AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
İsrail'in Gazze'den çekilmesi barışın yolunu açacak mı?

İsrail'in 1967 Arap-İsrail Savaşı'nda işgal ettiği Gazze'den tek yanlı olarak çekilmesi İsrail-Filistin sorununun çözümü konusunda yeni umutların yeşermesine yol açtı.

Şimdi herkes "acaba İsrail-Filistin sorunu çözüm yoluna mı giriyor?" sorusunu soruyor. Çekilmeyi olumlu ve çok önemli bir adım olarak görenler olduğu gibi bunun bir İsrail oyunu olduğunu ve temelde sorunun çözümünü zorlaştırmaya matuf bir adım olduğunu belirtenler de var. Doğrusunun hangisi olduğunu, muhtemelen zaman gösterecek.

İsrail'i bu noktaya getiren süreci hatırlamakta yarar var.

Siyonizm ülküsüyle hareket eden Yahudiler, 19. yüzyılın sonlarına doğru Filistin'de bir Yahudi yurdu oluşturmak ve nihayetinde bir devlet haline gelmek için uluslararası alanda çalışmaları başlatmışlardı. Bu çerçevede özellikle Dünya Siyonist Kongresi'nin oynadığı rol çok önemli olmuştur. İlk toplantısını 1897'de Basel'de gerçekleştiren Kongre, farklı eğilimlerdeki Yahudileri, bir Yahudi devletinin kurulması fikri etrafında toplamış ve konuyla ilgili programı kabul etmişti.

Filistin'in bölünmesi…

Bu toplantıyı yenileri takip etti. Osmanlı hakimiyetindeki Filistin, Birinci Dünya Savaşı'nda Müttefik güçlerin eline geçti. Arkasından İngiltere'nin manda yönetimi tesis edildi. Bu yapı İsrail'in Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) tarafından oluşturulmasına kadar, devam etti. 1947'de BM Filistin topraklarının Yahudiler ile Filistinli Araplar arasında paylaşılmasını ve iki ayrı devlet kurulmasını kararlaştırdı. Bölge ile hiçbir ilgisi bulunmayan devletlerin aldıkları "taksim kararı"yla Filistin'in bölündü. Kararını kabul eden Yahudiler derhal devletlerini kurarken Araplar kararı tanımadılar ve Filistin topraklarında devlet kurmaya yönelen Yahudilere karşı savaş başlattılar.

İşte BM tarafından alınan "taksim kararı" ile Filistin'de başlayan savaş, kan, işgal, yıkım, mücadele ve istikrarsızlık o günden beri devam etmektedir.

1949, 1956, 1967 ve 1973'te dört ayrı Araplarla İsrailliler arasında savaşlar oldu. Bu savaşlarda Amerika Birleşik Devletleri ve diğer dünya devletlerinin yakın desteğine sahip İsrail başarılı oldu ve kuruluşunu sağlayan "taksim kararı"yla kendisine tanınmış olan toprakları daha da genişletti. Filistinli Araplara bırakılmış olan toprakları işgal etti. Devamlı genişledi. Yeni yerleri ülkesine kattı.

Özellikle 1967 Arap-İsrail Savaşında işgal ettiği Gazze şeridi, Batı Şeria, Golan Tepeleri ve Doğu Kudüs sorunu çözümsüz hale getirdi. 1973 savaşında işgal ettiği Mısır toprağı olan Sina Yarımadası'ndan 1979'daki Camp David Antlaşmasıyla çekildi. Ancak 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmeyi asla düşünmediğini devamlı olarak ihsas ettirdi.

İşgal ve "yerleşim yerleri"…

İşgal altında tuttuğu topraklardan çekilme bir yana buraların bir kısmını ilhak yoluna gitti. Dahası bugün çok ciddi sorun oluşturan işgal altındaki yerlerde dünyanın muhtelif yerlerinden getirdiği Yahudileri yerleştirmek için "yerleşim yerleri" kurdu ve buraya Yahudi nüfusunu yerleştirdi. Böylece işgal altında tuttuğu bu topraklardan çekilmeyeceğini, zaman içerisinde buraları Yahudileştirmeye çalıştığını tüm dünyaya göstermeye çalıştı.

Bir yandan bunlar olurken diğer yandan Filistinliler topraklarını kaybediyor, ülkelerinden sürülüyor ve mülteci konumuna geçiyorlardı. Sorun içerisinden çıkılamaz hale geldi. Filistin'deki sorun basit ve kolayca anlaşılır cinsten bir sorun değil. Filistinlilerin seslerini duyurmak, topraklarını elde etmek için yetmişlerde teröre yönelmeleri, seksenlerde "İntifada" adıyla topyekün ayağa kalkmaları soruna yeni veçheler kazandırdı. Ancak hala sorun çözülmüş değil. Çözüm yönünde de fazla bir umut gözükmüyor.

Soğuk Savaş sisteminin çökmesinin ardından bu sorunun da çözüleceği beklentisi vardı. Bu konuda önemli adımlar atıldı. Oslo Süreci olarak anılan bir barış çabası yürürlüğe sokuldu. Ancak işler planlandığı gibi işlemedi. Süreç başta İsrailli yöneticilerce torpillendi. Bunun başında da şimdiki Başbakan A. Şaron gelmekteydi.

Aslında barışı istemediği, asla tavize ve fedakarlığa yanaşmadığı bilinen Şaron'un böyle bir süreç sonunda Gazze'den çekilmesi ister istemez herkesin kafasına yeni soru işaretleri getirmektedir. Filistinliler ve özellikle Hamas, bunu bir zafer ve İsrail'in yenilmesi olarak nitelerken İsrailli fanatik Yahudiler Tanrı'nın Yahudilere verdiği kutsal topraklara ihanet olarak görmektedirler. Şaron yönetimi ise dünyaya barış konusundaki samimiyetini göstermek istemekte.

Barışın sadece Gazze'nin boşaltılmasıyla tesisinin imkansız olduğunu herkes biliyor. Asıl önemli olan Batı Şeria ile Doğu Kudüs'tür. Şimdi herkesin merak ettiği soru şu: İsrail 1967'de işgal ettiği Batı Şeria ve Kudüs'ten de BM kararlarına uygun şekilde çekilecek mi, yoksa Gazze'den çekilmesi buraları tahkim etmek ve garanti altına almak için midir?


23 Ağustos 2005
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED