T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 23 ARALIK 2005 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Yasin DOĞAN

Normatif siyasetin gerekliliği

Değerden azade siyaset, değerden mahrum ekonomi, değerden yoksun mimari olmaz.

Tabii ki, siyasetin, ekonominin, mimarinin ve diğer bütün bilim dallarının kendisine mahsus kuralları, kaideleri vardır. Her bilimin objektif kriterleri, dikkat edilmesi gereken şartları bulunur. Örneğin ekonomide "piyasaya fazla para sürerseniz enflasyon ortaya çıkar" şeklindeki kural gibi yüzlerce kural vardır. Ekonomiyi yönetenlerin bu objektif kurallara uyması başarılı bir ekonomi yönetimi açısından asgari bir şarttır. Ya da bir bina inşa edecekseniz, bunun objektif kaideleri, hesaplamaları vardır. Bu kuralları gözardı etmek, binanın çökmesine sebep olur. Tüm bunlar doğrudur.

Ama bir de bu bilimlerin normatif boyutları vardır. Siz sahip olduğunuz dünya görüşüyle, ideolojiyle, dini veya kültürel anlayışla belli bir ekonomi politiğine, mimari tarza sahip olabilirsiniz.

Kendi değer yargılarınız, hassasiyetleriniz, ahlaki ölçüleriniz ve ideallerinizle şekillendirdiğiniz yaklaşımlarınız da vardır ki, bu işin normatif kısmını oluşturur.

Sadece ekonominin, siyasetin veya mimarinin matematiğiyle hareket ederseniz ortaya sığ, kuru ve ruhsuz bir eser çıkar. Sizin kültürünüzle, medeniyetinizle, ideolojik önceliklerinizle şekillendiremediğiniz durumlarda ortaya sizin karakterinizi yansıtmayan mahsuller çıkar.

Normatif kelimesi farklı şekillerde de kullanılabiliyor. Örneğin ekonomideki özel anlamıyla normatiflik, "Herhangi bir ekonomik birimin ne yönde karar almasının uygun olacağının belirlenmesi" ya da "objektif gerçekler yerine subjektif tercihleri yansıtan ekonomi alt dalı"dır.

Normatiflik herhangi bir kavramın nihai sonucu ve ideal noktası olarak da kullanılır. Normatif demokrasi derken kastedilen halkın yönetimde tamamen söz sahibi olmasıdır ki, bu gerçekleşmesi zor olan bir ideali yansıtır.

Benim burada vurguladığım normatiflik, objektif bilimsel kurallar ile kişinin tarihi birikimiyle getirdiği kültürel, manevi, idealist yaklaşımların harmanlanmasıdır.

Normatif ekonominin veya siyasetin değer yargılarını önemsediği doğrudur, ama bu, "akılcı" olmayan anlamına gelmez. Normatif politik de rasyonel ve sebepsel zeminde yükselmek durumundadır.

Normatiflikten uzaklaşma iki olumsuz sonuç doğurabilir:

1. Ahlaki değerlerden uzaklaşarak suistimal ve yozlaşmaya dönüşme.

2. Uygulayıcıların değer dünyalarından koparak, özel karakterini kaybetme.

Bu yüzden yolsuzluk ve rant dağıtım sistemine dönüşmemek için ekonomi politikasının getireceği yaklaşım normatif unsurlar içermek durumundadır.

Ekonomi sadece matematik olarak görülürse, birilerinin bundan menfaat sağlaması sadece zarar hanesinin büyümesi olarak yorumlanır ki, kar ve zarar denklemi her zaman çürümeyi yansıtmaz.

Liberalizmin bireysel ve grupsal davranışların yönlendirilmesi ve ahlakiliğinin tartışılmasında kamu otoritesini devre dışı bırakması, zaman içinde tüm bu davranışların şekillenmesinde maneviyatçılığın, etik ve ahlakiliğin törpülenmesi gibi yanlış ve liberallerin de hedeflemedikleri bir sonuç doğurmuştur. Oysa liberallerin yaklaşımı ahlakiliği yadsımak değil, bireyselleştirmekti.

Ekonomi ve siyasetin normatif boyutlar taşıması, kamu otoritesinin bireylerin yaşam tarzları ve davranış alanlarında ahlak jandarmalığı yapması anlamını taşımamaktadır. Bu yüzden salt doktriner ve dayatmacı bir yönetim anlayışından bahsetmiyoruz.

Devletin din bekçiliği yapması başka bir şeydir, devleti yönetenlerin her türlü ahlaki norm ve değerden yoksun olmak yerine belli bir yönetim ahlakı geliştirmesi ve toplumun kültürel yapısı ve medeniyet birikimlerine uygun politikalar üretmesi başka bir şeydir.

Yanlış bir laikleştirme ve her bilim dalının diğerlerinden koparak bağımsızlaşması sonucu bu değerlerin örselenmesi, modern dünyada yaşanılan birçok olumsuzluğun ana kaynağıdır.

Modern dönemde sanat, bilim ve ahlak arasında kopan bağların yeniden kurulabilmesi de normatifliği gerekli kılmaktadır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi