T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 6 ARALIK 2005 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Bizden uyarması

CIA 'casus uçağı' konusu en az bizde tartışılıyor. Avrupa Birliği ve özellikle uçakların yol geçen hanına döndürdüğü Avrupa ülkeleri, konuyu olağanüstü önemsedi. ABD'nin en yakın müttefiği İngiltere, AB dönem başkanı sıfatıyla, Washington'u, açıklama yapmak üzere zorlamaya başladı.

Amerika'nın iddialara cevabı ne? Pazar günü, neredeyse bütün gün, bu konuda aydınlanırım düşüncesiyle, Amerikan televizyon kanallarına çıkan yetkililerle yapılan mülâkatları dinledim. En önemli yetkili George Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley'di tv kanallarına çıkan; en fazla zorlandığı 'casus uçağı' konulu sorulardı. Lâfları ağzında gevelemekten öte bir şey söylemedi Hadley...

Hani, adamın biri, üzerinden kan damlayan kasatura elinde, içeriden yakarışlar gelen bir evde yakalanmış; eşi, kaynanası, kayınpederi, baldızı cansız yerde yatıyormuş... Adam, suçüstü yapan güvenlik görevlilerine, "Avukatımı isterim" diye tutturunca, güngörmüş bir komiser, "Avukatın olsa ne olur, seni nasıl savunacak ki?" diyecek olmuş. Adamın cevabı şu: "Ben de onu merak ediyorum ya!"

Hadley, kendisine, "CIA casus uçağı uygulaması doğru mu?" diye soranlara, "Dışişleri bakanı Condoleezza Rice Avrupa'ya gidiyor, konuya orada açıklık getirecek" cevabını vermekle yetindi. Belli ki, Rice'ın Bush adına Avrupalı muhataplarına vereceği cevabı o da merak ediyor... Şuna emin olabilirsiniz: Rice'ın da verebileceği mantıklı bir cevabı yok.

ABD, daha doğrusu ABD'nin gücünü kullanarak dünyayı fethe çıkanlar, bunun uzun bir sefer olacağı hesabındaydılar. Her şeyi çok önceden planlamışlardı. Yalnızca ABD'yi yeni 'Roma İmparatorluğu' haline getirmekle kalmıyorlar, dünyayı kendi iradelerine râm olan 'vasal ülkeler' ve yok edilmesi gereken 'düşmanlar' biçiminde ayrıştırıyorlardı da. Bugünün uçakla o ülkeden bu ülkeye taşınan zanlılarına uygulanan muamelenin izdüşümüne Roma İmparatorluğu tarihinde de rastlanabilir.

Hedef sapması Türkiye'nin savaşa "Hayır" demesiyle başladı ve ABD sefere çıktığı günlerde yansıttığı gücünü mumla arayacak durumda bugün. "Hayır" diyen Türkiye'ye verdiği ilk tepki Roma'nın da verebileceği türdendi; bugün ise Türkiye'nin dünya dengelerindeki yeri, ABD'nin 'vasalı' olarak erişebileceği noktadan hayli yukarıda. Bir kere oyun bozulunca oyun kuranın başına gelmesi muhtemel her şey, bugün, Washington'daki 'savaş lobisi'nin de başına geliyor...

'CIA uçağı' ile ilgili bilgileri de, hep karanlık kalacağı varsayılarak savaş öncesi ve hemen sonrasında girişilmiş pek çok karanlık operasyonun içyüzünü öğrenmeyi borçlu olduğumuz CIA dışarıya yansıtmış olabilir. Bugün, ABD'de, devletin pek çok kurumu, maskesi düşmüş kadroyu işbaşından daha çabuk uzaklaştırmak için elbirliği ediyor. Pek çok sırrın ifşâsı muhtemelen onların işbirliği sayesinde gerçekleşiyor...

Oradan oraya konan uçakla elde edilen sonuç çok basit bir yolla da gerçekleştirilebilirdi. Savaşı başlatanların uluslararası meşruiyetten mahrum saldırgan tavırdan kendilerini uzak tutan ülkeleri batağa saplamanın yolunu 'CIA uçağı' uygulamasında bulduğu anlaşılıyor. Belli ki, bu gereksiz uygulama, ileride mızıkçılığa kalkışacak ülkelere "Siz de işbirliği yaptınız" diyebilmek için yapılmış. Şimdi ortaya çıkmasının uyandırdığı utancı göğüslemek yerine, ülkeler, kendilerinden bekleneni yerine getireceklerdi; hesap herhalde buydu.

Türkiye'de hükümet, olana doğru teşhis koymakta maalesef zorlanıyor; başta inkâra sapılması, sonra bilgisizlik beyanı bunun göstergesi... 'CIA uçağı' ile ilgili gerçekler, uygulamayı yapan Amerikalı birimler tarafından medyaya sızdırılıyor; bilgilerin bütün çıplaklığıyla ortalığa dökülmesi bu yüzden. Eldeki bilgileri kamuoyuyla paylaşmak, uygulamada suçortağı olması öngörülmüş ülkelerdeki hükümetler için en doğru tavır. İngiltere'de Blair Hükümeti'nin davranış tarzı, işte bunu bildiği için...

Ak Parti Hükümeti de konuya gerektirdiği ciddiyetle yaklaşmalı ve varolan bütün bilgileri kamuoyuyla paylaşmalıdır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi