T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
D Ü Ş Ü N C E   G Ü N D E M İ 23 ARALIK 2005 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Yusuf KAPLAN


KÜRESEL DURUM VE İTTİFAK'IN DURUMU

Tek kutuplu bir dünyada yaşıyoruz. Kant'ın "ebedî barış" rüyasının değil, kâbuslarının gerçekleştiği bir dünya bu: Ebedî barış'ın yerine, sanki "ebedî savaş"ın hükümfermâ olduğu bir dünya.

Braudel gibi tarih felsefecileri, Eski Roma'nın hâkimiyet kurma felsefesinin, "her şeyin anası, savaş" ilkesi üzerine kurulduğunu söylerler.

Yeni Roma ABD'nin de "demokrasi, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü" gibi retoriksel söylemleri dilinden düşürmemesine rağmen, tıpkı Eski Roma'nın hâkimiyet felsefesi üzerinden küresel bir hegemonya biçimi kurduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım: ABD'nin şu ân savaş hâlinde olmadığı tek bir kıta, tek bir bölge yok gibi.

Seküler Batı uygarlığının, insan, kâinât ve Tanrı algısı, çatışma (kontrol ve kolonizasyon) üzerine kurulu olduğu için, dünya üzerinde barışı, hakkaniyeti ve adaleti temin etmekte zorlandığını görüyoruz...

Dünyanın içine sürüklendiği bu küresel kaos ortamından çıkış yolları aranıyor. Bu arayışlardan birinin de Medeniyetler İttifakı Girişimi olduğu söylenebilir.

Bugün düşünce gündemimize, bu girişimin birincil aktörlerinden Devlet Bakanı ve düşünür Mehmet Aydın'ın dikkatle okunması ve tartışılması gereken bir yazısını alıyoruz. Aydın, Türkiye'de de çeşitli spekülasyonlara ve tartışmalara neden olan Girişim'in doğuşunu, nedenlerini, hedeflerini ve tabiî felsefesini net bir şekilde özetliyor.
(YUSUF KAPLAN)


Medeniyetler ittifakı girişimi

Bugün insanlık, çok karmaşık, çok zor bir DURUM'la karşı karşıyadır. Yanlış anlamalar, önyargılar, farklılıkların yönetiminde gösterilen başarısızlıklar, ortak değerlerin ön plana çıkarılamaması ve onların ışığında gerekli politikaların belirlenip yürütülmemesi; pek çok ülkenin, yoksul ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde sınırsız güç kullanımında sakınca görmemesi, güç düzeni ile değer düzeni arasında bir bağlantı kurmaya yanaşmaması; siyasî, ekonomik ve hatta askerî hakimiyet çabalarının gittikçe artması; yalnızlık, yabancılaşma, aşağılanma, v.s.den kaynaklanan gerilimler, çatışmalar bu DURUM'u belirleyen unsurların başında gelmektedir.

  • PROF. DR. MEHMET AYDIN / DEVLET BAKANI
    Bilindiği gibi, Medeniyetler İttifakı (Mİ) girişimi Türkiye Başbakanı Sayın R.T. Erdoğan ile İspanya hükümet başkanı Sayın J.L.R. Zapatero tarafından önerilen, BM Genel Sekreteri (BMGS) tarafından benimsenen ve "BM 2005 Zirvesi"nde devlet ve hükümet başkanları tarafından da desteklenen yeni ve önemli bir projedir.

    MEVCUT DURUM: KÜRESEL ÇIKMAZ

    Girişim, şu kavram (konsept)dan ve bağlam (context)dan yola çıkmaktadır: Bugün insanlık, çok karmaşık, çok zor bir DURUM'la karşı karşıyadır. Bir yandan, topluluklar-arası yanlış anlamalar, önyargılar, farklılıkların yönetiminde ulusal ve uluslararası düzeyde gösterilen başarısızlıklar, ortak değerlerin bir türlü ön plana çıkarılamaması ve onların ışığında gerekli politikaların belirlenip yürütülmemesi; öte yandan ise, pek çok ülkenin, yoksul ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde sınırsız güç kullanımında sakınca görmemesi, güç düzeni ile değer düzeni arasında bir bağlantı kurmaya yanaşmaması; siyasî, ekonomik ve hatta askerî hakimiyet çabalarının gittikçe artması; yoksulluktan, işsizlikten, büyük ölçüde kültürel daralmışlık ve sarılmışlık duygusunun sebep olduğu yalnızlık, yabancılaşma, aşağılanma, v.s.den kaynaklanan gerilimler, çatışmalar bu DURUM'u belirleyen unsurların başında gelmektedir.

    MEDENİYETLER ÇATIŞMASI TEZİ

    DURUM'un açıklanmasında en sık ve en kolay başvurulan tez, teori veya model, hepimizin bildiği "Medeniyetler Çatışması" hipotezidir. Bu tez, bilimsel zayıflığına, tutarsızlığına, açık ideolojik rengine ve her şeyden önce bir varsayımdan ibaret olmasına rağmen, hem pek çok siyasetçinin, karar vericinin -ve daha da önemlisi ortaya ürkütücü bir tablo koyduğu, duygulara, korkulara hitap ettiği için de- geniş halk kitlelerinin üzerinde etkili olabilmiş, kısacası sisli bir çatışma iklimi vücuda getirmiştir.

    Bu iklim, DURUM'un anlaşılmasından, teşhis ve tespit edilmesinden çok, karartılmasına yol açmış ve bu karartma, aşırılığın, şiddetin ve terörün gerçek sebeplerinin örtülmesine yardımcı olduğu için de pek çok güç tarafından bilinerek ve istenerek devam ettirilegelmiştir. Bu sebeple hemen hemen her trajik olaydan sonra şu sözler çok sık olarak duyulmaktadır: "Onlar bizim değerlerimize, hayat tarzımıza, demokrasimize, insan hakları rejimimize, hülasa medeniyetimize karşıdırlar. Bu yapılanlar ondan dolayı yapılmaktadır."

    Bu tutum ve bu söylem, kısa zamanda, kendi karşıtını ortaya çıkarmış, yahut zayıf karşıtlıkları iyice güçlendirmiştir. Biri, siyasî olanı medeniyet diline; öbürü ise, yine çok kere, siyasî olanı din diline çevirmeye koyulmuş, bu yüzden ilişkiler büsbütün çıkmaza sürüklenmiştir.

    NEDEN MEDENİYETLER İTTİFAKI?

    Bu çatışma ortamından kurtulmak için gerekli çabanın gösterilmesi, milyarlarca insanın samimi talebi olarak karşımızda durmaktadır. Talep, yapıcı, uzlaştırıcı, barış ve güvenlik sağlayıcı bir mukabele beklemektedir. Çünkü, DURUM, artık aciliyet kazanmıştır. İşte Medeniyetler İttifakı girişimi, bu olumsuz gidişe müdahale etmek, çatışma ikliminden diyalog ortamına geçmek ve oradan da sosyal, siyasal ve kültürel bir işbirliğine, bir dayanışmaya, bir ittifaka ulaşmak amacıyla önerilmiştir.

    Medeniyetler İttifakı, sadece mümkün değil, aynı zamanda ve karşılaştığımız çetin DURUM'la mücadelede bir zarurettir. Eğer ortak değerler ön plana çıkarılabilir, onların pratik hayatta faal olmaları sağlanabilir, bu değerlerle çatışmayan farklılıklar zenginlik sayılır, evrensel insan hakları anlayışına ters düşen farklılıklar ise öğretim ve eğitim yoluyla aza indirilebilirse, kanaatimizce çatışma ortamından ittifak ortamına geçme konusunda iyimser olmamamız için hiçbir sebep kalmaz. Başarı için, üzerinde, en azından belli ölçüde, anlaşılan bir çerçeve içinde ve bir yol haritası takip edilerek ortak faaliyette bulunmak şarttır.

    İTTİFAK'IN YAPISI

    Medeniyetler İttifakı'nın teknik, yahut yapısal durumuna kısaca değinelim.

    İttifak'ın en önemli organı "Akil Adamlar Grubu" (AAG)dur. AAG, BMGS tarafından belirlenen 18 üyeden oluşmakta ve Gruba İspanya ve Türkiye başbakanları tarafından belirlenen iki kişi eş-başkanlık etmektedir. Ayrıca toplantılara her iki başbakanın (üyelik sıfatı taşımayan) birer temsilcisi katılmaktadır. Yine her iki ülkenin Birleşmiş Milletler nezdindeki daimi temsilcileri de Grub'un faaliyetlerini BM nezdinde takip etmektedirler.

    BM bünyesinde kurulan bir Sekreterlik, İttifak'ın teknik işleri ile meşgul olacak, AAG'ndan gelecek tavsiyeler doğrultusunda gerekirse yeni inceleme ve araştırmalar yaptıracaktır. Özellikle bu son konuyu başarıyla ele almak için Sekreterlik ile birlikte çalışan bir Danışmanlar Kurulu ihdas edilmiştir.

    Gerek AAG, gerek Danışma Kurulu üyeleri belirlenirken onların farklı kültürel arka plandan, farklı uzmanlık alanlarından (bilim adamı, politikacı, diplomat, v.s.) gelmelerine dikkat edilmiştir.

    Bunlara ilaveten, yine BM'de bir "İttifakın Dostları" grubu oluşturulmuştur. Bu grupta genellikle ülkelerin BM'de görevli daimi temsilcileri yer almaktadır.

    YOL HARİTASI

    Yol haritası'na gelince... AAG, İspanya'daki resmi açılışı müteakip, girişimin Eşbaşkanları Frederico Mayor ile Prof. Dr. Mehmet Aydın'ın başkanlığında, ilk toplantısını yaptı. Üç gün süren bu toplantıda, Sekreterliğin genel Direktörü Prof. Dr. Tomaz Mastnak tarafından hazırlanan "Çalışma Planı Metni" değerlendirildi, projenin ana konuları belirlendi ve çalışma yöntemi üzerinde duruldu. İkinci toplantı Katar'da, üçüncüsü muhtemelen bir Asya ülkesinde, dördüncüsü yani sonuncusu ise Türkiye Başbakanı'nın ev sahipliğinde ve İspanya Hükümet Başkanı ile BMGS Sayın K. Annan'ın katılımıyla Türkiye'de gerçekleştirilecek ve bütün bu çalışmalar sonunda BMGS'ine bir "Eylem Raporu" sunulacaktır. Söz konusu rapor, Genel Sekreter'in uygun bulacağı bir süreçten geçtikten sonra dünya kamuoyuna ve bu arada pek tabii üye ülkelere takdim edilecek ve bir plan-program dahilinde alınan kararlar hayata geçirilmeye çalışılacaktır.

    Daha önce işaret edildiği gibi, kararlar, ağırlıklı olarak, kabul görmesi ve uygulanması mümkün olan pratik tavsiyeleri içerecektir. Mİ inisiyatifini, Medeniyetlerarası Diyalog gibi girişimlerden ayıran en önemli özellik, İttifak'ın eylem-eksenli bir yol haritasını takip etme kararıdır.

    İlk toplantısında ulaşılan sonuçlar ışığında bakıldığında, AAG yukarıda kısaca anlatılan mevcut DURUM'un çift-kutuplu, yani sadece İslâm dünyası ile Batı arasındaki ilişkileri dikkate alan bir yaklaşımla değil, bütün medeniyetleri ve onlar arasındaki ilişkilerin ana akışını göz önünde tutan bir yaklaşımla ele alınmasından yanadır. Bu yaklaşım, yol haritasında İslam Dünyası ile Batı arasındaki ilişkilerin öncelik kazandığı gerçeğine zarar getirmemektedir.

    BATI UYGARLIĞI'NIN SORUNLARI

    Burada önemli olan, resmin tamamını görmeye çalışmaktır. Sözgelimi bugün Batıda hâkim olan kültürlerin ve "Batı Uygarlığı" denen oluşumun da ciddi sorunları vardır. Bu sorunların bir kısmı, İslâm dünyasında, hatta dünyanın pek çok bölgesinde, ortaya çıkan bazı sorunların da uzak veya yakın kaynaklarıdır. Bu konu dikkate alınmazsa İslâm dünyasında olup biten pek çok şeyi anlamak imkânsız hale gelebilir.

    Batıda pek çok kişiye göre bugün şiddet hareketlerinin çoğu İslâm dünyasının "yerli malıdır". Bu, ilk bakışta, doğru bir hüküm gibi gözükse de, söz konusu hareketler ile Batı dünyasında varolan düşünceler, siyasî, ekonomik ve askerî kararlar, uygulamalar vs. arasındaki ilişkiler dikkatten kaçar, yahut kaçırılırsa şiddetin gerçek sebepleri anlaşılamaz hale gelir. Bu da, karşılığında, şiddet içeren daha fazla ve daha karmaşık sorunların ortaya çıkmasına sebep olabilir.

    İTTİFAK'IN HEDEFLERİ

    İttifak girişiminin, terörle mücadeleye, dinler-arası diyalog gibi sonunda pratik projelere, ulaşılması kolay görülmeyen faaliyetlere indirgenmesi yanlış olacaktır. Hele tam anlamıyla bağımsız olan bu girişimin İslâm dünyasını, tabir yerinde ise, "hizaya getirmek" gibi bir amacı olduğunu söylemek büsbütün yanlış olur.

    İslâm dünyasında, bugün, güvenlik ve huzur ciddi anlamda sorun haline gelmişken ve süregelen adeta küresel boyutta etkili olan yanlış anlamalar, önyargılar ve önemli ölçüde o dünyayı hedef gösteren çatışma tezleri ve Islamo-fobia rahatsız edici bir süratte yayılmakta iken, ve bütün bunlar milyonlarca Müslüman'ın sadece batı ülkelerinde değil, bazı Asya ülkelerinde de acı çekmesine sebep olmakta iken, DURUM'un ana parçalarından birini, yani Batı'da olup bitenleri gözden kaçırmak kadar rahatsız edici bir konu olamaz. Mevcut DURUM'un acilen müdahaleye ihtiyaç hisseden boyutu da budur. Bu aciliyet, elbette şiddetin daha az can yakıcı olduğu anlamına gelmez. İslâm-karşıtlığı, yani İslamo-fobia, ırkçılık ve her türlü ayrımcılık ile mücadelenin terörle mücadelenin de ön şartlarından önemli bir bölümünü oluşturduğu anlamına gelir.

    GÜVEN/LİK VE HUZUR ARAYIŞI

    Şiddet, başka şeyler meyanında, uluslar-arası yapısal adaletsizlikten, ahlakî değerleri, uluslar-arası hukuku dikkate almayan güç kullanımından, demokrasi yokluğu veya azlığından, dolayısıyla totaliter rejimlerden, cehâlet, kültür ırkçılığı, işsizlik, yoksulluk ve itilmişlikten, üstü-örtük sömürgeciliğin sürdürülmek istenmesinden ve benzeri daha bir çok olumsuzluktan kaynaklanmaktadır. "Bunlara aldırmayın, şiddetin asıl kaynağı dindir, kültürdür" diyenler, iyi niyetle öne sürülen düşünceleri, plan ve projeleri ve eylemleri bilerek yanlış bir yola yönlendirmeye çalışmaktadırlar.

    AAG, dolayısıyla MI girişimi, sadece bu yanlış gidişi durduracak önerileri ortaya koyabilse bile, önemli bir hizmeti yerine getirmiş olacaktır. Yukarıda da söylendiği gibi, bu, elbette, onun zor görevinin sadece bir bölümünü oluşturacaktır. İttifak girişimi, çok daha geniş bir ufku göz önünde bulundurarak yoluna devam etmeye çalışacak ve umarız insanlığın yararına olan bazı faaliyetlerin gerçekleşmesine vasıta olacaktır.

    Burada bir noktaya daha temas etmekte yarar var: Bilindiği gibi Türkiye-AB ilişkilerinde kültür ve medeniyet konuları da sıklıkla gündeme getirilmektedir. Yukarıda sözü edilen DURUM, bu ilişkileri de derinden etkilemektedir. Bundan dolayıdır ki, Mİ girişiminin ulaşacağı her pozitif sonuç Türkiye-AB ilişkilerinin daha iyiye doğru gitmesine katkı sağlayacaktır. Türkiye'nin İttifak'a güçlü bir destek vermesinin sebeplerinden biri de budur.

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi