AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
S P O R

Pozitif enerji

Fatih Terim'in etrafına pozitif enerji saçan bir hoca olduğuna şüphe yok. Bu enerji galiba doğuştan gelen bir özellik, sonradan kazanılmıyor. Rahmetli Turgut Özal böyle idi, Başbakanımız Recep Tayyib Erdoğan da öyle.

Bu yaradılış beraberinde liderlik özelliklerini de taşıyor. Lider nedir? Etrafını etkileyebilen, yönlendirebilen, tesbit ettiği hedeflere doğru harekete geçirebilen biri. Burada zordan, cebirden, menfaatten ziyade bir kendiliğinden oluş, yöneliş söz konusudur.

Ben "enerji"nin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Ancak bu şey'in "pozitif" olanı olumlu neticeler doğuruyor. Mevcut potansiyeli, performansı artırıyor, coşturuyor. Burada herhalde maddî mânada zikredilen enerjiden ziyade mânevî dinamiklerden söz etmeliyiz. Liderin duruşu, tavrı, tarzı, sözleri, görüşleri, direnişi, gücü, bilgisi, becerisi bu dinamikleri ateşliyor. Bu kesin. Bakınız epeyce eksiği ile Almanya karşısına çıkan Milli Takımımız, birlikte çok az oynama şansı yakalamış futbolculardan kurulu olduğu halde iyi bir futbol ortaya koyarak takdir topladı. Burada strateji ve taktik ile futbolun teknik meselelerinden ziyade takıma bir ruh üflendiğini belirtmek zorundayız. Fatih Terim bu ruhu -tuhaftır- belki de Alpay'ı oynatmakla bulmuştur.

"Ne demek istiyorsun" diye sorunuz. Cevabım şudur: Fatih Terim'in konuşmalarında merkezî bir yer tutan "Yüreği ile oynamak" tabiri sık geçer. İşte burada o takım ruhu, o maneviyat, o memleket sevgisi ve onuru bulunuyor. Bir Milli Takım oyuncusunun takımı için, ülkesi için oynamasından daha doğal ne olabilir. Para için, kendini gösterip transfer olabilmek için demeyin. Bu hemen anlaşılan, sırıtan bir tavırdır. Siyasette de, sporda da tribüne oynamak soylu bir davranış değildir.

Alpay işte böyle bir futbolcu. Hadi futbol jargonu ile söyleyelim: "Tekmeye kafasını uzatan" bir sevda ile oynuyor. Onun varlığı bu sevdayı bir karanfilin elden ele dolaşması gibi takıma yayıyor. Elde bulunan kadro Arnavutluk maçını alıp Almanya işini garantiledikten sonra, uzun süre -altı ay falan- birlikte oynama şansını yakalayacak. 5-10 hazırlık maçı yapacak. Bugüne kadar yan yana oynamamış futbolcular birbirini tanıyacak, birbirine alışacak.

Geriden çok sıkı bir nesil geliyor. Genç takımlarımız başarıdan başarıya koşuyor. Tek eksik şudur: Bu gençlerin kendi ligimizdeki takımlarda oynama şansı bulabilmeleri. Fatih Hoca genç Nuri'yi sembol gibi kullanarak Milli Takım'a bir gençlik aşısı yaptı. Bu aşı başka gençler ile takviye edilecek. Türkiye'de, memleket sathında oluşan pozitif enerji, inanıyorum ki Dünya Kupası'na katılan Milli Takımımıza da yansıyacak ve onu başarılı kılacak. Yeter ki yarınki Arnavutluk maçını kazasız belasız alalım.


11 Ekim 2005
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED