek başına salındı. Yalnız adamı oynadı. Bu köşeden zaman zaman onun yerinde olmak istemediğimi yazdım. Televizyonculuk mu yapacak, yoksa kaynayan kazan ile mi uğraşacak. Televizyonculuk yapsa, daha bu işi bilmiyor, henüz yolun başında. Kaynayan kazan ile uğraşsa bürokratik engeller nedeniyle elini kolunu kıpırdatamıyor. Bir adamı işten bile atamıyor.

TRT'ye bundan sonra kim atanacaksa atansın, mutlaka ama mutlaka işi bilen, televizyonculuğun duayeni bir isim olmalı. Aksi halde hem kurum hem de iktidar bundan çok büyük zarar görecektir. Bu işin hatırı-huturu olmaz. Benden söylemesi...

* * *

Pazartesi günü Fethiye dönüşü ilginç bir olayla karşılaştım yolda... Bilecik- Sakarya arasında, Pamukova civarında bir kamyonet acaip sollamalar yapıyor, karşı yöndeki araçlarla burun buruna gelip dans ediyordu. Akşam saat 20.00 civarıydı. Adam düz yolda bile sağa sola zig zaglar çiziyordu. Yılan gibiydi. Ani frenler yapıyor, araba sağa, sola sonra tekrar sağa yalpalar yapıyordu. Bir ara önündeki motosikleti havaya uçurmak üzereyken zor kurtardı. Ya acemiydi ya da sarhoş... Vatandaşlık görevimizi yapalım deyip 154'ü aradım. Oradan bizi Pamukova Emniyeti'ne havale ettiler. Karşımıza çıkan nöbetçi görevliye durumun vahametini anlattık, o trafik canavarını sormak yerine bizi sorgulamayı tercih etti. 'Kim'sinden başlayıp, araç plakamıza kadar peşpeşe sorular yöneltti. Sanki ifade veriyorduk. Artık dayanamadım "Kardeşim önümüzde bir canavar gidiyor, her an kaza yapabilir, birileri ölebilir, sen neredeyse bizi karakola çağırıp form doldurtacaksın" diye bağırdım. Karşı taraftan azar işitince, kapatıp, Sakarya Emniyet Müdürlüğü"nü aradım. Karşımıza nöbetçi komiser Önder Bey çıktı. Gayet nazik bir şekilde bizi dinleyip, not aldı.

Gerisi ne oldu bilmiyorum.


3 Ağustos 2005
Çarşamba
 
BEKİR HAZAR


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED