AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
roman niçin yazılır?..

İnsan hayatı iniş ve çıkışlarla, mutluluk ve elemlerle, sıkıntı ve ferahlıklarla, zorluk ve kolaylıklarla; maddî, manevî hazlar ve acılarla dolu bir süreçtir.. fert olarak her insan bu halleri, bu sergüzeştleri yaşar ve tadar.. bu ızdırapların ve bu güzelliklerin yüzlerce binlerce sebeb yüzünden doğduğu, doğabileceği de; elbette ki düşünen herkes tarafından bilinen bir şeydir.. işte insan hayatına ait olaylar, duygular, heyecan ve acılar, sevinçler, hayretler serisinden meydana gelmiş bulunan bir yaşantı bütünü veya bir yaşantı parçası, bir kitap ve uzun bir metin halinde ifade edilmişse, işte bu kitaba biz, roman adını veriyoruz.. yaşanmış veya yaşanabilir olayların hikayesi.. uzun bir hayatın veya hayat parçasının hikayesi…

Gerçeğe uygun romanlar olabildiği gibi; dile getirdiği olaylar ve haller okuyucuda elem, sevinç, haz, heyecan, merak gibi duygular uyandırdığı için roman sayılan, bununla beraber gerçeğe uymayan olayları anlatan eserlerin de mevcut bulunduğuna şüphe yoktur…

Demek, roman yazmak için, roman yazabilmek için; hayatı tanımak, sevinç ve ızdırap doğuran olayları bilmek ve kavramak başta gelen ilk şarttır.. yani romancıda idrak ve hassasiyet gücü her şeyden evvel gelir.. bunun için tecrübe ve birikim gerekebilir de gerekmeyebilir de.. gerekmeyebilir: genç insanın gözlem ve kavrayışı o derece güçlüdür ki, başka insanların ahval ve tecrübelerinden faydalanma kabiliyeti o kadar üstündür ki, genç yaşında roman yazmak, romancı olmak iktidarı göstermesi, kimseyi şaşırtmaz.. çünkü eseri ortadadır…

İdrak etmek ve hayatı kavramak, ayrıca hassas ve duygulu olmak gibi iki ana şarta ekleyeceğimiz üçüncü temel şart ise; Türkçesinin genişliği, zenginliği ve mükemmeliyetidir..

Bu da Türkçe'yi iyi öğreten bir ortam içinde yaşamış ve böyle bir tahsil devresi geçirmiş bulunmayı gerekli kılar.. ayrıca dil güzelliği, dil mükemmeliyeti taşıyan eserleri, romanları âdetâ ezberler gibi, yutar gibi okumak, o çeşit romanların atmosferine sanki onların içinde yaşıyormuş gibi dalmak, hem olaylarını yaşamak, hem de cümlelerini bizzat sarfediyormuş gibi söylemek ve benimsemek, hadiselerin de, dilin de tadına varmak gerekir.. romancıların birbirinden estetik değerler, konular, hayat anlayışları ve dil bakımından, teknik bakımından etkilenmesinin arkasında bu keyfiyet vardır.. birinin yazdığı, yarattığı bir eseri bir diğerinin âdetâ kendisi yazmış, yazıyormuş gibi okuması, o eseri bir nevi yaşaması; romancılar arasındaki benzerliklerin, etkileşmenin asıl sebebidir.. ve bu hadise, roman sanatının, çağları ve fertleri aşan bir karakter kazanmasında da bir âmildir(sebeptir)…

Roman yazmaya niyet eden kişi; ya orijinal yaşantısı olan bir insanın hayatını veya bir toplumun belli bir zaman parçası içindeki yaşayışını canlandırmak isteyebilir.. şahısların etkileyici vasıflarını, sebeboldukları çarpıcı olayları.. üzerinde düşünülmesi gereken vak'aları halleri, keskin ifadelerle anlatmaya bakacaktır.. içinde felsefe, hikmet, anlam bulunan sözleri romanın en uygun yerlerine yerleştirecektir.. tâ ki okuyucu; vak'aların, şahısların, sözlerin etkisiyle mest olacak, kendinden geçecektir.. insan hayatına ait doğrular, inanışlar, güzellikler, sevinç ve ızdıraplar; yüksek ve asil düşünceler; ayrıca fikir, iman ve hareket kahramanları, roman içinde hep beraber bir hayat meşheri teşkil edecektir..

Roman yazma tekniğine ait tesbit ve fikirlerimizi gelecek yazıya bırakmakta bir isabet ve zaruret bulunsa gerektir!..




27 Ekim 2005
Perşembe
 
OSMAN AKKUŞAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED