AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Yapay plaj

Haber aldığımıza göre (Bakın biz dahi "haber" alabiliyoruz. Siz de alabilirsiniz. 30 veya 40 Ykr. verirseniz, bir gazete alır, habere ulaşırsınız. Bu iğrenç espriden sonra yazımıza devam edelim) Paris'ten sonra Japonya'nın başkenti Tokyo'da da yapay plaj yapılıyormuş. Şehrin Şibuya semtinde Çin'den getirtilen beyaz renkli bin ton kum ile bu iş bitiriliyor. Yedi bin metrekarelik yapay plajda Tokyolular bir yandan şezlonglarına uzanarak güneşlenirken bir yandan da, konserleri, filimleri, defileleri izleyecek. İsteyenler plaj voleybolu bile oynayabilirmiş.

İnsan doğal bir varlık. Bir motor, bir plastik bardak değil. Doğal ortamda yaşıyor. Hava, su, toprak, bitki, gıda vb. gibi ihtiyaçları da doğal olmak durumunda. Bu çevre ve atmosfer doğallığını kaybettikçe insan da dengesini, sağlığını (hatta aklını) kaybetmeye başlıyor. Şartlarda ufak bir değişiklik olduğunda hastalanıyor. Daha fazla değişiklik olursa ölüyor. Sudan çıkan balık gibi.

Hayatın kanunu böyle yazılmış iken, insanoğlu (nedendir bilinmez veya biliniyor da ben bilmiyorum) bu kanunu çiğnemekten sanki zevk alıyor. Kendi hayatını sürdürmek için gerekli olan "doğal ortamı" sürekli tahrip ediyor, yağmalıyor, tüketiyor, kirletiyor.

Hatta daha ileri giderek doğal ortam dışında yaşama alanları inşa ediyor. Etrafını binalar, asfaltlar, plastikler (çiçeklerin dahi plastiğini kullanıyor) makinalar, robotlar, sanal görüntüler, ilaçlar, içecekler, sayılmayacak kadar çeşitlenmiş unsur ile çeviriyor.

Neredeyse doğal ortamdan kaçıyor diyeceğim. Doğal ortamı ilkel buluyor; kendi inşa ettiği atmosferi medenî ilan ediyor.

Ancak sonunda bu kadar sıkıştırılmanın, itilip kakılmanın, robot gibi işegidip gelmenin, hazır gıdaların, hızlı yaşamanın, gerginliğin sonucunda -içten gelen bir dürtüyle- doğal ortamı özlüyor. [Tatil ihtiyacı, turizm sektörü ne güne duruyor]. Tabii her an tatile çıkamadığı, deniz kenarına uzanamadığı için, bu defa mesai saatleri dışında, kendini sanki deniz kenarındaymış gibi hissetmesi için, bir kaç saatliğine de olsa yapay plaja atıveriyor.

Bu aslında ne plaj, ne kum, ne de güneştir. Bu düpedüz bir gösteri, bir mizansendir. Bile bile lades.

Çünkü -cümlenin sonunu hatırlayın- orada bir konser, bir filim, bir defile izleyecektir.

Ayrıca kendisi gelip geçenler tarafından merakla seyredilen, dikkatleri toplayan bir obje olacaktır.

İnsanoğlu doğal olanı mıncıklamaktan bıkmıyor. Haddini aşarak genetik mühendisliğine kalkışıyor. Yiyeceklerin genetiği ile oynuyor. Ozon tabakasını deliyor. Dünyayı bir çöplüğe çeviriyor (Çoğu yerde Doğal Hayatı Koruma Dernekleri var ama bunlar devede kulaktır).

Doğa da boş durmuyor tabi.

O da ihtar mesajlarını peş peşe çekiyor.

Kuzey bölgelerde şimdiye kadar hiç görülmemiş sıcaklar görülüyor.

(Geçen yıl bu sıcaklardan, sadece Fransa'da yalnız yaşayan 15 bin ihtiyar öldü). Pek çok bölge şimdiye kadar görülmemiş yağışlar ve sellerle boğuşuyor, vesaire. İnsanoğlu modern bilim ve teknolojiye iman etti. Modern bilim ve teknolojinin kilise babaları insanlığı ölümden ve hastalıktan kurtaracaklarına dair sanki söz verdi. Yapay bacak, yapay burun, yapay kalp, yapay böbrek, yapay göl, yapay plaj.

Sonu nereye varır dersiniz? Eh filimlerde şimdiden bol bol görünüyor: "Yapay insan". Ademoğlunun Allah'ı inkar ederek yerine kendini koyduğu günlerden bu yana çok zaman geçti. Şaşmamak lazım.


7 Eylül 2005
Çarşamba
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED