|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
"Yüreğim sızlıyor" sözü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı ve YÖK üyesi Prof. Dr. Türkan Saylan'a ait. Prof. Saylan bu sözü önce Yeni Şafak'a, sonra Milliyet'e söylemiş. Prof. Saylan'ın yüreğini sızlatan hadise, Meslek Lisesi mezunlarına uygulanan "Katsayı" farklılığı. Başbakan'ın "Zulüm" tanımlaması ile Prof. Saylan'ın "Yüreğim sızlıyor!" ifadesi, birbiriyle alakalı. Dışardan bakıldığında "Zulüm" olarak tanımlanacak şey, onu icra edenlerde "Yürek" varsa, bir süre sonra "Yürek sızlatır!" Prof. Saylan, 28 Şubat süreci uygulamalarında aktif konumda gözüken bir insan ve "başörtüsü yasağı zulmü" ile "Katsayı zulmü" bu dönemin uygulamaları... Ben inanırım ki, Prof. Saylan, aynı zamanda "Yürek sahibi" bir insandır ve bir noktada o dönemin uygulamalarından dolayı yüreğinin sızlamaması mümkün değildir. "Prof. Saylan yürek sahibi bir insandır" dedim. Geçenlerde bir yakın dostum, onun henüz uzmanlık yıllarında, Cerrahpaşa'da, toplumun her kesiminden hastalar için nasıl çırpındığını anlattı. Cüzzamlılar için yaptığı çalışmaları imrenerek izlemişimdir. Eğitimle ilgili olarak katıldığım bir çok toplantıda, Prof. Saylan'ın misyon duyarlılığından gıpta ile bahsetmişimdir. Bununla birlikte çok şaşırmışımdır, onun gibi diğergam bir insanın, onun gibi eğitime çok önem veren bir insanın, onun gibi bir tek kız çocuğunun eğitim görmesi için canını dişine takan bir insanın, başörtüsü yasağı yüzünden okullara alınmayan ve eğitim hayatları sönen bunca genç kız için yüreğinin sızlamamasına... Doğu - Güneydoğu'da çocukları eğitim hayatına kazandırmak için çırpınan bir insanın, köy çocuklarını hayata kazandıran ve ülke zenginliğine katan İmam - Hatip olayını anlamamasına ve onların yolunu kesecek operasyonlarda rol almasına çok şaşırmışımdır. İHL'nin yolunu kesme operasyonlarının bir noktada Anadolu'nun yolunu kesmeye ve ülkeyi mutlu azınlığın kontrolünde tutmaya yönelik bir eylem haline geldiğini görmemesine... Hele İHL kıyımının, buna maske olsun diye, hemen aynı nitelikte çocukların devam ettiği meslek liselerini de yok etmeye dönüşmesinin ülkeye nasıl bir bedel ödeteceğini hesap edememesine... "Yüreğim sızlıyor!" 1997 -2005... Tam sekiz yıl. Kaç bin genç heba edildi bu süre içinde? Kartal Anadolu İmam Hatip Mezunu Mustafa Kıyıklık, üniversite sınavlarında, bütün alanlarda birinci olmuştu. Ondan sonra biçme faslı geldi... Kaç Kıyıklık biçildi acaba? Cumartesi günü, Mustafa Kıyıklık'ın babası, üç dönemdir Bağcılar Belediye Başkanlığı yapan Feyzullah Kıyıklık, Kaymakam Hüseyin Avni Mutlu ile birlikte yürüttükleri okuma yazma seferberliğini anlattı. Bir yılda, okul, cami, kurs, ev, nerede bulurlarsa orada açtıkları kurslarla çoğu kadın 16 bin kişiye okuma yazma öğrettiklerini anlattı. Hedef 32 bin kişi ve sıfır okumaz yazmazlık... Gelecek yıl 10 bin metrekare kapalı alanı bulunan bir "Özürlüler sarayı" açacaklar. Fakir çocuklara berber - kuaför imkanı sağlamışlar. Eğitim seferberliği sırasında sağlık taraması da yapmışlar ve 3 bine yakın gözlük temin etmişler. Beni en çok etkileyen "küçük çocuğum var, kursa gelemem" diyene, hafta sonu iki günlük ana okulu açmaları ve annelerin eğitim görmesine imkan hazırlamaları... Alın Feyzullah Kıyıklık'ı... O da kendini topluma adamış bir insan. Ama eminim yüreği kimi çocukların önünü kesmekten dolayı sızlamıyordur. Ama yüreğinin, bir takım çocukların önü kesildiği için yandığından kuşkum yok. Ben, çocuklarım, kız kardeşlerim hep İmam Hatipliyiz ve hepimiz de mağduriyetten pay aldık. Onun için "Bizim kurslarımızda kamusal alan kısıtlaması yok. Çünkü her yerimiz zaten kamunun ve kamu milletin taa kendisi..." diyor. Düşünüyorum da, Prof. Saylan ile Feyzullah Kıyıklık bir gün bir araya gelmeli ve "Yüreği sızlamadan" yapılacak bir hizmetin profilini çıkarmalı. Prof. Nilüfer Göle'nin "Modern Mahrem"inde "Cumhuriyet kadını"nın, "sosyetik kadın"a dönüşmesindeki sapmaya işaret edilir ve "Başörtülü okumuş kadın"ın, aslında "misyon yüklenme" açısından Cumhuriyet'in hedeflediği kadına daha uygun bir prototip oluşturduğunun altı çizilir. Ama ne yazık ki Cumhuriyetçi çizgi "Başörtülü kadın"la mücadeleyi seçmiştir. Buradan yola çıkarak bir de, Prof. Saylan gibi bir "misyon kadını"nın, "Başörtülü kadınlar"la eşit eşite görüşmesini isterdim. "Eşit eşite" den kastım, "Bunlar da nereden çıktı, paryalar, çarıklılar, şalvarlılar..." bakışlı bir yargılamadan arınmayı ve ülke insanının aşağıdan yukarıya tarmanışını dışlamayı değil, kutlamayı, en azından bu tırmanışa saygı duymayı kastediyorum. Bana göre, "Yüreği sızlayan" bir insanda, böyle bir ülke ve insan sevgisi damarı da olmalı. Eşit eşite bir buluşma, eminim Prof. Saylan'la başörtülü okumuş bayanları ülkeye hizmet için çok kolayca elele tutuşturacaktır. Çağırın bakalım kim gelir Doğu - Güneydoğu'da gözlerine çapak çöreklenmiş çocukları tedavi için, çağırın bakalım kim gelir ahırdan bozma okullarda öğretmenlik yapmak için? Şu anda Prof. Saylan'ın yürek sızlamasının gerçekten neyi kapsadığını doğrusu biliyor değilim. Yani "Acaba yolu kesilen İmam Hatipli çocuklar" için de yüreği sızlıyor mu, ya da katsayı düzeltilmesine ilişkin talebi, İHL'li çocukları da kapsıyor mu bilmiyorum. Biraz da ümitsizim. Çünkü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin burslarında İHL'ye gidecek kız çocuklarına bile ambargo uygulanıyor. Dindarlığı bilinen gençlerin bursu kesiliyor. Bunların hepsinden haberi var mı bilmem, ama bana ulaşan bilgiler, böyle bir kıyıcılığın ÇYDD bünyesinde var olduğunu gösteriyor. Bu sütunu Prof. Saylan'a tahsis ettiğim için üzgün değilim. Kim olursa olsun bir insandaki "Yürek sızlaması" benim için çok önemlidir, çünkü orada insaf vardır, insan vardır. İnsanın yüreği varsa ondan ümit kesilmez. Bir gün yürek sızlar ve kendisini taşıyan insana daha insanca bir bakışı empoze eder.
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |