AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Sezer ve Demirel'in çok 'mühim' ittifakı!

Zaman zaman bu ülke, hiç kimsenin işine yaramayan "absürd" tartışmaları neden bu kadar seviyor diye merak ediyorum doğrusu... Bir taraftan, Cumhurbaşkanı Sezer "milli irade"nin tecellisine bir türlü alışamadığı için Çankaya'dan "gerginlik" sinyalleri vermeye çalışırken, diğer taraftan 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, içinde coşan "9. Senfoni"nin ruhuyla "türban geyiği" yapıyor. Hem de ne geyik, durup dururken Cumhurbaşkanlığı için Devrim Kanunları'na ilave yapılmasını öneriyor: "Bir kural konulmalı tabii... Hanımın kıyafeti şöyle olur, adımın kıyafeti şöyle olur. Çünkü zaten Devrim Kanunları var. Devrim Kanunları'na bir şey getirin. İlave getirin." Sahi nerelerde kalmıştın Sayın Demirel, milletçe seni çok özlemiştik!.. 28 Şubat'ta milletvekili Merve Kavakçı'ya "provokatör" ifadesini kullandığın günden beri 'vatansever' sözlerine hasret kalmıştık!..

İşte gördüğünüz gibi, memleketimizin büyükleri "mühim" işlerle uğraşıyorlar... Son günlerde, biraz da medyanın köpürterek sunduğu tartışmalara bir bakın. Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Erdoğan'a iki ay önce mektup göndererek "vekil bürokratlar"dan rahatsız olduğunu bildirmiş.

Peki ne yapmamız gerekiyor Cumhurbaşkanımızı 'mutlu' etmemiz için? Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanı önüne gelen hemen bütün atamaları geri gönderiyor. Ondan sonra da "vekil" bürokratlardan memnuniyetsizliğini ifade ediyor. Zaman zaman "hukuki" olarak doğru bulmadığı atamalar olabilir, bu son derece normal. Ama bu 'veto'ların sayısı yüzlerle, binlerle ifade ediliyorsa, o zaman burada bir problem var demektir.

Her ne kadar Sezer, 'veto' ettiği atamalar konusundaki 'hukuki gerekçeleri'ni açıklamıyorsa da, anlaşılan o ki, Sayın Cumhurbaşkanı bazı Türk çocuklarına "zenci" gözüyle bakıyor. Mesela, hanımı başörtülü olan hemen bütün bürokratları daha baştan "sakıncalılar" listesine dahil ediyor.

Sabah'tan Ömer Lütfi Mete'nin bu konuda nefis bir "apartheid" benzetmesi var ki doğrusu bayıldım: "...bir zamanlar Güney Afrika Cumhuriyeti'nin beyaz yönetim eliyle yerli Siyahlar'a uyguladığı apartheid'ı Türkiye'deki dindar insanlara yönelik bir ırkçılık türüne dönüştürmekten vazgeçin!"

Manzara şu; Sayın Cumhurbaşkanı bu ülkedeki başörtülülerin Türkiye Cumhuriyeti'nin "resmi" alanları içinde bulunmasını da, hatta etraflarında dolaşmasnı da istemiyor. Oysa şu anda Türkiye Cumhuriyeti'ni yöneten siyasal iktidar İslami hassasiyetlere sahip insanlardan oluşuyor. Anlaşıldığı kadarıyla, aslında Cumhurbaşkanı bu manzarayı pek içine sindiremiyor. Ama ne yazık ki elinden bir şey gelmiyor. Çünkü, çok şükür Türk halkı Sezer gibi düşünmüyor.

Bu durumda, Cumhurbaşkanı Sezer'in önünde pek de fazla bir seçenek kalmıyor. Ya bu "vekil" bürokratlarla birlikte yaşamaya alışacak, içine sinmese de yine alışacak... Bazıları için kabul edilmesi zor olsa da, halk yürütme yetkisini AK Parti iktidarına vermiş bulunuyor. Eğer halk Sezer gibi düşünseydi (yani CHP gibi düşünseydi), iktidarı onlara verir ve problemler kökünden çözülürdü. Ama üzgünüm, halk da CHP'yi işte bu yüzden istemiyor. Nedense, Türk halkının şöyle bir meziyeti var, kendisine tepeden bakan, değerlerini küçümseyen, Cumhuriyet'i halkı 'hizaya sokmak' şeklinde algılayan zihniyete bir türlü prim vermiyor. 'Ay'dan ya da başka bir ülkeden yeni bir Türk halkı getiremeyeceğimize göre, sayın cumhurbaşkanı ve biz de dahil olmak üzere hepimiz bu halkın tercihlerine, taleplerine rıza göstermek durumundayız.


8 Haziran 2005
Çarşamba
 
MEHMET OCAKTAN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED