T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 ARALIK 2005 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

İsrail İran'a saldıracak Türkiye ne yapacak?..

İsrail'in İran nükleer tesislerine saldıracağına ilişkin her gün yeni gelişmeler ortaya çıkıyor, yeni iddialar öne sürülüyor. Tahran'ın nükleer silahlara sahip olma zamanı kısaldıkça saldırı tehditlerinin şiddeti artıyor. Durum tehdidin de ötesine geçti. ABD ve İsrail, gerek Irak'tan çekilme gerekse bölge ülkeleriyle ilişkilerini İran'a saldırı ekseni üzerinde yeniden şekillendirmeye başladı.

ABD'li siyasi, askeri ve istihbarat yetkililerinin ardı ardına Ankara'ya gelmeleri ve İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Dan Halutz'un ziyareti de bu çerçevede değerlendiriliyor.

ABD Başkanı George Bush'un Ulusal Güvenlik Danışman Stephen Hadley'nin, adı casusluk skandallarına karışan Musevi organizasyonlardan AIPAC'ta yaptığı konuşmada; "İsrail'in güvenliği için Irak'ta kalmalıyız. Özgürlük operasyonu Suriye ve İran'a genişletilmeli" şeklindeki mesajları da aynı adresi işaret ediyor.

Alman Der Spiegel dergisi, Cumartesi günü, "Mossad'ın İsrail hava kuvvetlerinin saldırısı için İran'da altı nükleer hedef belirlediğini, ABD yapımı Harpoon füzelerini nükleer başlıklarla donatarak denizaltılara yerleştirildiğini" yazdı. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad İsrail'in haritadan silinmesini isterken, İsrail İran'ı en büyük tehdit ilan etti ve saldırı için hazırlıklara girişti. Dünya basınında ve haber kaynaklarında ardı ardına yayınlanan haber ve yorumların dışında, hem uluslararası hem de bölgesel diplomasinin merkezinde yine bu konu var. Saldırının yapılıp yapılmayacağı değil, İsrail tarafından ne zaman yapılacağı tartışılıyor.

Şu ana kadarki gelişmeler doğruysa Ortadoğu'da kıyamet kopmak üzere. Irak işgalini ve yaşanan trajedileri gölgede bırakacak çılgınlıklara sürükleniyoruz sanki. İran'ın bu caydırıcı silahlara ulaşmasının bütün bölgede hatta dünyada dengeleri sarsacağı, İsrail'in ve Batı'nın buna izin vermeyeceği gerçeğini düşünürsek, endişe etmek için çok şey var demektir.

Bizi endişelendiren asıl konu; Türkiye'nin bu krizde üstleneceği rol. Haber ve yorumlar, Türkiye'nin sürecin merkezine alınmaya çalışıldığını, İsrail ve ABD'nin İran stratejilerinde Türkiye'ye önemli görevler tayin etmeye çalıştıklarını gösteriyor. Ankara'ya gelen İsrail Genelkurmay Başkanı Halutz'un, İsrailli komandoların Bolu ve Hakkari'deki dağ komando birliklerinde eğitilmesini istediğine dair iddialar ürpertici. Bu, iki ülke arasındaki askeri işbirliğinden farklı anlamlar içeriyor. Neden dağ komandosu, neden kışa hazırlık çalışmaları? İran için mi?

Dünya gündemi adlı haftalık gazetenin AFP, Almanya'nın Sesi, Amerika'nın Sesi, BBC ve istihbarat şirketi Stratfor'dan derlediği 24 Aralık tarihli haberine göre; PKK'nın tasfiyesi, K. Irak Kürt devletinin Ankara'yla uyum içinde olması vaadine karşı ABD-İsrail ittifakına Türk hava koridorunun açılması talep ediliyor.

Heberde; Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert'in İsrail ziyareti, CIA Başkanı ve Halutz'un Ankara ziyareti, Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu'nun, 20 Aralık'taki, "Bana göre İran, geri dönülmez şekilde nükleer silah elde etme yönünde ilerliyor" sözleri, 30 Kasım'da Kuzey Irak'ta Türk-ABD-İsrail ve Kürt askeri yetkililerin yaptığı toplantılar bu çerçevede ele alınıyor.

Saldırı için Irak, S. Arabistan ve Türk hava sahasının üç seçenek olarak öne çıktığı, Türkiye hava sahası üzerinde yoğunlaşıldığı, Ankara'daki MIT-CIA toplantısında bunların ele alındığı, Ariel Şaron'ın Mart'tan önce saldırı hazırlığı yaptığı, İsrail uçaklarının yakıt ikmali için Türk hava sahasının düşünüldüğü, vurulan İsrail uçaklarının Türkiye'ye veya Irak'ta Kürtlerin bulunduğu bölgeye iniş yapacakları gibi bir dizi konudan söz ediliyor. Haberde, Türkiye'nin önüne PKK ve Kürt devleti dışında İran Azerileri konusunun sürüldüğü belirtiliyor.

Önümüzdeki günlerde Türkiye ve dünya kamuoyu bu konuyu tartışacak ve sıcak gelişmeleri yansıtacak. Ama şu unutulmamalı: ABD'nin ve İsrail'in niyeti ne olursa olsun, Türkiye ve İran yönetimlerinin tarihi tecrübeleri ve basiretleri, iki ülkeyi karşı karşıya getiremeyecektir. Çünkü bu iki ülkenin de parçalanmasına yol açacaktır.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi