T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 27 ARALIK 2005 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Gün gibi aydınlık

Gazete mütalaam bitene kadar süre tanıdım; ilk arayan beni sürekli uyaran dostum olmadı. Önce, birkaç dost okurun, "Milliyet'teki haberi gördün mü?" mesajı erişti. Nice sonra o dost, "Herhalde artık itiraz etmezsin?" demek için aradı.

Sizler de tanıksınız. Bir dostum ülkemizde uygulanan türban yasağını farklı bir gözle değerlendiriyor. Biz baktığımızda, Meclis'ten çıkan bir yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararıyla başlayan bir süreç görüyoruz, yasağı da YÖK uygulattırıyor... O dostum ise, lâfını hiç eğip bükmeden, "Türban yasağı masonların eseri, yasağı koyan da uygulatan da onlar" deyip duruyor... Ona göre, kurumları etkileyerek başörtüsünü Türkiye'de yasaklattı masonlar; daha sonra da yasağı, oradaki 'biraderler' yardımıyla, başka ülkelere taşıdılar... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) yasakçı kararını bile 'birader dayanışması' ile açıklıyor o dostum; "Tek itirazın Belçikalı kadın üyeden gelmesi mânidar değil mi?" sözleriyle... Kadınlar mason olamıyor ya!

Konuyu dikkatime ilk getirmesi, yaklaşık bir yıl önce, Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası'nın o zamanki Büyük Üstadı Kaya Paşakay'ın gazetelerde çıkan açıklamalarından sonra olmuştu. Sabah gazetesinin yayımladığı dizide, "Eşi başörtülü mason yok" cümlesi yer alıyordu. Tezini Kulis'e ilk 28 Mart'ta taşımışım. Şu satırlar o yazıdan:

"Türkiye'de uygulanan başörtüsü yasağı ile masonluk arasında doğrudan bir ilişki bulunduğunu düşünen bir dostum var. Israrla, 'Yasağı sürdürten mason locaları' deyip duruyor. Üstelik, yasağın Fransa ve Almanya'ya taşınmasını da Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç'in ilişkilerine bağlıyor... (..) İşin içinden ben çıkamadım, belki hazır açıklamalara başlamışken Kaya Paşakay yardımcı olur..."

O arada, Anayasa Mahkemesi başkanlık koltuğunda oturan Mustafa Bumin, yasaktan yana tavır aldığında, görüşü sorulan YÖK başkanı Erdoğan Teziç, "Kutsal gerçeği dile getirdi" demişti. Dostum arayıp dikkatimi çekince 'kutsal gerçek' ifadesinin masonik anlamı üzerinde duran bir yazı yazdım. Ertesi gün, YÖK başkanı, "Ben 'kutsal gerçek' değil, 'hukuksal gerçek' demiştim" açıklamasını getirince yeniden kaleme sarıldım.

Mason olduğu bilinen üç yazarın konuya ilişkin yazılarından bir de seçki sunmuştum o yazıda. Ertuğrul Özkök'ün geçen gün masonluğunu yeniden hatırlattığı bir meslek büyüğünün yazısı önemlidir. Ak Parti'nin nasıl iktidar olabileceğini şu satırlarla anlatıyordu mason yazarımız: "Biz size iktidar olmanın kısa formülünü söyleyelim mi? / Emine Erdoğan, 'Artık biz çağdaş Türkiye'yi temsil ediyoruz' diyerek siyasal simge yapılmış o türbanı çıkarsa, AKP 'iktidar' olur; İHL sorununun çözümü de kolaylaşır. Tayyip Bey gerçek bir reformcu, devrimci olarak tarihe geçme şansını yakalar. Herkes de siyasal simge haline gelmiş türbanı takma takıntısından kurtulur, yıllardır olduğu gibi başını istediği gibi örter ya da örtmez."

Aynı yazar, kısa süre sonra, "Türban yerine 'eşarp' taksınlar, sorun biter" anlamına gelen bir yazı yazınca ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz. Nihayet çözüm bulundu sevinci idi bu... Ancak, arkası gelmedi...

Sebebini bir hayli zaman sonra yine Milliyet'ten öğrendik. DHA muhabiri Saadet Oruç'un Paris'ten bildirdiğine göre, Fransa'nın en büyük mason topluluğu Grand Orient de France'ın büyük üstadı Jean-Michel Qillardet konuya ışık tutacak önemli sözler söylemiş... Büyük Üstad, "Türkiye'de önemli bir lâiklik geleneği var, Cumhuriyet rejimi ve lâik sistemin kuruluşunda da o gelenek önemli rol oynadı" demiş... Şu sözler de altı çizilecek değerde: "Türkiye'de lâiklik tehdit altına düşerse, lâikler ve demokratların harekete geçeceğini düşünüyorum. Türk mason locasının önemli, güçlü bir geleneği var, Türk masonları çok acı çekti, buna karşın, masonluk Türkiye'de uyanıyor ve giderek toplumda yer almaya başlıyor..."

Haberin konumuzla ilgili bölümünü de okuyalım: "Başörtüsü sorunu: Fransız masonlar, başörtüsü yasağının sadece ortaöğrenim kurumlarında değil, üniversite ve özel okullarda da uygulanmasını istiyor. Quillardet 'Yasanın çıkmasından bu yana başörtüsü sorunu kalmadı. Ama sorun halen çözülmedi. Asıl olay, kadın sorununa ilişkin. Kadına, kadınlığından önce anne ve erkeğin yardımcısı olarak bakılması. Oysa, kadın annelikten önce toplumda bir yere sahiptir ve kadındır' diye konuştu."

Bir önemli ayrıntı da şu: Bu konularda Türk masonlarıyla Fransız masonları arasında fikir-alışverişi oluyormuş. Kısa süre önce Paris'te düzenlenen 'lâiklik' konulu bir toplantıya Türkiye'den de Büyük Üstad konuşmacı olarak katılmış...

Aylardan beri başımın etini yiyen dostumun anlattığı gibi... Hay Allah...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi