AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Amel- Sâlih'in Dünyevî Sonuçları ve Ödülü

Kur'an-ı Kerim'in en önemli kavramlarından olan ve neredeyse hep imanla birlikte zikredilen amel-i sâlihin, işleyenlerine kazandırdığı maddî ve manevî boyutlara sahip pekçok sonuçları ve ödülleri vardır. Bugünkü yazıda, bu sonuç ve ödülleri ele almaya çalışalım.

Amel-i Salih ve Bazı Güzel Davranışlar

İhlas, sabır ve örneklik gibi bazı güzel davranışlar, ancak amel-i sâlihle değer ve anlam kazanırlar.

İhlas ve Amel-i Sâlih

Küfür ile iman arasında bocalayıp duran münafıklar (Nisa, 4/143), bu bocalamadan, ancak tövbe edip düzelmek ve Allah'ın emirlerine ihlasla (içtenlikle) sarılmakla kurtulabilirler: "Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın. Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler/ıslah olanlar (:sâlih amel işleyenler), Allah'a sarılanlar ve dinlerini Allah'a has kılanlar/dinlerinde Allah için ihlaslı olanlar müstesna. Bunlar, mü'minlerle beraberdirler. Allah, mü'minlere büyük bir ödül verecektir." (Nisa, 4/145-146. Ayet mealleri için bk. www.kuran.gen.tr, Türkiye Diyanet Meali; yaptığımız bazı küçük değişikliklerle.) Münafıkların, asıl ihtiyaç duydukları da, namaz kılmak ve zekat vermenin yanı sıra doğru/kıvamını bulmuş dinin üç temelinden biri olan dinde ihlasla Allah'a ibadet etmektir. (Beyine, 98/5)

Sabır ve Amel-i Sâlih

Zorlu bir sıkıntıdan sonra nimet görenler, kem talihi yenip kötülüklerden kurtuldukları sanısıyla, şımarmaya ve böbürlenmeye başlarlar. Böyle bir sonuçtan, ancak sabır ve sâlih amel işleyenler kurtulabilirler: "Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir. Ama kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet tattırırsak mutlaka, "kötülükler benden gitti" diyecektir. Çünkü o şımarık ve böbürlenen biridir. Ancak sabredip sâlih amel işleyenler böyle değildir. İşte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır." (Hûd, 11/11)

İman ve amel-i sâlih, dünya malına tapınırcasına bağlanmaya karşı, ancak sabredenlerin erişebileceği daha hayırlı ödüle ulaştırırlar: "Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, 'Keşke Kârûn'a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir.' dediler. Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, 'Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah'ın vereceği mükafat (sevap) daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur.' dediler." (Kasas, 28/80)

Eylemin Dili: Sözsüz İletişim ve Amel-i Sâlih

Sâlih amel, Allah'a çağırma ve ben müslümanım diyebilmeyle birlikte, kişiyi en güzel söz söyleyenler arasına katmaktadır: "Allah'a çağıran, salih amel işleyen ve "Kuşkusuz ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet, 41/33) Sâlih amel işlemek, bir söz söylenmesine gerek olmaksızın, doğrudan herkese en güzel örneklik oluşturarak, kişiye inandırıcılık kazandıran bir durumdur. Ama, amel-i sâlih de, güzel sözlerle (kelime-i tayyib) daha da yücelir: "Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah'a aittir. Güzel sözler ancak ona yükselir. Salih ameli de, güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar." (Fâtır, 35/10)

* * *

Amel-i Sâlih'in Dünyevi Sonuçları ve Ödülü

Sâlih ameller, işleyen bireylere ve toplumlara, hem maddî, hem de manevî boyutlu bir takım dünyevî sonuçlar ve ödüller sağlarlar.

En Hayırlı Oluş, Sayıca Azlık

Sâlih amel işleyenler, varlıkların en hayırlısıdır. Bununla birlikte, onların sayısı çok değildir: "İman eden ve sâlih ameller işleyenler, varlıkların en hayırlılarıdır." (Beyyine, 98/9); "Davud dedi ki: 'Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip sâlih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır.' Dâvûd bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah'a yöneldi." (Sad, 38/24) İman ve sâlih amel, ahlâkî ve sorumlu davranışlara yöneltmelidir; âyette belirtildiği gibi, iman ahlâkîliğe yöneltmiyorsa, sözgelimi ortaklar birbirine haksızlık etmekten sakınmazlar.

İyi ve Kötü Davranışların Sonuçları

Herkes, yaptığı iyi ve kötü davranışlarının sonuçlarını lehine de, aleyhine de olsa kendi üstlenir: "Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici değildir." (Fussilet, 41/46); "Kim salih bir amel işlerse kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz." (Câsiye, 45/15)


Güzelliklerle Dolu Bir Hayat ve Gelecek

Sâlih amel işlemek, yeryüzünün nimet ve imkânlarına sahip olma, rızık ve bereket dolu bir yaşayışa ulaşma sonucunu doğurur: "Erkek veya kadın, kim mü'min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz." (Nahl, 16/97); "Allah'ın, iman edip sâlih amel işleyenleri mükâfatlandırması için (her şey o kitapta tespit edilmiştir.) İşte onlar için bir bağışlanma ve bereketli bir rızık vardır." (Sebe, 34/4)

İman ve amel-i sâlih, gönüllerde sevgi doğmasını sağlar: "İnanıp sâlih ameller işleyenler için Rahmân, (gönüllere) bir sevgi koyacaktır." (Meryem, 19/96)

Hidayete Erme ve Karanlıktan Aydınlığa Çıkma

İman ve sâlih amel, inançsızlığın ve kötülüğün karanlığına düşmekten korur, hidayete ermeyi ve karanlıklardan aydınlığa çıkmayı sağlar: "Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gâfil olanlar var ya, işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir. (Fakat) iman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar." (Yunus, 10/9); "İman edip sâlih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, size Allah'ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah'a inanır ve salih bir amel işlerse Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir." (Talak, 65/11)

Yeryüzü Egemenliği

Yeryüzünde egemen olmak, sâlih amel işleyen birey ve toplulukların hakkıdır: "Andolsun, Zikir'den (Tevrat) sonra Zebûr'da da 'Yeryüzüne muhakkak benim iyi kullarım vâris olacaktır' diye yazmıştık. Şüphesiz bunda, Allah'a kulluk edenler için yeterli bir mesaj vardır." (Enbiya, 21/105-6) Yeryüzünde halife olma (Bakara, 2/30) sırrı, sâlih amel sayesinde gerçek niteliğine kavuşur: "Allah, içinizden iman edip de sâlih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar, bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra, kimler inkâr ederse, işte onlar fâsıkların (yoldan çıkmışların) ta kendileridir." (Nur, 24/55)

Tövbelerin Kabulü

Günah bataklığına dalanlar, iman edip sâlih amel işlemeye yönelince, tövbeleri kabul edilir ve artık günahın boğuculuğundan kurtularak yepyeni bir hayata yelken açarlar: "Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. Onlar, Allah yanında başka bir tanrıya kulluk etmeyen, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa, ağır azaba uğrar. Kıyamet günü, onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebediyen kalır. Ancak, tövbe edip de inanan ve iyi iş yapanlar başka. Allah, işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. Kim de tövbe eder ve iyi iş yaparsa, işte o, Allah'a tövbesi kabul edilmiş olarak döner." (Furkan, 25/67-71)

Dualarının Karşılık Bulması

Sâlih amelin sağladığı başka bir dünyevî sonuç, Yüce Allah'ın sâlih amel işleyenlerin dualarını kabul etmesidir: "Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan ve şükrün karşılığını verendir. Yoksa 'Yalan uydurup Allah'a iftira etti' mi diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah bâtılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanları) hakkıyla bilendir. O, kullarından tövbeyi kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir. Allah, iman edip sâlih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir; lütfundan onlara fazlasını da verir. Kâfirler için ise çetin bir azap vardır." (Şura, 42/22-6) Duaların kabulü, dua edenlerin iç dünyalarını büyük bir huzura kavuşturur.

Gelecek haftaki Pazar yazısında, inşallah sâlih amelin uhrevî sonuçlarını ele alıp birkaç haftadır süren bu önemli konuyu tamamlayacağız.


4 Eylül 2005
Pazar
 
VECDİ AKYÜZ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED