T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KARAALİOĞLU


Yalanlandık mutluyuz!

Ankara Temsilcimiz Mehmet Ocaktan Pazar günü, bütün üniteleriyle "devlet"in PKK'ya karşı mücadele konsepti üzerine bir analiz yaptı ve biz de bunu manşetten yayınladık. "PKK'ya bir af gündemde değil ama örgütü çökertmek veya üyelerini kazanmak için bütün seçenekler masada bulunuyor" şeklinde özetlenebilecek yazı çeşitli kaynaklara referans veriyordu. Ocaktan, hem Ankara'da bir süredir yapılan analizleri toparlıyor, hem de kendi kaynaklarından edindiği bilgilerle tabloyu net bir şekilde ortaya koyuyordu. Yazısının bir bölümünde de Dışişleri Bakanı Gül'ün şu sözleri yer alıyordu:

"Özellikle 7 şehit verdikten sonra, ne gerekiyorsa yapılması için ordumuza yazılı talimat verdik. Ne ihtiyacınız varsa verelim dedik, kanun mu, işte Terörle Mücadele Yasası'nı çıkardık ve bu alanda hiçbir eksik bırakmadık."

Yazı yayınlandığında Yeni Şafak'ın yıllık toplantısı için gazete yazarları ve yöneticileriyle birlikte Didim'deydim. O akşam, Dışişleri Sözcüsü Namık Tan aradı ve Ocaktan'ın Bakan'la "yazılmamak kaydıyla" yaptığı konuşmayı köşesinde yazdığını söyleyerek sitemde bulundu. Ancak, Ocaktan'ın yazdığı kısımlar zaten Bakan'ın ağzından kamuoyuna yansımış sözlerdi. Ayrıca Gül, bu konudaki demokratik yaklaşımı da çok iyi bilinen bir politikacıdır.

Tan, konuşmanın bir yerinde "bunu yalanlamayı düşünüyoruz" dedi. Konuşulanları biliyordum. Ben de, "Ocaktan, yazılmaması gereken şeyleri yazmadı. Bu yalanlama anlamsız olur. Böyle bir şey yapmayacağınızı umarım..." gibi şeyler söyledim... Gerçekten de hem yazıda yalanlanacak bir şey görmemiştim, hem de Tan'ın sözüne rağmen Bakanlığın bu haberi yalanlayacağına ihtimal vermemiştim.

Ertesi gün, toplantımız bitti ve uçaktan inip gazeteye dönerken Dışişleri Bakanlığı'nın "...yayınlanan ifadeler doğruyu yansıtmamaktadır" cümlesiyle biten çok kısa ve muğlak yalanlaması geldi. Bakanlık, Bakan'ın hangi ifadesini yalanlıyordu, hangisi gerçeği yansıtmamaktaydı belli değildi.

Kimse anlam verememiş olmalı ki, açıklama -ilk kez- hiçbir gazetede yer almadı. Açıklamayı gördüğüm anda bile, bence gayet normal o cümlelerin neden yalanlandığını hâlâ anlayabilmiş değildim.

Ta ki dün Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ü okuyana kadar. Yazı şöyleydi:

"Dün öğleden sonra Dışişleri Bakanlığı'ndan kısa bir açıklama yapıldı.

Aslında dikkatli yazı işleri elemanlarının bile üzerinde fazla durmayacağı kadar kuru, sıradan şöyle bir açıklamaydı:

"6 Ağustos tarihli Yeni Şafak Gazetesi'nin Ankara Gündemi köşesinde Bakanımıza atfen yayınlanan haber doğruları yansıtmamaktadır."

İtiraf edeyim. Bakanlığa bu açıklamayı ben yaptırttım."

Mesele anlaşılmıştı... Demek, "üst düzey" bir baskı gelmişti!

Ne var ki Özkök yine de durumdan pek memnun değildi. "Bakanlık, 'yazılı talimat verildi' ifadesinin mi doğru olmadığını vurguluyordu? Yoksa Gül'ün böyle bir şey söylemediğini mi?" diye soruyordu. Oysa, gazetesinin 22 Temmuz tarihli nüshasına baksa, sorularının cevabını bulabilirdi. PKK ile mücadeleyi konu alan haberin başlığı şöyleydi: "Hükümet askere "emir" verdi! Operasyonları başlatın..."

Gazetesinin haberiyle bile çelişmeyi göze aldığına göre belli ki Özkök bir gösteri yapmak istedi.

Sonuçta haberimiz değil, garip bir şekilde biz yalanlanlanmıştık. Niye? Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni istedi diye!..

Ama bu ilk isteği de değilmiş.

Bunu da, 10 gün kadar önce Aslı Aydıntaşbaş imzalı "PKK'yı dağdan indirme planı" manşetini atan Sabah'ın Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın dünkü yazısından öğreniyoruz:

"Bu arada haberi "atlayan" rakiplerimiz öncelikle Sabah'ı "yalanlatma" çabası içine girdi.

Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni Sevgili Ertuğrul Özkök, Dışişleri Sözcüsü Namık Tan'ı bizzat arayarak basın toplantısında Sabah'ın haberini "neden yalanlamadığını" sordu..."

Benim iki yazıdan anladığım şu.

Özkök, bir hafta arayla iki gazetenin yalanlanmasını isteyince Bakanlık, "Sabah'ı yalanlayamadık, bari Yeni Şafak'ı yalanlayalım" demiş olmalı.

Başka anladıklarım da var ama tadı kaçmasın.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi