AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Hak ettiği ilgiyi görmeyen bir rapor

Özellikle "yavaştan aldığımı" söyleyebilirim; "Bakalım", dedim kendi kendime, MDRI'nın raporu na türden tepkiler alacak? Uluslararası Zihinsel Engellilik ve Psikiyatride İnsan Hakları Kuruluşu'nun (MDRI) Türkiye'de psikiyatrik tedavi yapan üç hastane, üç rehabilitasyon merkezi ve bir çocuk yuvasında gerçekleştirdiği kapsamlı araştırmalar sonucunda yayınladığı 77 sayfalık "rapor" acaba nasıl bir tepkiye yol açacaktı.

AB ile müzakere masasına oturduğumuzda bu ülkenin akıllıları kadar "delileri"nden de söz açılacağına göre, bakalım "rapor"a yönelik ilk tepkiler nasıl olacaktı.

Siz de mutlaka karşılaşmışsınızdır; "rapor"a ilişkin haberler raporun açıklandığı gün gazetelerimizde -hem de genişçe- yer aldı. Ama -gazetelerin büyük bölümü için konuşacak olursak- haberin arkası gelmedi. Benim görebildiğim kadarıyla sadece iki gazete konuyu bir kere daha ele aldı. 9 Ekim tarihli Radikal İki'de yer alan iki yazı ve 3 Ekim tarihli Birgün'de yer alan neredeyse bir tam sayfa, hepsi bu kadar...

Radikal'deki yazıların ilki Nazan Özcan'ın "rapor"u geniş olarak özetleyen yazısıydı. İkinci yazı ise bir psikiyatrın, Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Sercan imzasını taşıyordu. Bu ikinci yazıyı fazla "savunmacı" bulduğumu (gecikmeden) söylemeliyim. "Ruh sağlığı yasası"nın yokluğundan ve yatak sayısının azlığından haklı olarak şikayet eden Sercan, bana göre meslektaşlarını biraz fazla kolluyordu. Yazıda yer alan "Avrupa delileri yakarken, darüşşifalarda akıl hastalarına bakım veren" mirasımızın (iki kere) hatırlatılmasını da bu çerçevede gereksiz buldum doğrusu...

Birgün gazetesinin "rapor" ayırdığı sayfa ise -bunu da gecikmeden söyleyeyim!- benim için tam bir "sürpriz"di. Gazetenin "Bilim" sayfasında yer alan "Elektrokonvulsif Tedavi: Tedavi mi, işkence mi" başlıklı yazı ve Selçuk Candansayar (psikiyatr) imzalı köşe yazısı (anladığım kadarıyla "yazı" da aynı kalemden çıkmış) şöyle böyle değil, gerçekten bir "sürpriz"di.

Candansayar'ın imzalı yazısında "oryantalist" yaklaşımın bir ürünü olarak nitelenen "rapor", biraz önce başlığını aktardığım yazıda tam anlamıyla "çürütülüyordu"!

Söz konusu yazıları "sürpriz" olarak nitelemem, bu yazıların Birgün gibi kendisini "sosyalist sol" cenahta konumlandıran bir gazetede yer almasından kaynaklanıyor. Gündelik dilde "elektroşok" olarak adlandırılan tedavi yöntemi Birgün'ün söz konusu sayfasında o derece "ballandırılarak" anlatılıyordu ki, yazıları okuyanların "Bize de!" diye sıraya girmesi işten değildi! Böyle olmamalıydı tabii ki; doğru dürüst bir "sol"u sayfalarına taşımaya çalışan bir gazetenin "rapor"da dile getirilen gözlem ve analizlere bu kadar "düşmanca" yaklaşması ve dolayısıyla "elektroşok"un meziyetlerini bu derece "ballandırarak" sıralaması hiç mi hiç uygun değildi tabii ki... Bu yazıların bu devirde ancak "Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Bülteni" gibi bir yayında yer alabileceğıni düşünüyorum. Yazıdan -tesadüfen- çekip aldığım şu satırlara bakın:

"Gebelik EKT için risk değildir. Tersine, gebelikte kullanılacak ilaçlar bebek için daha risklidir. Yaşlılarda, ergenlerde ve çocuklarda doğru ve gerçekçi bir değerlendirmeden sonra kullanılabilir."(!)

Yani bir bakıma, "her eve, herkese lazım bir tedavi" ile karşı karşıyayız! Hem de, Dünya Sağlık Örgütü'nün EKT'nin ("elektroşok") yaşlılara ve çocuklara kullanılmasını yasakladığı bir devirde...

"EKT'nin bilinen kalıcı hiçbir yan etkisi yoktur. EKT'ye bağlı ölüm yaklaşık yüzbinde bir oranındadır. Bu yaklaşık her yüz bin uygulamadan yalnızca birinin ölümle sonuçlandığını göstermektedir. Bu oran bilinen ve tehlikesiz gibi görünen çeşitli tıbbi tedavi uygulamalarından daha düşüktür. Örneğin anestezi uygulamasının ölüme yol açma riski hemen hemen benzer düzeydedir. Hatta bu nedenle EKT'nin anestezi altında yapılmasının daha riskli olduğunu savunanlar bile vardır."(!)

Özellikle son cümleye dikkatinizi çekerim: "Hatta bu nedenle EKT'nin anestezi altında yapılmasının daha riskli olduğunu savunanlar bile vardır."

Pes doğrusu... Yapılan şu karşılaştırmanın anlamsızlığına-saçmalığına bakın... MDRI raporu özellikle "anestezisiz EKT" uygulamasının işkencenin tam da kendisi olduğunu vurgularken Birgün'ün "Bilim" sayfasında yer alabilen şu tavsiyelere bakın...

Peki o halde işin aslı nedir? MDRI'nın çok yerinde bir kararla hazırlayıp açıkladığı çok yerinde tespitler bize neleri anlatmaktadır? Birgün'ü "anestezisiz EKT" ile başbaşa bırakıp yarın da "rapor"un içeriğini gözden geçirelim.


23 Ekim 2005
Pazar
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED