AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
İçinde ‘hurma’ geçen deyiş

Bugünün dünyasında herhangi bir davranışta bulunacak, konuşacak ve yazacak olanların harekete geçmeden önce bayağı bir durup düşünmeleri gerekiyor. Her eyleminiz, konuşmanız ve yazınız tam bir tarassut altında çünkü... Hani ne demişler, “Bıldır yediğin hurmalar, gün gelir tırmalar...”

“Neden bugünün dünyasında?” sorusunun cevabı belli: Önceleri, yaptığınız yanınıza kâr kalabilir, yıllar önce sarf ettiğiniz bir lâfın öğrenilmesini, eski bir yanlışınızın bilinmesini engelleyebilirdiniz; bugünün teknolojisi bunu imkânsız kılıyor. Elinde cep telefonu bulunan herkes yapılanı kaydedebilecek durumda; edilen lâflar ve yazılan yazılar için de internet var.

Yukarıda “Bıldır yediğin hurmalar” diye başlayan bir deyişe yer verdim. Bu yazıyı düşünürken o deyiş aklıma geldi, ama yalnızca ‘yediğin hurmalar’ kısmı... Deyişin aslına en yakın biçimine ulaşmam için ‘google’a girip bildiğim kısmı yazmam yetti; içinde ‘yediğin hurmalar’ geçen 777 cümle buldu arama motoru... İnternet herkesin ne zaman, nerede ne yaptığının, ne söylediğinin, ne yazdığının kaydını tutup duruyor.

Konuyu aklıma getiren, geçen hafta sonu haber ajanslarının geçtiği ABD Başkanı George W. Bush ile ilgili bir iddia oldu. ABD Başkanı, Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde görüştüğü bugünün Filistin Devlet Başkanı (o zaman başbakandı) Mahmud Abbas’a, Tanrı’nın kendisiyle görüştüğünü anlatmış. Şöyle demiş Bush: “Tanrı, ‘George, Afganistan’a git ve teröristlerle savaş’ dedi, yaptım. Ardından, ‘George, Irak’a git ve zorbalığı bitir’ dedi, onu da yaptım. Tanrı, ‘Filistinliler’e bir devlet, İsrailler’e güvenlik, Ortadoğu’ya da barış getir’ dedi. Ahlâkî ve dinî bir misyonum var. Bu nedenle size bir Filistin devleti vereceğim.”

Bu sözlerin önceki gün gazete ve tv kanallarına düşmesiyle birlikte, bir baktım, nereye gitsem insanlar bunu konuşuyor... Oysa, haberin içinde de var, Bush-Abbas görüşmesi 2003 haziran ayında gerçekleşmiş ve kısa süre sonra da dünya basınında işlenmişti. O günlerde ABD’deydim ve kanallarda sürekli o sözler üzerine yapılan yorumlar dinliyordum. Komedyenler de Bush’un bu ‘irtibatını’ öyle güzel işliyorlardı ki...

Tam unutuldu diye sevinmeye başlamışken, Bush yönetimi, o sözlerin yeniden devreye girdiğini görüp şaşırdı. Sözlerin şimdi hatırlanmasının sebebi, BBC’nin yakında yayımlayacağı ‘Zor Barış: İsrail ve Araplar’ adlı belgeselde Filistin Enformasyon Bakanı Nebil Şaat’ın o sözlere atıfta bulunması... Göreceksiniz, bu sözler, ileride başka vesilelerle Bush’un karşısına yine çıkacaktır...

Beyaz Saray, daha önce hiç önemsemediği, komedyenlerin diline düşmesine bile aldırmadığı o sözü, bu defa, “Bush kimseye öyle bir lâf etmedi” diyerek yalanladı. O kadarla da kalmadı, Mahmud Abbas’a da “Hayır, bana öyle bir şey söylenmedi” diye tekzip yayımlattırdı.

Geç gelen Beyaz Saray açıklaması garip de, daha da garip olanı Abbas’ın gecikmeli tekzibi. Filistin Devlet Başkanı adına yapılan tekzipte, “Haber doğru değil; Başkan Bush’un Irak ve Afganistan savaşlarının ardındaki sebep olarak dinden söz ettiğini hiç işitmedim. Başkan Bush, herhangi bir vesileyle, hele 2003’teki görüşmemiz sırasında, hiç böyle bir şey söylemedi” deniliyor... Tekzibi okuyunca, ne yalan söyleyeyim, ağzım bir karış açık kaldı...

İşte arşivde duruyor. Şimdi, o görüşmeye katılanlardan Nebil Şaat’ın naklettiği o sözleri, Bush ile görüşmesinden kısa süre sonra ilk aktaran bizzat Mahmud Abbas’tı; İsrail’de çıkan Ha’aretz gazetesi arşivinde de (27 Haziran 2003) başka yerlerde de haberi aynen duruyor. Şaat ile Abbas anlatımları arasında tek bir fark var: Hayır, Bush’a ait sözleri hiç değiştirmeden aktarmış Şaat da, fark o sözlerin söylendiği yerde... Şaat “Şarm el-Şeyh’te bize söylendi” diyor, Abbas ise, “Şaron da varken Bush o sözleri Akabe’deki buluşmamızda sarf etti” diyor...

Aslında “Ha Ali Hoca, ha Hoca Ali” olayı... Bush, aralarında Mahmud Abbas’ın da bulunduğu bazı Arap liderleriyle görüşmek üzere 3 Haziran 2003 tarihinde Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentine gitmiş, ertesi gün oradan Ürdün’ün Akabe limanına geçip Şaron ve Abbas’la buluşmuştu. İntifadayı bitiren, İsrail yerleşim merkezlerinin bazılarının sökülmesini getiren sürecin başlangıcıdır Akabe Zirvesi...

Böylesine muhkem kayıtlara sahip bir konuşma, İsrail’in Ha’aretz gazetesinde sıcağı sıcağına yayınlanıp her yerde kullanıldıktan sonra taraflarca yalanlanmamışken, aradan bunca zaman geçince neden tekziplere konu edildi dersiniz?

Cevap basit: O sırada gülenler olsa da o sözler Bush’un kararlılığını gösteriyordu ve ne de olsa Irak’ta işler yolunda gidiyor görünüyordu. Şimdi ise, her üç Amerikalı’dan ikisi “Bizim başkan yanlış politika izliyor” noktasına geldi. “Tanrı ile konuşarak karar aldığı” iddiasında bir başkana sahip olmayı Amerikalılar içlerine sindiremez...

İçinde ‘hurma’ geçen deyişimizi Bush’a da hatırlatmak lâzım.


10 Ekim 2005
Pazartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED