T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
P O L İ T İ K A 27 ARALIK 2005 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürtlerin yüzde 95'i Türklerle ortak gelecek kurmak istiyor

Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk... Kısa adı DTP olan Demokratik Toplum Partisi'nin eşbaşkanları. DTP, birbirinden farklılık gösterse de HEP olarak başlayıp DEP olarak sürüp DEHAP şeklinde yürüyen bir siyasi hareketin yeni temsilcisi.

Abdülkadir
Selvi

Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk... Kısa adı DTP olan Demokratik Toplum Partisi'nin eşbaşkanları. DTP, birbirinden farklılık gösterse de HEP olarak başlayıp DEP olarak sürüp DEHAP şeklinde yürüyen bir siyasi hareketin yeni temsilcisi.

Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'la, Türkiye'nin bölünme sorunundan, halkların kendi kaderini tayin hakkı olan self determinasyona, Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorunu açılımına kadar çeşitli konularda konuştuk. Türk ve Tuğluk, Türkiye'yi bölmek istemediklerini belirterek, Kürtlerin kendi kaderlerini tayin haklarını Türklerle birlikte eşit haklara sahip olarak yaşamak yönünde kullandığını söyledi

Sözlerinizden ziyade niyetiniz sorgulanıyor. Türkiye'yi ne zaman böleceksiniz gibi bir niyetiniz öğrenilmeye çalışılıyor.

Ahmet Türk- Türkiye'de gerçekten birçok kesim birçok insan bir paranoyanın içinde. Kürtlere demokratik, kimliksel, kültürel haklar tanındığı zaman bu bizi bölmeye götürüyor, ön yargısı ve mantığıyla yaklaşılıyor. Bunun böyle olmadığını, böyle düşünmediğimizi defalarca söyledik. Her halkın kendi kaderini belirleme hakkı vardır. Kürtlerin yüzde 90'ı, 95'i Türk halkı ile birlikte ortak bir gelecek kurma inancında öyle bir arayışın içinde bu nedenle Türkiye'yi bölme parçalama ayrı bir devlet, yapı oluşturma gibi bir hevesimiz yok.

Son zamanlarda self determinasyon konusunu sıkça gündeme getirir oldunuz. Bunun arkasında ne var?

Ahmet Türk- Türkiye'de elbette toplum self determinasyon (kendi kaderini tayin), halkın kullanmak istediği zaman kullanabileceği bir hak. Ama self determinasyon; bir federasyonu bir bağımsızlık olarak algılamamak lazım. İnsanlar birlikte yaşadığı halkla birlikte yaşama tercihini de koyabilirler.

Aysel Tuğluk- Şu anda Kürtlerin ortaya koyduğu bir tercih var. Bu tercih nedir? Türkiye'nin bölünmesi konumunda bir tercih değil sadece ortak vatandaş kimliği ve kültürüyle eşit haklara sahip özgürce yaşamak istiyorum diyor.

Başbakan'ın Kürt sorunu konusunda açılım yapması, ardından Diyarbakır gezisi sizde de,"Eyvah tabanımızı AK Parti'ye kaptırıyoruz" endişesine neden oldu mu?

Ahmet Türk- Başbakan'ın, 'Kürt sorunu vardır. Bu sorun, benim sorunumdur' açıklamalarını bizi memnun eden ve gerçekten de beklediğimiz, yapması gereken bir açıklama olarak algıladık. Başbakan bu konuda ortaya bir proje koyarsa, çözümleyici güç olarak ortaya çıkarsa, ona her türlü desteği vereceğimizi ifade ettik. Sorun kendi tekelimizde görmüyoruz.

Türkiye'de bu konuda Hipokrat yemini mi etmeli?

Ahmet Türk- Mutlaka Türkiye bir Hipokrat yemini yapmalı. Bugün hergün onlarca insanımızı kaybediyoruz. Bir siyasetçi, bir doktor kadar bu yemine bağlı kalmalı. Kendi vatandaşının ölmemesi ve o acıların yaşanmamasını sağlayacak çabanın içinde olmalıdır. Bence bu kutsal bir görevdir. Hipokrat yemini kadar kutsaldır.

KIRMIZI ÇİZGİ AYIPTIR

Sizin kırmızı çizgileriniz varsa, Kürtlerin de kırmızı çizgileri var dediniz. Ne demek istediniz?

Ahmet Türk- Siz kendi ırkınızla, kendi milliyetçi duygularınızla olayları yorumlarsanız. Burada yaşayan 15 -20 milyon insanınız varsa, onun da bu kırmızı çizgilere sizin söylemlerinize karşı bir tepkisi olur. Bunlar çok ayıp şeyler. Neyin kırmızı çizgisi? Bir ülke birlikte kardeşçe özgürce eşitçe yaşanılırsa bunların alt yapısının yaratılması lazım. Kırmızı çizgileri hatırlatarak, tehdit ederek, gerçekten bu ülkenin saygın insanı olamazsınız. Bundan vazgeçin.

Aysel Tuğluk- Türkiye toplumu artık şiddet istemiyor barışçıl bir sürecin başlamasını istiyor. Ezici bir çoğunlukla bunu istiyor. Kürtler buna çoktan hazır. Hazır olmayan, bu çatışmalı süreçten rantını elde eden birtakım gerici zihniyet.

CIA VE FBI'ya güvenilmesin

Kürt sorunu CIA ve FBI'ya havale edilmesin diyorsunuz. Bilmediğimiz bir şey mi var?

Ahmet Türk- İç dinamikleri harekete geçirerek, mantıklı sağlıklı projeler ortaya koyarak, CIA, FBI ve başkasına gerek kalmayarak Türkiye bu sorunu çözebilir.

Aysel Tuğluk- Türkiye sorunu güvenlik sorunu olarak görüyor. Operasyonel olaylarla çözüm bulabileceğini düşünüyor. Oysa geçmiş süreçler askeri operasyonlarla çözümlenmeyeceğini gösterdi.

AB GERÇEKÇİ OLAMADI

AB süreci, Kürt sorununda çözüm arayışlarının hızlanmasına katkı sağlayabilir mi?

Aysel Tuğluk- Avrupa, çözüm noktasında oynaması gereken rolü oynamıyor diye düşünüyoruz. Avrupa Biriliği Kürt sorununa şu ana kadar çok gerçekçi olamadı. Daha çok erteleyici bir rol üstlendi diye düşünüyorum. Avrupa da bu noktada rolünün oynayabilmeli.

Bahçeli'ye Don Kişot benzetmesi

MHP lideri Devlet Bahçeli, 'Kandil'de bir görünsek iyi olur' dedi. Nasıl karşıladınız?

Ahmet Türk- Üzerinde çok tartışılacak, ciddiye alınacak bir söz değil. Öyle düşünüyorlarsa, öyle yaparlar. Söyleyecek çok bir şeyim yok. Bir siyasetçi insanların geleceğinin mutlu olması için çalışır. Bir siyasetçinin Don Kişot gibi davranması, bir açıklama yapmasını ben doğru bulmuyorum.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi