AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Ürüne saygı

İnsanoğlunun bilhassa tarım ürünlerini üretme, yani tohumunu toprağa dikip gereğince yetiştirme aşamasında zararlılardan korumak ve gelişmesine destek vermek (sulamak, gübrelemek, zararlı otları ayıklamak vb) dışında başkaca önemli bir işlem gücünü öngörmek pek mümkün değil. Diğer bir deyişle, otomobili biçimlemek gibi, domates ürününü başka bir forma sokmak, doğal bir işlem olarak algılanamaz. Öyleyse domatesi, patatesi, soğanı, sarımsağı... doğal yapılarına uygun üretirken, bu yapıya zararlı her konuda koruyucu gayretin gösterilmesi şart. "Akdeniz sineği"nden de domates ürününü üretim aşamasında korumalıydık. Bu sineğin ürüne ne gibi bir zarar verdiğini öncelikle araştırmak gerekli, mevcut durumu analize girişmişken.

Yani Akdeniz sineği, domatese ne yapıyor ki artık bu nedenle Rusya ithalatı yasaklama gereği duyuyor? Rusya'nın yasak koyduğu bu ürünü yurt içinde tüketirsek tüketicinin sağlığına ne zarar vermiş olacağız? Basında bu yönü ele alan hatırı sayılır bir haber yapılmadı. Ya da bu sorunu bilimsel perspektifle değerlendiren bir çalışma yayınlanmadı. Her alanda olduğu gibi bu alanda da siyaset öne çıktı; bakan değişti. Böyle ciddi bir konuda önlem alınamamış olması elbette normal bir olay değil. Ama bu zararlı sineğin ve benzerlerinin zarar verdiği sebze ve meyvelerin mutlaka diğerlerinden ayrılması gerekli. Bunun için gerekli teknolojik donanım da yeteri ölçüde kurulmuş olmalıydı. Halbuki durumun böyle olmadığı, gazetemizdeki haberde yer aldı:

"Üreticiyi Sinek Soktu" (05.06.2005, Yeni Şafak, s.8) haberinden: "Rusya'nın 'Akdeniz sineği'ni ileri sürerek Türkiye'den yaş meyve ve sebze ithalatını yasaklaması konusunu da yorumlayan Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı İbrahim YETKİN, Türkiye'nin bu konuda yeterli sayıda akredite olmuş laboratuvar bulunmadığını söyledi. Yetkin şöyle konuştu: "Bir tane Antalya'da var, bir tane de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin Kumluca'da laboratuvarı bulunmaktadır. Siz Rusya'ya, Trabzon'dan mal ihraç ediyorsunuz ve bu şehirde akredite olmuş laboratuvarınız bulunmuyor. Akdeniz sineği konusunda etkin bir mücadele yok." Akdeniz sineği meselesinin domates fiyatlarını 1 milyon 300 bin liradan 300 bine kadar düşürdüğünü kaydeden Yetkin, Rusya'nın 7 ay önce haber verdiği konuda hiçbir işlem yapılamamasını 'ilginç' bulduğunu da söyledi.

Mayıs sonu haziran başlarında ortaya çıkan Akdeniz meyve sineği, çoğunluğu meyve olmak üzere 260 çeşit sebze-meyvede yaşayabiliyor. Baş kısmı sarı renkte, gözleri büyük ve parlak yeşil renkte olan Akdeniz meyve sineğinin kanatları üzerinde siyah ve soluk kahverengimsi şerit ve bantlar bulunuyor. Sineğin yumurtları ise mekik şeklinde, beyaz renkte. Meyvelerin kabuğunun altına bırakılan yumurtalar 4-5 günde olgunlaşarak kurtçuk haline geliyor ve toprağın üzerine düşüyor. Toprağın üzerinde de 4-5 günde olgunlaşıp sinek haline gelerek uçmaya başlıyor. Sineğin yumurta bıraktığı meyveler, önce kararıyor sonra çürüyor. AB ülkelerinde de Akdeniz meyve sineği zararlısı bulunduğu için bu ülkeler, ithalatta toleranslı davranıyor. Rusya'nın ise, sıfır toleransla ithalatı yasaklamıştır. Soğuk iklim nedeniyle zaten bu zararlının Rusya'da yaşaması mümkün olmamaktadır. Buna rağmen, Rusya'nın "çok hassas" davrandığı iddia ediliyor.

Üretici, ihraç edemediği kayısıyı sokağa döktü. Mersin'in Mut İlçesi'nde üreticiler, Rusya'nın Akdeniz sineği olduğu gerekçesiyle almadığı kayısıları sokağa döktüler. İlçeye bağlı 9 köyün kurduğu Kurtsuyu Tarım Ürünleri ve Çevre Köyleri Kalkındırma Kooperatifi'nde bir araya gelen üreticiler, bu yıl ilk defa ürünlerin ihraç etmek amacıyla Rusya ile anlaşma yaptıklarını, ancak, Rusya'nın kayısıda Akdeniz sineği olduğu iddiasıyla ihracatı gerçekleştiremediklerini ve sıkıntıya düştüklerini söylediler. Kooperatif Başkanı Yaşar Taş, üreticilerin kayısıdan zarar ettiklerini belirterek, "Geçen yıl kayısının kilosu 80 YKr ile 1 YTL arasındaydı. Bu sene ise 50-60 YKr arasında satılıyor. Meyve suyu imalatında kullanılan kayısımız da geçen sene 30 YKr'ya satılırken bu yıl 10 YKr'den bile alıcı bulamıyor" dedi. Bu yıl kayısı hasadının hava koşulları sebebiyle erken başladığına dikkat çeken Taş, şunları söyledi: "Rusya'ya ilk defa ihracat yapacaktık. Ancak, Rusya Akdeniz sineği olduğu gerekçesiyle ürünü almayınca, kayısımız elimizde kaldı. İhracat yapamadığımız için zarar ettik. Kooperatif için aldığımız arsanın senet ödeme günü de yaklaşıyor. Elimiz kolumuz bağlı. Devletimiz bize sahip çıksın." (Yeni Şafak, aynı haber).

Üretilen ürünlerin fiyatı ucuzladı, ihracat kanalı tıkandı diye, çiğnenerek, yere dökülerek veya çöpe atılarak tahrip edilmesi "ürüne ve insana saygı" içermiyor. Halbuki bir ürünün sağlıklı olduğu analiz edildikten sonra, mutlaka alternatif satış ve kullanım alanları bulunabilir. Ve asıl gayretin bu şekilde gösterilmesi gerekir. Örneğin ucuz sütün yere dökülmesini de akıl ve havsalaya sığdıramıyorum. Bu tür ürünlerde ürünün mutlaka alternatif dönüşümleri araştırılıp bulunmalıdır. Domatesin salça vb, sütün peynir vb, kayısının marmelat ve reçel gibi ürünlere dönüştürülerek değerlendirilmesi mümkündür. Bu ürünlerde oluşacak katma değerin belki ürünü daha verimli bir ticari şekle getirmesi imkanı bulunabilecektir. Bunun için de iyiniyetle çalışmak gerekli.



8 Haziran 2005
Çarşamba
 
TAHSİN SINAV


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED