AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
İznik Göl Akşamları

Bahattin Karakoç telefonla haber verdi, "İznik'te buluşuyoruz, mutlaka gel." Emir kipini sevmem fakat üstada çok yakışıyor.

"Bu yıl Göl Akşamları'nın ikincisi yapılıyor" haberini de Yasin Mortaş'tan aldım.

İznik ne ki, iki saatlik mesafe.

İnsan sevdikleriyle görüşmek için Fizan'a gider.

Fakat çok ciddi bir mazeretim dolayısıyla cuma akşamı yapılan şiir şölenine yetişemedim.

"Siz orada okuyun, ben burada okurum" demiş gibi, İznik'te programın yapıldığı saatlerde bendeniz İstanbul'da hem okudum, hem yazdım, hem de bir kardeşimin hayırlı bir işine vesile bulmak için oradan oraya koşturdum.

Sabah erkenden İznik'in yolunu tuttum.

*

İznik her köşesinden tarih fışkıran bir yer.

Hangi taşı kaldırsanız altından bir eser çıkıyor.

Taşları fazla yerinden oynatmadan şehri gezdik.

En başta çinileriyle meşhur olan İznik, aynı zamanda surları, camileriyle de öne çıkıyor.

Ayrıca üzümü, zeytini, gölü, ovası, dağları...

Rehberimizden öğrendik ki surların önemli bir kısmını yaptıran İmparator Hadriyanus "Yarı Tanrı" imiş.

Nasıl oluyorsa, o da günün birinde ölmüş.

Az daha okusaydı, bir o kadar daha çalışsaydı da "tam" olsaydı ya!

*

Ekibimiz kalabalıktı... A. Vahap Akbaş, Mehmet Gemci, Aysen Akdemir, Ömer Emecan, Cevat Akkanat, Rıdvan Canım, Hayrettin Durmuş, Mustafa Kuşçuoğlu hatırladıklarım.

İsmini hatırlamadıklarım beni affetsin, not aldığım kâğıt göle uçtu.

Onu gölde balık yuttu, balığı kuş tuttu, kuş dağa kaçtı. Dağda kuşu avcı vurmuş olmalı. Avcının nereye gittiğini bilen yok.

Kaymakam Hüseyin Avcı, öğle yemeğini kanyonda dere kenarında yiyeceğimizi söyledi ve arabalara doluşup dağlara tırmandık, göle ve şehre tepeden baktık.

20 km ilerideki Sansarak Kanyonu'na gittik.

*

Kanyonda köylüler hazırlık yapmış.

Ateş yakılmış, kuzular kesilmiş, uzun sıraklara takılmış...

Yanyana dizilmiş dört kuzu ateşte kızarıyor.

Muhtar Emmi ile Hoca Efendi başına oturmuş sırıkların saplarından çeviriyor.

Uzaktan bakınca langırt oynuyorlar gibi gözüküyordu.

Sonrası ziyafet.

Köy ekmeği, köy peyniri, köy yoğurdu, köy pilavı, köy karpuzu, köy deresi...

Tek noksan çay.

Çay yoksa ben de yokum dedim Bahattin Ağabey'e.

Tam yola koyulacaktık, Kaymakam "Olmaz" dedi, "Hemen çay hazırlayalım."

İki genç motosikletle çay tedarik etmeye koştu ama bizim dönüş vakti gelmişti.

Yalan değil, birkaç saat çay içmeyince başağrısı dayanılmaz oluyor.

*

Akşama Şükriye Tutkun'un konseri vardı. Bir gün önce de Hüner Coşkuner sahnedeymiş.

Özetle, şunu söylemek mümkün: İznik mutlaka görülmesi gereken bir yer. Ve şayet İznik'e giderseniz, tepelere çıkıp göle yukarıdan bakmadan dönmeyin.

Bir başka not: İznik üniversite istiyor. Caddelere asılan bez afişlerden anladık bunu.

Pazarlıkla bir fakülteye razı edilebilir İznikliler.

İşte bu da son notumuz: İznik Gölü civarındaki köyler güzellikte birbiriyle yarışıyor.

Bir köyüm bile yok diyenler için ilaç misali.

ŞAKACI GARSON

Hoşgeldiniz efendim.
Hoşbulduk.
Ne arzu edersiniz?
Ben çay içeyim.
Siz?
Ben de Yedigün rica edeyim.
Ehm... Size Yedigün çok, üç güne razı olun.
Vay, şakacı bir garsona rastladık ha!.. Güzel.
Valla güzel ya da değil, bakın yan masadaki abla ne okuyor.
Baktık, elindeki Birgün.
Bu da iyi. Madem öyle, sor bakalım Birgün okumak yetiyor mu?
Niye yetmesin abicim?
Ben eskiden Hergün okurdum.

İyi ama o abla devamlı müşterimizdir, sormaya gerek yok. Biliyorum o da her gün okuyor. Eyvallah. Fakat Hergün okumakla her gün okumak aynı değil ki.

Anlamadım.

O halde sen önce bizim siparişleri getir. Sonra anlarsın.


16 Ağustos 2005
Salı
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED