T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 6 ARALIK 2005 SALI | ||
|
Bu haftanın gündemi de yavaş yavaş şekilleniyor: Hasan Cemal'i ve yazdığı kitabı konuşacağız. Paralel meseleleri tartıştığı bundan önceki kitabı damaklarda tad bırakmıştı. İyi ki böyle bir kitap yazmış, iyi ki "YÖN" olgusunu ve bazı aydınları daha yakından tanımamızı sağlamıştı. "Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım"dan sözediyorum. Hasan Cemal, sözkonusu kitabında, 12 Mart darbesini tetikleyen olayların arkasındaki "yönlendirici odağı" deşifre ediyordu. Bir ibret ve dehşet vesikası... Bu kitapta, ayrıca, "devrimci" ve "komünist" bilinen bazı ünlü aydınların siyasî merkez adına çalıştıklarını ve esasta "kemalist" olduklarını, Türkiye'de Baas tipi bir rejim kurmak için orduyu darbeye kışkırttıklarını öğreniyorduk. Hani Cumhuriyet'in İlhan abisi, Mustafa Balbay'ın patlattığı "genç subaylar rahatsız" haberinden sonra, "Medyada çok sözü edilen cunta ve askerî müdahale lafazanlığı nereden kaynaklanıyor? Bu ortamı kim hazırlıyor? Asker mi? Yoksa AKP iktidarı mı?" diye güya feveran ediyordu ya... Cunta ve askerî müdahale ortamını geçmişte birtakım sivil aydınlar hazırlamıştı. İlhan Selçuk yakından bilecektir, bu "birtakım sivil aydınların" 1970'lerde de sahneye koyduğu "devrimci ordu darbe yapsın" oyunu tutmamış, olan birtakım gençlere olmuştu. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının akıbetini hatırlayalım... Başka değerli bilgiler de veriyordu Hasan Cemal: Measela, 1970'lerde Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı "Devrim" dergisinde şu tür bildiriler yer alıyordu: "Şu günlerde yeniden 1919 karanlığına gömüldüğümüzü söylemek fazla mübalağalı değildir. Yaygın bir kötümserlik ve umutsuzluk, yeni bir düzen özlemiyle birlikte bütün ülkeyi kaplamıştır. Türk ulusunun geleceği için Devrimci Ordu Gücü pırıl pırıl parlamaktadır." Avcıoğlu ve arkadaşları darbe beklerken, Kızılay'da bombalar patlıyordu. Kim getiriyordu bombaları? Kim olacak, 27 Mayıs'çı, Milli Birlik Komitesi üyesi İrfan Solmazer. Daha çok terör, daha çok tedhiş olmalı, ordu "çaresiz kalıp" yönetime el koymalı ve böylece "devrime giden yolun önü" açılmalıydı. Bunları Hasan Cemal'den öğrendik. Eski generallerden Cemal Madanoğlu'nun başını çektiği cuntanın orduyu darbeye kışkırtmak için ne tür faaliyetler yaptığını... 12 Mart döneminde kurşunlanan, işkence gören, düpedüz darağacını boylayan gençlerin hangi "ağabeylerce" yönlendirildiğini... Darbe başarıyla sonuçlandığında hangi değerli gazetecinin Başbakan Yardımcılığı'na getirileceğini, bugün aramızda bulunmayan hangi ünlü yazarın gizli servis başkanı yapılacağını... Hasan Cemal yazmasaydı nereden öğrenecektik! Başta da söylediğim gibi, iyi ki böyle bir kitap yazmış, iyi ki bazı aydınları daha yakından tanımamızı sağlamış... Hasan Cemal, bu kez, bir bölüğüyle "Devrim" dergisi yıllarından tanıştığı arkadaşlarını ve Cumhuriyet gazetesini anlatıyor: "Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim." Kitabı henüz görmedim. Üç gündür gazetelerde Hasan Cemal'le yapılmış röportajları ve kitap hakkında yazılanları okuyorum. Okumuş kadar da oldum. Ama mutlaka edinip okuyacağım. Kitap, sadece bir "anılar bütünü" değil... Bir tanıklık. Önemli bir tanıklık. Hasan Cemal, hem 11 yıl genel yayın yönetmenliği yaptığı gazeteyi anlatıyor ve kısa bir "basın tarihi" sunuyor, hem de Türkiye'nin, Türk demokrasisinin başına tebelleş olmuş bir zihniyeti deşifre ediyor. Okuyun demiyorum... Mutlaka okuyun!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |