|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Hayır, eski günlerden bahsetmeyeceğim, bilakis bu yeni bir proje. Kimin projesi? Bilmiyorum. Benim olabilir. Büyük mimar Turgut Cansever Hoca'nın olabilir. Kadir Topbaş Bey'in olabilir. Sizin de olabilir. Hatta projeyi ortaklaşa kotarabiliriz. Daha da iyi olur. Önemli olan hayata geçirilmesi. Bilmem ne evleri, bilmem ne konakları, filan sitesi, feşmekan daireleri gibi yerleşim birimleri kuruluyor. Bunlar mutlu azınlık için. Her yanda Kiptaş blokları yükseliyor, bunlar da gücü yetenler için. Belediyeler, hükumet alt gelir gruplarına ev yapacaklarını söylüyor. Kişiliksiz, yetersiz, çürük kooperatif blokları şehri her yandan kuşatıyor. Asıl istila göçler sonucu yağmalanan arazilerde birer ur gibi büyüyerek bütün şehri çarpık atmosferi ile hakimiyeti altına alan semtler. Onlara "dur" demek mümkün değil. Efendim ben de diyorum ki; bütün bu hengamenin ırağında, uygun bulunacak bir mahalde bizim de bir mahallemiz olsun. Orada zenginin de, fakirin de yan yana, birbirlerini farkeden, komşuluk eden evleri olsun. Bu evler tek katlı en fazla iki katlı ve bahçe içinde olsun. Kendi hayatımızın, varlığıyla iftihar ettiğimiz medeniyetimizin bugünün şartlarına cevap verecek bir uygulaması olsun. Böyle planlansın mahalle. Sokakları, binaları, kamusal alanları; çarşısı, camisi, mektebi, hastanesi, karakolu, parkı, bahçesi ile bir bütün olsun. En önemlisi "insan ölçeğinde" olsun. Rant kapısı olmasın, bereket kapısı olsun. Malzemesi ona göre seçilsin; evlerin kapıları, çatıları, pencereleri, renkleri birbiri ile uyumlu olsun. Sokakları otomobil istilasından ırak olsun. Mümkünse ortalıkta hiç otomobil gürültüsü olmasın. Çocuklar okula servisle değil; yürüyerek, oynayarak, neşe ve emniyet içinde gidip-gelsin. Yaya kaldırımlar bize uygun bir malzeme ve dizayn içinde olsun. Sokaklar aralarından çimenler fışkıran Arnavut kaldırımı olsun. Her yağmur yağdığında, evleri, bodrumları su basmasın. Sokakları süsleyen ağaçlar çınar, kestane, ıhlamur, erguvan, meşe, sakız falan olsun. Mor salkımlar ve leylaklar bahçelerin çitlerinden sarkıversin. Mahalle gül koksun, iğde koksun, hanımeli koksun. Caminin minaresi, kubbesi veya çatısı ile orantılı olsun. Cami, mektep, çarşı, karakol, hastane gibi kamu binaları şahsiyetli bir mimarinin göz okşayan, aynı zamanda işlevsel olan bir özellik göstersin. İnsanlar küçük-büyük bahçelerinde tabiatla iç-içe olsun. Maydanoz, soğan, tere, roka, kıvırcık, domates, hıyar ekebilsin. Çocuklar dut zamanı, kiraz zamanı, dalından kopararak meyve yiyebilsin. Bu bahçede çocuklara arkadaşlık edecek kirpiler, kaplumbağalar, kelebekler, sincaplar dolaşsın. Çöpler vakitlice alınsın, kimse kapısının önünü kirletmesin. Ambülansı, itfaiyesi, akar çeşmesi, yürüyüş mahalleri, ve de geniş mi geniş bir parkı olsun. Bütün bunlar gösteriş olsun, film platosu gibi olsun, turistik olsun diye değil, bilakis insanca yaşamanın gereğidir diye yapılsın. Bu projeyi uygulamak zor mu, imkansız mı, lüzumsuz mu? Kaybettiğimiz mahalleyi yeniden kurmak bir ham hayal mi? Hayır bilakis zaruri. Bütün ülke için, hatta ülke dışından gelenler için zaruri. Baksınlar, görsünler, örnek alsınlar. Desinler ki; yahu bu Türkler geçmişte böylesine güzel mahalleler kurmuş, oralarda yaşamış, insanlığa örnek olmuşlar; işte şimdi, bu zamanda yine örnek bir mahalle inşa etmişler. Semt dediğin, şehir dediğin; sokak, ev, muhit dediğin böyle olur. Helal olsun. Sayın Kadir Topbaş, yabancı mimarlara İstanbul'u havadan göstererek şehre katkıda bulunacak projeler geliştirmelerini istemiş. İşte size proje Sayın Topbaş. Acaba o yabancı mimarların aklının bir köşesinde böylesine bir proje var mıdır, sorsun bakalım. Böyle bir projenin hayata geçirilmesi, bırakın Türkiye'yi; dünya şehircilik tarihine kaydedilecek bir başarı olur. Kim için? Ne için? Cevap: Bütün insanlık için. İsterseniz adını da "Topbaş Mahallesi" koyalım.
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |