AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Sahibinden kiralık mutluluk

Özellikle ABD ve Kanada'da 1 milyonun üzerinde satmış bir kitap "Ferrari'sini Satan Bilge". Ama bu sadece sinirleri bozulmuş, ruh ayarının nevri dönmüş batılıların itibar ettiği, eften püften bir "lifestyle" ürünü değil. Robin S. Sharma'nın 26 ülkede 17 dile çevrilmiş "hayatın anlamını buldurucu kitabı"nı Türkiye'de ise, 250 bin kişi satın almış. İşte yazar da, bu "Çıkış yeri doğu olduğu halde, sırf Batı'nın ağzından çıkıyor diye ilgi gösteren" yüksek satış rakamından çok etkilendiği için, bir çok ülkeden davet almasına karşın, Türkiye'yi tercih etmiş.

Yoğun ve stresli mesleğinin zirvesindeyken ölümle burun buruna gelen Amerikalı bir adamın, modern dünyanın bugünlerde kendini attığı tek sığınak olan mistisizmin, arsız birer eğrelti otu gibi, toprağının her bir karışında biten Hindistan'a gidişi - Herhalde bir tek "Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı"nda Hindistan'a koşmuyordu kahraman- oradaki yaşam guruları sayesinde bütün ruh kirlerinden arındığına dair, o tanıdık hikayeyi anlatıyor kitap. En baba cümleyi Herman Hesse'nin Siddharta'da çoktan kurmuş olduğu, bir "erdemlerinizin, kendinizin farkına varın" kitabı.

Uzun zamandır, ruhlara son moda cila atmak amaçlı kullanılan "Doğru bakarsanız, hayatta mutluluğu yakalamak çok kolay" cümlesini, noktasına virgülüne dokunmadan bir kez daha telaffuz eden Sharma, bu tür çok satan konuların cansiperane levendliğini yapan medyanın deyimiyle: "Bir yaşam gurusu", "Bir modern bilge". Yine boy boy röportajlardan öğrendiğimize göre, o bir "yaşam koçu". Şirketi bile var.

Dünyanın ne kadar huzursuz bir yer olduğuna bakılınca, huzur bu kadar yakında da, peki niye kimse, bir türlü erişemiyor ona diye sorası geliyor insanın. Bu mutluluk öğretileri, bu mistisizm maneviyatı, bu mütevazilikten başı arş-ı alaya ermiş gurular, nasıl oluyor da feleğini şaşırmış dünyanın, şirazesini kaybetmiş bireylerinin belini doğrultamıyorlar acaba?

Dünyanın, mutluluk kavramını da, tıpkı yeni tür bir buluşa ulaşma yolunda izlenen proje aşamalarından biri gibi, safhaları adım adım uygulanan bilimsel planla açıklamaya çalıştığı için olabilir mi?

Herkesin başka türlü çarpan kalbi, farklı mesafede dolaşan ruhu, mistisizm laboratuarlarında, mutluluk formülüne aynı tepkimeyi verir mi bakalım? Kalp ve ruh projelendirilecekse hata riski nedir? Bunlar tabii çok ayrı konular.

Zengine Hindistan yolları, fakire NLP

Bir de şu var. Kişisel Gelişim kitapları okuyunca ruhu huzura kavuşan, NLP formüllerini, şık seminerlerde yüzlerce dolar sayarak dinledikten sonra hayatın anlamı, başına elma gibi düşen birine rastladınız mı hiç?

Ya sırf erdem için elindeki bütün dünyalıklardan kurtulacak kadar kalenderine, kurtulsa da mutlu olanına?

Kitapta "Ferrari"yle sembolize edilen zenginliğini, bir çırpıda elden çıkararak, Hindistan'a mutluluğu aramaya yalın ayakla koşan kaç kişi vardır yeryüzünde bilinmez, ancak ego ve iktidardan arınmanın bir anahtarı olarak önünüze sürülen bu "parayı bırak, hayata bak" felsefesi, dünyanın maksimum binde birini ilgilendireceğine göre, geri kalanlara da kuru kuruya, ucuz kitaplardaki NLP formülleri kaldığına göre, zengininden fakirine dünyanın bütün insanları olarak, dev bir satış tekniğiyle dolandırıldığınızın farkında mısınız acaba?

Nasıl bir şeydir, tatlı tatlı anlatılan "liderlik, performans, kişisel gelişim" öyküleri?

Her şeyin aslında kendi içinde saklı olduğunu ve bunu yıllardır görmediğini bir anda keşfedebilir mi insan? İçindeki bu cevheri şimdiye kadar görememiş olmak da ayrı bir mutsuzluk kaynağı olabilir mi mesela insana? Peki, mutluluğu, huzuru haydi buldu diyelim, onu içinde tutmayı nasıl başarabileceğini öğrenebilir mi, mutluluk beceriksizi birisi? Hadi öğrendi, bakalım dünyanın geri kalanı izin verecek mi buna?

Her kalbin ayarı başka türlüdür dedik ya. Vicdanının rahatlığıyla mutlu olan bir insan mesela, çıkar hesaplarının, bencilliğin, zulmün yayıla yayıla oturduğu modern hayatta nasıl baş edebilir her gün yüzlercesiyle karşılaştığı vicdansızlıkla. Münzevilik mi dediniz? Ferrari kadar olmasın ama, -dünyanın en büyük bölümünü (o da şanslı olanlar) yaşabilmek için çalışan insanların oluşturduğu düşünülürse - çalışmadan yaşayabilmeye de bu devirde ne lazım: Tabii ki, para. "Mutsuzluk kaderimiz" yazısı değil elbette bu, ancak insanlık son zamanlarda, hayatı baştan başa yürümeye yetecek kadar değil, kendisini en fazla iki adım öteye götürebilecek yetersizlikteki, çapsızlıktaki kiralık sözleri, döne döne ezber etmekle kurtulacağını sanıyor.

Öyle bir hevesle bekliyor herkes huzuru. Ama yanlış durakta. Godot gelmeyecek.


27 Ekim 2005
Perşembe
 
ÖZLEM ALBAYRAK


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED