Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Fehmi KORU f.koru@yenisafak.com.tr

Başbakan Tayyip Erdoğan yargıya intikal etmiş bir konuda görüş açıkladığı için TÜSİAD'a kızıyor, ama iş dünyasının en büyüklerini temsil eden 'zenginler kulübü' ile üzerinde birleştiği bir noktayı gözden kaçırıyor: TÜSİAD da Tayyip Erdoğan gibi seçim tarihinin erkene alınmasına karşı...

İsterseniz, TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'nın Ankara'da yaptığı konuşmanın ilgili bölümüne biraz daha yakından bakalım: "Sayın Başbakan, bir erken seçimi düşünmedikleri yönünde çok açık sözler sarf etti. Bu, önümüzde belki de bir daha yıllarca yakalayamayacağımız bir fırsat olduğunu gösteriyor./ Siyasetin hukuksal altyapısını, bu alanda kalıcı bir istikrarı temin edecek ve çağdaş demokratik yapının gereklerini yerine getirecek biçimde değiştirmek ancak ufukta bir seçim olmadığı zaman mümkündür. Bu fırsat değerlendirilmelidir."

Erken seçim konusunda verilen bu açık destek hayli ilginç.

Hükümetin TÜSİAD'la ilgili genel yaklaşımında bir temel hata var. 'Türkiye gerçeği'ni artık bilelim: TÜSİAD siyasetle çok yakından ilgilenen bir örgüttür. Ticaret ve sanayi alanında karşılaştıkları zorlukları aşmak için TÜSİAD çatısı altında buluşmuş değildir işadamları; tam tersine, TÜSİAD, kurulduğu ilk günden beri doğrudan 'siyaset' yapan bir kuruluştur. İlk çıkışı, 1980 öncesinde bir Ecevit hükümetini sona erdirme yönünde olmuştu; gazetelere verdiği ilânlarla istediği sonucu aldı da.

Sekiz yıllık temel eğitim ve meslek lisesi mezunlarına üniversite kapılarının kapanmasında da katkısı büyüktür TÜSİAD'ın; Zekai Baloğlu'nun TÜSİAD adına hazırladığı 'Eğitim Raporu' bugünkü eğitimimiz için bir 'çerçeve belge' gibidir. Bütün dünyada burjuvazi özgürlükçüdür; bizim burjuvazinin kurduğu TÜSİAD ise, başörtüsü yasağı konusunda en keskin tavır alan kuruluşların başında geliyor...

Türk burjuvazisi kendi çıkarları istikametinde ülke siyasetini biçimlendirmek istiyor, eğitim sisteminden de kendilerine yarayacak veya kendileri için sorun teşkil etmeyecek insanlar yetiştirmesini bekliyor. Bugüne kadar hemen bütün iktidarlar TÜSİAD'ın siyasete yakın durmasından, yöneticilerinin günlük siyasete müdahale anlamı taşıyan açıklamalarından mutsuzluk duydular; ancak sonunda kazananın TÜSİAD çizgisi olduğuna kuşku yok...

Bu sütunda kimbilir kaç kez TÜSİAD'a dönük eleştirel yazım çıktı. O yazılar şimdi TÜSİAD'ın her şeye rağmen dediğini kabul ettirme gücünün birer tanığı durumunda. Bugüne kadar hiçbir siyasî iktidar, ne kadar güçlü olursa olsun, "TÜSİAD'ın Türkiye projesi" dışında bir hareket alanına sahip olamadı.

Bu değerlendirmeden sonra, belli çevrelerin ısrarla pompaladığı 'erken seçim' konusunda, TÜSİAD'ın, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanında saf tutmasına gelebiliriz. Güncel pek çok konuda Ak Parti çizgisini eleştiren TÜSİAD, acaba neden 'erken seçim' formülüne sıcak bakmıyor?

Bu sorunun tek bir cevabı var: Hükümet icraatlarından genel hatlarıyla memnun TÜSİAD, eleştirdiği konularda fazla bir şey yapamayacağından da emin; bu sebeple iktidarın Ak Parti'nin elinde bir yıl daha kalmasında herhangi bir mahzur görmüyor. Gücünden emin olmanın rahatlığı bu...

Hükümetin TÜSİAD'ın bu rahatlığından rahatsızlık duyması gerekir; TÜSİAD'ın beklentileriyle iktidarda temsil edilen halkın arzuları arasında belli konularda taban tabana zıtlık var çünkü... Ak Parti'nin hiç unutmaması gereken gerçeği de hatırlatalım: Yalnız TÜSİAD'a kafa tutan partilerin değil, TÜSİAD'ın çizdiği sınırlar içinde kalmaya râzı olan hükümetleri kurmuş olan partilerin de esâmisi okunmuyor bugün... Kavga da, teslim olma da TÜSİAD konusunda işe yaramıyor. AK Parti'nin yeni bir yöntem bulması şart.

Geri dön

Yazdır

Yukarı