AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kabul edilen Irak Anayasası bizim de işimize yarar mı?

Irak'ta 10 gün önce yapılan ve önceki gün sonuçları açıklanan referandumda anayasanın yüzde 55 oyla kabul edildiği açıklandı.

Bu resmi bir açıklama. İsteyen kabul eder isteyen etmez. Ama sonuçta anayasa kabul edilmiş sayılıyor.

Anayasanın kabulü, Irak'ın yeniden yapılanması -ya da kimine göre parçalanması- yolunda çok önemli bir dönemeç.

Bu anayasaya göre Irak federal bir yapıya kavuşuyor.

Irak Kürdistanı'nda kurulan Kürdistan Bölge İdaresi yasallaşmış oluyor.

Mesut Barzani'nin Kürdistan Bölge İdaresi'nin başkanı olduğu kabul ediliyor.

Anayasaya bakarsanız başka şeyler de var.

Ve bu anayasada kabul edilen birçok hüküm Türkiye'nin ileri sürdüğü 'kırmızı çizgi' politikalarına taban tabana aykırı.

Türkiye'ye bakılırsa hâlâ:

Irak'ın federal bir yapıya kavuşması onun üniter devlet olmasını engellemiyor.

Irak Kürdistanı diye bir devlet de idare de söz konusu değil.

Barzani hâlâ bir aşiret reisi.

Oysa bu anayasaya göre Kürdistan Bölge İdaresi aslında merkezi Irak yönetiminden neredeyse tamamen bağımsız bir devlet statüsünde olacak.

Şimdiden bayrağı var. Mahkemeleri var. Okulları var. Kendi idari teşkilatı var. Kendi resmi dili var, üstelik de bu dil, yani Kürtçe Irak'ın da ikinci resmi dili olarak kabul edilmiş bulunuyor.

Kendi askeri gücü var ve anayasadaki hükümlere rağmen Kürt yönetimi Peşmerge gücünün dağıtılmıyacağını ilan etmiş bulunuyor.

Merkezi devletin alacağı kararlar ve çıkaracağı kanunlar Kürdistan İdaresi'ni bağlamıyor.

Para meselesinin ve dış ilişkilerin nasıl bir formüle bağlanacağını ise yakında öğreneceğiz.

Bu durumda Kürdistan Bölge İdaresi'nin bağımsızlıktan bir önceki aşamada bir devlet olduğunu söylenmek yanlış olmaz.

Başkent sayılan Erbil'de daha şimdiden birçok Avrupa ülkesinin temsilcilik açtığı ve başkalarının da açma kararı aldığı biliniyor.

Dış dünya ile bağlantı sağlanabilmesi için havaalanları hazır. Hava yolu şirketleri de hazır. Hatta Avrupa'ya seferlere başladılar bile. Türkiye'nin Kürdistan Havayolları'nı tanımaması bir anlam ifade etmiyor.

Yıllardır sürmekte olan bu fiili durum işte yarım yamalak da olsa kabul edilmiş sayılan anayasa ile hukukileşmiş oldu.

Türkiye'nin 'kırmızı çizgileri' de anlamını yitirdi. Zaten gerçekçi olmayan politikalardı. Son gelişmeler karşısında Türkiye'nin Irak politikasının ve Kürt Devleti tabusunun boş bir inkar çabası olduğu çok açık bir şekilde ortaya çıkmış oldu.

Buna rağmen Türkiye bu gerçeği kabul etmeme eğiliminde görünüyor.

Daha geçenlerde Dışişleri Bakanlığı sözcüsü "Kürdistan diye bir devlet yok, olmayacak da" falan gibisinden bir açıklama yaptı.

Belki AKP bu konuda daha gerçekçi bir politika izlemek isteyebilir ama, devletin sadece ülke içinde değil, dışında da Kürt realitesini kabul etmeme politikası iktidarı frenleyecek gibi görünüyor.

Oysa gerçek artık geldi bir hukuki oluşum olarak ortaya çıktı. Üstelik de güdümlü bile olsa bu hukuki oluşumun arkasında ABD var.

ABD yönetimi bu konudaki yaklaşımını önce, Irak'ın Kürt Cumhurbaşkanı ve Kuzey Irak Kürdistan Bölge İdaresi'ni oluşturan Kürt partilerinden, Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani'yi, sonra da Bölge Başkanı Kürdistan Demokratik Partisi lideri Mesut Barzani'yi başkan Bush'un daveti ile Washington'a çağırarak gösterdi.

Özellikle Barzani'nin daveti, Türkiye ve Irak Kürdistanı ile komşu olan Suriye ve İran'a bir mesaj niteliği taşıyor. Kürdistan Bölge İdaresi'nin sıradan bir bölge idaresi olmadığı gerçeğini anlatmak istiyor.

Şimdi Türkiye'de devletin kurumları, iktidar, muhalefet ve medya, hâlâ Orhan Pamuk'un karalanması ve başarılarının unutturulması çabaları ve Van Üniversitesi Rektörü meseleleri ile uğraşıyor. Irak Anayasası'nın kabulünün Türkiye açısından taşıdığı önem görmezden geliniyor ama durum ortada.

Türkiye asıl bu mesele ve bunun ayrılmaz bir parçası olan Türkiye'deki Kürt sorunu ile ilgilenecek yerde yapay gündemlerle oyalanmaya devam ediyor.

Belki de bu özellikle yapılıyor. Türkiye'nin asıl meseleleri ile uğraşması kıytırık rektör eylemleri ile, bu eylemlerin çağrıştırdığı rejim meseleleri ile engelleniyor.

Önümüzdeki günler Irak meselesini, yeni Irak Anayasası'nı ve bu anayasanın Türkiye açısından ne anlam taşıdığını ve ne gibi neticeler doğurabileceğini ve Türkiye ve bölge açısından Kürt gerçeğini yoğun olarak tartışacağımız bir süreç olacak.

Dışişleri istediği kadar, "Böyle bir sorun yok" desin, devletin bazı kurumları istedikleri kadar "Kürt sorunu yok, terör sorunu var" diyedursun biz bu sorunları tartışacağız.

İnkar bir işe yaramıyor. İyisi mi bu gerçeği ve kuşkusuz diğer gerçekleri, kendi irademizle kabul etmek, tartışmaya başlamak ...

O derme çatma, tartışmalı, şaibeli, güdümlü ve saçmalıklarla dolu Irak Anayasası bakarsınız Irak'tan çok bizim işimize yaramış.

"Olur mu böyle şey?" demeyin. Bakalım, göreceğiz...


27 Ekim 2005
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED