AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Mezhep Farklılığı ve Cemaat

* Camiye varıyoruz; bakıyoruz cemaat namazda ve hemen imama uyuyoruz. Farkediyoruz ki imam ve cemaat mezhebimizden değil, bilmediğimiz şeyler tatbik ediyorlar, o zaman bu iktidayı nasıl sürdüreceğiz? (K.B.)

Sorunuz, küçülen dünyada çok karşılaşılan olaylardan, müslümanlara özgü ve çok sorulan bir soru. Bu konudaki çeşitli yaklaşımları sunarak, bir değerlendirme yapmaya çalışalım.

İmam ile cemaatin aynı mezhebe bağlı olmaları, genel kural olarak zorunlu değildir. Dolayısıyla, cemaatle namazın sahih olması için, mezhep birliği şartı aranmaz. Buna göre, mezhep ayrılığı, imamete (imamlığa) ve iktidaya (imama uymaya) engel değildir. Bu yüzden, bir Hanefi, bir Şafiî imama; bir Şafiî de, Hanefi imama uyabilir. Başka mezhepten bir imama uyan kimse, imamın kendi mezhebindeki şartlara aykırı bir davranış içinde bulunup bulunmadığını araştırması gerekmez.

Genel kural bu olmakla birlikte, fıkıh mezhepleri, namaz kılanların namazlarının sıhhati konusunda gönül huzurunu sağlamak için, farklı değerlendirmeler yapmışlardır.

Uyanı Eksen Alan Yaklaşımlar

1) Hanefi ve Şafiî Mezheplerine göre, imam ile cemaatin mezhep farklılığı durumunda, namazın sahih olması için, cemaatin uyduğu imamın kıldırdığı namazın, uyanın kendi mezhebinde sahih olması gerekir. Çünkü bu durumda, başka mezhebe uyan kimse, yine kendi mezhebinin hükümlerini uygular. Bu duruma, şu örnekleri verebiliriz:

* Hanefi bir mükellefin, Şafiî bir imama uyduğunu düşünelim: İmam namazda Hanefi Mezhebi'ne aykırı bir durumla karşılaşırsa, sözgelimi imamın herhangi bir yerinden namazı bozacak şekilde kanama olursa ve uyanın kesin bilgisine göre imam abdesti yenilememişse, Hanefi muktedînin (imama uyanın) namazı bozulur. Çünkü kanama, Şafiî Mezhebi'ne göre abdesti bozmaz, Hanefilere göre ise bozar. Bu durumda, Hanefilere göre imam abdestsiz sayılacağından, artık iktidayı sürdüremez.

* Hanefi bir imama uyarak namaz kılan Şafiî bir mükellefi düşünelim: Hanefi imam, kadına dokunmuşsa, bu durum, Şafiî Mezhebi'nde abdesti bozar. Dolayısıyla böyle bir durumda, Hanefi bir imama uyan Şafiînin namazı bozulmuş olacağından, iktidayı sürdüremez.

Her iki örnekte de imamın yeniden abdest aldığını bilmeme ya da imamın abdestini bozan durumu görmeme hainde, cemaatın namazına bir zarar gelmez, namaz sahihtir. Daha fazla kurcalama yaparak, ihtilaf çıkartılmamalıdır.

* Sabah namazında, Şafi Mezhebi'nden olan imama uyan Hanefi biri, Şafiî imam ve cemaat sabah namazının ikinci rekatında rükûdan sonra kunut duası okurken, susar ve ellerini yanlarına salıverir, öylece bekler. Sorunuzda farklı tatbik edildiğini söylediğiniz şeylerden birisi budur. Ayrıca Şafiiler, intikal tekbirlerinde de ellerini kaldırırlar, Hanefiler ise kaldırmazlar. Bu türden farklılıklar, iktidaya ve sürdürülmesine engel değildir.

2) Caferî Mezhebi'ne göre, namazla ilgili meselelerde, içtihat veya taklit yönünden imam ile muktedî farklı görüşte olduklarında, muktedî, imamın namazının sıhhatine inandığı takdirde, işlemde birlikleri olmasa bile, iktida sahih olur. İmamın namazının bâtıl olduğuna inanarak iktida sahih olmaz.

Namaz İçin İmamı, İktida İçin Uyanı Eksen Alan Yaklaşımlar

Malikî ve Hanbelî Mezheplerine göre, namazın sahih olması için şart olan durumlarda, yalnız imamın mezhebine göre hareket edilir, uyanınkine bakılmaz. İmamın namazı sahih olunca, cemaatın namazı da sahih olur. Sözgelimi, başının tamamını meshetmeyen Hanefi veya Şafiî bir imama, bu iki mezhebe bağlı kimseler uyabilir. İktidanın (imama uymanın) sahih olma şartlarıyla ilgili durumlarda ise iktida, imama uyanın mezhebine göre düzenlenir. Sözgelimi, farz namaz kılan Malikî ve Hanbelî birinin, nafile namaz kılan Şafiî imama uyması halinde, namaz bâtıldır. Çünkü, imam ile muktedînin namazlarının aynı olması şarttır.

Konuyla ilgili genel bir değerlendirme yaparsak, şunları söyleyebiliriz: Kural olarak, her namaz kılan kendi mezhebinin kurallarına göre hareket etmelidir. Farklı mezhepten bir imama uyulduğu takdirde, uyanın mezhebine göre çok açık bir namazın sıhhatini engelleyen bir durum varsa, namaz yeniden kılınmalıdır; ama bu kılış, cemaat arasında durup dururken ihtilaf ve çekişme çıkartacak biçimde olmamalıdır. Bunun dışındaki durumlarda ise, farklı mezheplerden olan imam ile cemaatın namazında hiçbir sorun olmaz. Mezhep bağnazlığına varacak gereksiz çekişmeler doğmamalıdır.

Bu konuda imamlara da önemli bir görev düşüyor: İmamlar, kendilerine uyan farklı mezheplerden cemaatın bulunduğunu dikkate alarak, bu konuda önce kendisi bilgilenmeli, sonra cemaatı bilgilendirmelidir. Ayrıca, kıldırdığı namazın bütün mezheplerce geçerli olacak biçimde kılınmasına dikkat etmelidir.


27 Haziran 2005
Pazartesi
 
VECDİ AKYÜZ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED