AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Amel-i Sâlih'in Uhrevî Ödül ve Sonuçları

Birkaç haftadır sürdürdüğümüz amel-i sâlihle ilgili Pazar yazılarında, geçen hafta amel-i sâlihin dünyevî ödül ve sonuçlarını ele almıştık. Bugünkü yazıda, amel-i sâlihin uhrevî ödül ve sonuçlarını ele alarak, Kur'an-ı Kerim'deki amel-i sâlih kavramı konusunu bitirmek istiyoruz.

Kur'an-ı Kerim'de amel-i sâlihle ilgili olarak en çok ele alınan konu, onun ödül ve sonucudur, ama özellikle özendirici bir üslûpla uhrevî ödül ve sonucu daha fazla ele alınmıştır. İnkâr edenler kendi aleyhlerine çalışırlar, iman edip iyi iş yapanlar ise kendi lehlerine iş yaparlar. Allah, iman edip iyi iş yapanları lütfundan ödüllendirecektir. (Rûm, 30/45)

Amel-i Sâlih'in Kaydı: Amel Defteri (Defter-i A'mâl)

İnsanların yaptıkları bütün ameller gibi, iyi ameller de yazılmaktadır: "Şu halde kim mü'min olarak bir sâlih amel işlerse, çalışması asla inkâr edilmez. Şüphesiz biz onu yazmaktayız." (Enbiya, 21/94); "(..) Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirmek üzere bir yere adım atmaları ve düşmana karşı herhangi bir başarı kazanmaları gibi hiçbir olay yoktur ki karşılığında kendilerine iyi bir amel (in sevabı) yazılmış olmasın. Şüphesiz Allah iyilik yapanların mükâfatını elbette zayi etmez." (Tevbe, 9/120. Ayet mealleri için bk. www.kuran.gen.tr, Türkiye Diyanet Meali; yaptığımız bazı küçük değişikliklerle.); "İşte kitabımız,size gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk. İnanıp sâlih ameller işleyenlere gelince, rableri onları rahmetine sokacaktır. İşte bu apaçık başarıdır." (Câsiye, 45/29-30: zulmedilmezlik+rahmet/cennet)

Amel-i Sâlih ve Ödül

Amel-i sâlih sayılan işler, Yüce Allah tarafından ödüllendirilecektir. Sâlih amel işleyenlerin çalışması asla inkâr edilmez (Enbiya, 21/94), onlar zulme uğramaktan da, yoksun bırakılmaktan da korkmaz. (Tâhâ, 20/112. Ayrıca bk. Nisa, 4/124; Yunus, 10/4) İyi iş yapanların ödülleri asla zayi olmayacaktır. (Kehf, 18/30; A'râf, 7/170; Tevbe, 9/120; Hûd, 11/115; Yusuf, 12/56, 90) Tastamam ve eksiksiz ödül göreceklerdir. (Ali İmran, 3/57; Ahkâf, 46/19; Nisa, 4/173)

Bu ödül, büyük bir ödüldür (Maide, 5/9), yaptıklarının daha güzeli (Kehf, 18/88; Kasas, 2884) ve en güzelidir (Nahl, 16/97). İki kat (Mü'min, 40/40; Ahzâb, 33/31), hatta kat kattır (Sebe, 34/37). Amel-i sâlihin ödülü, aynı zamanda kesintisiz ve tükenmez bir ödüldür. (Fussilet, 41/8; İnşikak, 84/25; Tin, 95/6) Amel-i sâlih işleyenlerin ödüllerinden birisi de, bağışlanmadır. (Maide, 5/9. Ayrıca bk. Maide, 5/93); Hac, 22/50; Fetih, 48/29)

İnkârcılarla iyi iş yapanların sonuçları, karşılaştırmalı olarak belirtilir. İnkârcılara çetin azap varken, iyi iş yapanlara bağışlama (mağfiret) ve büyük ödül vardır. (Fâtır, 35/7-8)

Büyük Ödül : Cennete Girmek

Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve âhirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığını müjdeler. (İsra, 17/9-10. Ayrıca bk. Kehf, 18/1-4. İnkârcıların âhiret pişmanlıkları için bk. Ali İmran, 3/30; Secde, 32/12; Fatır, 35/36-7): "İman edip salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden ırmaklar akan, cennetler vardır. İşte bu büyük başarıdır." (Burûc, 85/11); "İnanan ve salih amel işleyenler için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır." (Ra'd, 13/29) İyi iş yapanların en büyük ödülü cennete girmektir, bunu da herkes dünyada hazırlar; bu, inkâr edenler ile iman edip sâlih amel işleyenleri karşılaştırarak belirtilir: "Kim inkâr ederse, inkârı kendi aleyhinedir. Kimler de sâlih amel işlerse, ancak kendileri için (cennette yer) hazırlarlar. Bu hazırlığı Allah'ın; iman edip sâlih amel işleyenleri kendi lütfundan mükâfatlandırması için yaparlar. Şüphesiz o, inkâr edenleri sevmez." (Rûm, 30/44-5); "İşte onların barınağı cehennemdir. Ondan bir kaçış yolu bulamazlar. İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah gerçek bir va'dde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah'ınkinden daha doğru olan? İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa onunla cezalandırılır. O kendisine Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir. Mü'min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hakka yönelen İbrahim'in dinine tabi olan kimsenin dininden daha güzeldir? Allah İbrahim'i dost edindi." (Nisa, 4/121-5)

Dilediğini yapan Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır (Hacc, 22/14): "Şüphesiz Allah, inanıp salih ameller işleyenleri, içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. İnkâr edenler ise (dünya zevklerinden) yararlanırlar ve hayvanların yediği gibi yerler. Onların kalacakları yer ateştir." (Muhammed, 47/12)

Amel-i sâlih işleyenlerin kalacakları cennetler, Adn Cenneti (Kehf, 18/31; Tâhâ, 20/74-6), Me'vâ Cenneti (Secde, 32/18-9), Naîm Cenneti (Hac, 22/56; Lokman, 31/8-9) ve ayrılmak istemedikleri Firdevs Cennetleri (Kehf, 18/107) olarak belirtilmiştir. Adn Cennetleri'ne girenlerden Allah razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur. (Beyyine, 98/7-8), günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır. (Tâhâ, 20/74-6)

Güzel bir ödül olarak ebedi kalacakları cennet bahçelerine ve köşklerine yerleştirilen (Ankebut, 29/57-9) iyi iş yapanlar, sevinçlidirler (Rum, 30/14-16), güven içindedirler (Sebe, 34/37), oralarda rableri katında büyük bir lütuf olarak diledikleri her şey vardır (Şura, 42/22-26)


Ebedî Cennet ve Yaşayışı

Sâlih amel işleyenler, içlerinden ırmaklar akan cennetlerde ebedî kalacaklardır: "Onlar için cehennem ateşinden döşek, üstlerinde de cehennem ateşinden örtüler var. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız. İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak gücünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar." (A'râf, 7/42. Ayrıca bk. Nisa, 4/121-125; Hûd, 11/23) "İnanan ve salih ameller işleyenler, Rablerinin izniyle, ebedi kalacakları ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Oradaki esenlik dilekleri "selâm" dır." (İbrahim, 14/23)Bu, gerçekten güzel bir nimet (rızık) olarak nitelenmiştir. (Talâk, 65/11)

İyi iş yapanların girdiği cennetteki yaşayışta, hesapsız (Mü'min, 40/40) ve dünyadakine benzeyen rızık (Bakara, 2/25) vardır. Orada, altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. oradaki giysileri ise ipektir. (Hac, 22/23) Oradaki esenlik dilekleri 'selâm'dır. (İbrahim, 14/23)

Bağ Sahibi ve Arkadaşı Meseli

İman edip de salih amel işleyerek sâlihler (iyiler) arasına girenlerin (Ankebut, 29/4-9) bulunacağı Adn Cenneti'ndeki yaşayış, bağ sahibi ve arkadaşı meseliyle, çok canlı bir biçimde anlatılmaktadır: "Gerçek şu ki iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz. İşte onlar için içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyeceklerdir. O ne güzel karşılıktır! Cennet de ne güzel bir yaslanacak yerdir! Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurmalarla donatmış, ikisinin arasına da bir ekinlik koymuştuk. Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık. Derken onun büyük bir serveti oldu. Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: 'Benim malım seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm.' Derken kendine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: 'Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum. Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rabbime döndürülsem bile andolsun bundan daha iyi bir sonuç bulurum.' Arkadaşı ona cevap vererek dedi ki: 'Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni (eksiksiz) bir insan şeklinde düzenleyen Allah'ı inkâr mı ediyorsun? Fakat O Allah benim Rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam. Bağına girdiğinde 'Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır' deseydin ya!.. Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir. Seninkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak haline geliverir. Ya da suyu çekiliverir de (bırak bir daha bulmayı) artık onu arayamazsın bile.' Derken bütün serveti helak edildi. (Yıkılmış) çardakları üzerine çökmüş haldeki bağına yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyor ve şöyle diyordu: 'Keşke Rabbime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım...' Onun, Allah'tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi. İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah'a mahsustur. Onun mükâfatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır. Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir. Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir. Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak sâlih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır." (Kehf, 18/30-46)


11 Eylül 2005
Pazar
 
VECDİ AKYÜZ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED