T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 23 ARALIK 2005 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Avrasya satrancında ölümcül hamleler:
Yeni 11 Eylül mü yoksa İran'ın bombalanması mı!..

Amerika, yüzyılın mücadelesini verdiği üç bölgede ağır kayıplarla karşı karşıya. Latin Amerika, Bolivya'da devlet başkanlığı seçimini kazanan Evo Morales'le daha da güçlenen anti-Amerikan blok, ABD'nin arka bahçesinin hiç de güvende olmadığına yönelik güçlü işaretler vermeye başladı. 2006'da yapılacak seçimlerde ABD'nin hiç de hoşlanmadığı yeni liderler iktidara gelecek.

Ortadoğu macerası, Irak işgaliyle tam bir kaosa dönüştü. İşgal bir şekilde devam etse, bölgedeki rejimler ve liderler ABD ile işbirliği yapsa, bazıları işbirliği yapıyor gibi görünse de, Amerika'nın Ortadoğu'daki imajı, güvenilirliği hiç olmadığı kadar kötü durumda. Bölge halkları, Amerikan varlığını, Haçlı ve Moğol istilaları gibi algılıyor. Medya operasyonuyla, sahte demokrasi paketleriyle, sivil toplum finansmanıyla kitlelerin sempatisini kazanmak artık mümkün değil. Hele Suriye, İran gibi başka ülkeleri de tehdit ederken, bir çok ülkenin içişlerine müdahale edip etnik kavgaları provoke ederken bu hiç mümkün olmayacak. Kısa vadede başarılı gözükse de, ABD uzun vadede bu bölgede kaybetti. Milletlerin hafızası bazı şeyleri kolay unutmaz. Unutmuş görünür ama unutmaz. Birinci Dünya Savaşı sonrası yaşananların unutulmaması gibi.

Bugün asıl konum üçüncü bölge. Amerika'nın Orta Asya'daki varlığı. Afganistan işgali, bölgede uygulanan kadife devrim örnekleri Orta Asya'da ABD nüfuzunu garanti altına almış değil. Diğer iki bölgenin aksine, Orta Asya'da etkin olan üç büyük güç var; Rusya, Çin ve Hindistan. Hindistan'ı şimdilik bir tarafa bırakalım. Ancak Rusya ve Çin'in hem kendi aralarında hem de Orta Asya'da attığı adımlar, Orta Asya'dan Ortadoğu'ya yönelik müdahaleleri, ABD'nin hesaplarını bozacak nitelikte.

Rusya, Mavi Akım'la Türkiye ve Güney Avrupa'nın enerji ihtiyaçları için adeta tekel olurken, Avrupa'ya yönelik enerji projeleriyle öne çıkarken Çin'le birlikte hem petrol ve doğalgaz projelerinde hem de askeri projelerde dev adımlar atıyor. Türkiye'de bu adımların küçümsendiğini biliyorum. Nedeni tartışmaya bile gerek yok.

Ama bu bir hata. Hata, çünkü atılan adımlar Amerika'nın "Avrasya'yı çevreleme stratejisi"ni boşa çıkarmak üzere. ABD'nin Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattının dışında hiçbir projesi başarılı olamadı. Afganistan işgali dışında hiçbir yerde gerçekten etkinlik kuramadı. Washington, Özbekistan'ın ABD'yi terk edip "Rus-Çin Ekseni"ne kaymasıyla ağır bir yenilgi aldı.

Ancak jeopolitik satrançta asıl hamle 15 Aralık'ta yapıldı. Kazakistan'dan Çin'e ulaşacak 962 kilometrelik boru hattı yapılan tören, BTC'nin jeopolitik ayrıcalığını ikinci plana düşürdü. Kazak-Çin hattı, Hazar'a ulaşıyor, Rusya'nın diğer boru hatlarıyla da birleştirilecek. Aynı hat, İran üzerinden Basra Körfezi'ne ulaşabilecek. Böylece Hazar petrolleri sadece Ceyhan'a değil, Doğu'ya da akacak. Rus hatları üzerinden Avrupa'ya ulaşacak. Avrupa'dan Hindistan'a ve Çin Denizi'ne uzanan boru hatlarını ve bunları Rusya ve Çin'in kontrol ettiğini düşünün. ABD için tam bir kabus!

F. William Engdahl, Çin-Rus Ekseni'nin Orta Asya'da ABD'ye karşı kazandığı zaferi, "Rusya-Çin-Kazakistan enerji ortaklığı, ABD için kabus senaryosu" şeklinde niteliyor. Yazara göre ABD, bu adımlarla Avrasya üzerindeki avantajlı durumunu kaybetmek üzere. Orta Asya enerji kaynakları ve ulaşım koridorlarının güvenliğinde birinci derecede belirleyici olan Özbekistan'ın saf değiştirmesi de buna eklenince, ABD hem enerji projelerinde hem de Orta Asya'nın denetiminde gerilemeye başladı. Rusya ve Çin, jeopolitik ödülü şimdiden kazanmış gibi. British Petroleum'un öncülüğünde, Zbigniew Brzezinsky'nin lobi gücüyle hayata geçirilen BTC'nin, ABD'nin bölgedeki etkinliğini tek başına güvence altına alması imkansız.

Çin, ABD gibi askeri güç kullanmadan petrolün kaynağında etkinlik kurdu. Bunu Ortadoğu'da ve Orta Afrika'da (Sudan) da yapıyor. Asyalı iki gücün kadife devrimleri önlemek için askeri, siyasi ve ekonomik yollardan yürüttüğü çalışmaları hatırlatan yazar, 2004'te Çin'in İran'la yaptığı 70 milyar dolarlık petrol anlaşmasına dikkat çekiyor. "Tahran Metrosu" anlaşması ve "Hazar boru hattı" anlaşmalarıyla rakam 100 milyar doları buluyor.

Kazakistan'la yaptığı anlaşmayla Hazar'a giren Çin, İran'la yaptığı anlaşmalarla da Basra Körfezi'ne, Ortadoğu'ya girdi. Rusya ve Çin'in İran'ı bölgenin en büyük silahlı gücüne dönüştürme, nükleer silahlarla donatma çabası boşuna değil.

Avrasya'yı kontrol etme adına yürütülen, Orta Asya'da şiddetlenen savaş sürprizlere gebe. 1997'lerden itibaren AB, Rusya ve İran'ın ABD'nin Orta Asya planlarını tehdit etmeye başlamıştı. Son raund Afganistan'da oynanacaktı. 11 Eylül saldırıları oldu ve bütün hesaplar değişti. Bu çıkış da, Orta Asya için yepyeni bir hesaplaşmaya kapı aralıyor. Bu sefer ikinci bir 11 Eylül mü olur, yoksa İran mı bombalanır bilmiyorum ama bir hesaplaşma kesin olacak.

Son dönemde Türkiye'yi de içine sokmaya çalıştıkları senaryo, İran'ın nükleer tesislerini adres gösteriyor. Ancak bu, adeta bir dünya savaşına davetiye çıkarmak olacaktır ve medeniyet savaşı olarak algılanacaktır. İran'a saldırı aynı zamanda Rusya ve Çin'e saldırı anlamına gelecek, Ortadoğu ve Orta Asya'da hesaplar yeniden belirlenecektir. ABD ve müttefikleri bunu göze alabilir mi? Alamazlarsa, en az o kadar ses getirecek, hesaplar değiştirecek bir başka olayın patlak vereceğini şimdiden not edin.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi