T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
D Ü Ş Ü N C E   G Ü N D E M İ 12 AĞUSTOS 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Yusuf KAPLAN


'YENİ ORTADOĞU' PROJESİ
Ortadoğu'yu paramparça edecek

Sorun, 1918'de olduğu gibi bugün de, Ortadoğu'da sınırların Batılı askeri ve siyasi güçlerce empoze edilmesi sorunudur.
Ralph Peters 500 yıllık birlikteliği bitiren İngiliz-Fransız kaynaklı sınırları etnik farklılıklara dayanan bu kez ABD kaynaklı başka yapay sınırlarla değiştirmek istiyor.

  ŞENER AKTÜRK (*)
Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisinin (Armed Forces Journal) Haziran sayısında Ralph Peters imzasıyla yayınlanan "Kan Sınırları" (Blood Borders) başlıklı makale, her ne kadar Amerikan ordusunun resmi görüşünü ifade etmese de, makalede dile getirilen fikirlerin askeri ve siyasi seçkinlerin bir kesiminde ciddiye alınan bir projeye işaret ettiğini söylemek yanlış olmaz.1 Peters, Ortadoğu ülkelerinin sınırlarının etnik ve mezhep farklılıkları gözetilmeden çizilmiş "yapay" sınırlar olduğunu ve bu nedenle de bölgede siyasal istikrarsızlık ve sıcak çatışma olasılığının yüksek, demokratikleşme ihtimalinin zayıf olduğunu iddia ediyor.

YENİ BALKANLAŞMA TEHLİKESİ

Peters çözüm olarak da Ortadoğu haritasının etnik köken temelinde yeniden çizilmesini tavsiye ediyor ve bir de etnik kökene göre kendisinin çizdiği bir "yeni Ortadoğu haritası"nı makalesine ek olarak sunuyor. Bu haritada Türkiye, Irak, İran, ve Suriye toprakları üzerinde bir "hür Kürdistan", İran ve Pakistan toprakları üzerinde bir "hür Belucistan" kurulmasının yanısıra, bu iki yeni devlete de toprak veren İran'ın bir de genişletilmiş Azerbeycan'a ve Basra Körfezinde kurulacak bir Şii Arap devletine toprak vermesi öngörülüyor.

Irak'ın Kürt, Şii, Sünnî gruplar arasında bölünmesi, Körfez'in etrafını çevirecek bir Şii Arap devleti kurulması, Hicaz'da "kutsal İslam devleti" adında bir "uluslararası devlet" kurulması gibi öneri ve temennileri de var Peters'ın. Haritaya göre, İran, Suudi Arabistan, Türkiye ve Pakistan en fazla toprak kaybetmesi öngörülen ülkeler.

Peters'ın iddiası ve bu iddianın üzerine kurulduğu varsayımlar yanlıştır. Dahası, makalenin dayandığı varsayımlar doğru kabul edildiği takdirde bile makalede çizilen harita kendi içinde tutarsızdır.

Birincisi, çok etnik toplum yapısının istikrarsızlığa ve anti-demokratik rejimlere meyilli olduğu iddiası kesinlikle yanlıştır. Kaliforniya Üniversitesi'nden Steven Fish ve Robin Brooks, 166 ülkenin Freedom House tarafından yayınlanan demokratiklik endekslerini bu ülkelerin etnik, dini ve dilsel çeşitlilik endeksleriyle (Alesina endeksi) karşılaştırdıkları analizlerinde, demokrasi ile toplumun etnik, dini, veya dilsel çeşitliliği arasında menfi veyahut müspet bir ilişki bulunmadığı sonucuna vardılar.2

Etnik çeşitlilik, anti-demokratik bir yönde kullanılabileceği gibi demokratikleşmeye katkı sağlama yönünde de kullanılabilir. Örneğin Bulgaristan'da etnik ve dini azınlıkların sorunlarını dile getirmesi ve devletle iletişim kurması sürecinde oluşan sivil siyasi yapılar daha sonra Bulgaristan'da demokratikleşme yönünde kullanıldı ve bugün etnik ve dini olarak heterojen bir yapıya sahip Bulgaristan, Freedom House'a göre "özgür" bir ülke.

Buna mukabil, eski Sovyet cumhuriyetleri arasında etnik olarak en homojen ülke olan Ermenistan demokratikleşme seviyesi bakımdan Bulgaristan'la karşılaştırılamayacak anti-demokratik bir rejimle yoluna devam ediyor.

Modern dünyanın en eski iki demokratik ülkesi İngiltere ve ABD de hem etnik hem de dini açıdan son derece heterojen toplum yapılarına sahipler. Buna mukabil, modern dünyanın en anti-demokratik rejimlerinden Faşizm'e ve Nazizm'e ev sahipliği yapan Almanya, Japonya ve İtalya, ABD ve İngiltere'den çok daha homojen bir etnik-millet kimliğine sahiptiler.

YÜZEYSEL, YANLIŞ VE TEHLİKELİ

Peters'ın makalesi gibi yüzeysel analizlerin en büyük hatası sadece etnik çeşitliliğin büyük bir sorun haline geldiği, savaşa ve istikrarsızlığa yol açtığı yerlerde etnik çeşitliliği görmesi; buna karşın etnik çatışmanın olmadığı, etnisitenin siyasallaşmadığı yerleri ve zamanları göz ardı etmesidir. Dünyanın en eski iki demokrasisi olan ABD ve İngiltere gibi, dünyanın en kalabalık demokratik ülkesi olan Hindistan da etnik ve dinsel bileşimi bakımından olabildiğine heterojen bir yapıya sahip.

Peters gibi ABD'li bir yazarın böyle bir iddiayı savunması kendi ülkesi hakkında korkunç bir cehaletten kaynaklanmıyorsa ancak kötü niyetle açıklanabilir. ABD nüfus bürosunun (U.S. Census Bureau) yayınladığı çok çarpıcı veriler, neredeyse tüm etnik grupların, kuşaklar sonra bile, belli eyaletlerde yoğunlaştıklarını gösteriyor.

Afrika kökenli siyahlar Mississippi, Missouri, Georgia, ve Güney Carolina'da nüfusun %45'ine varan bölümünü teşkil ederken Wyoming, Utah, Nebraska gibi Batı ve Kuzey eyaletlerinde nüfusları %5'i bile bulmuyor.

Etnik gruplararası evlilikler yaptıkları ve iyi entegre oldukları iddia edilen beyazlar arasında bile etnik farklılıkların halen belli bölgelerde yoğunlaştığı gözleniyor. Örneğin İsveçli-Amerikalılar, Minnesota ve Kuzey Dakota'nın bazı bölgelerinde nüfusun üçte birinden fazlasını oluşturdukları halde, geri kalan 48 eyaletin hiçbirinde bu oranın yarısına bile ulaşamıyorlar.3

ORTADOĞU'YU PARAMPARÇA ETME PROJESİ

Bu da bizi Peters'ın sorunsallaştırdığı "yapay sınırlar" sorununa geri getiriyor: Ortadoğu'da var olan sınırlar yapaydır, bu doğru; fakat bu yapaylık o sınırların, Peters'in iddia ettiği gibi, etnik kökene göre çizilmemiş olmasından değil, 500 yıl boyunca tek bir ülkenin, Osmanlı İmparatorluğunun, parçası olarak yaşayan bu coğrafyanın kendi dışında yabancı (İngiliz ve Fransız) bir irade tarafından bölünmüş olmasından kaynaklanıyor. Oysa Ralph Peters bu 500 yıllık birlikteliği bitiren İngiliz-Fransız kaynaklı sınırları etnik farklılıklara dayanan -bu sefer ABD kaynaklı- başka yapay sınırlarla değiştirmek istiyor.

Çeşitli dönemlerde milliyetçi akımların etkisiyle şekillenen Avrupa coğrafyası gerçekten de etnik köken temelinde bölünmüş ve halen bölünen bir coğrafya olmasına karşın, etnik köken ve kan bağı telakkisine göre siyasi tasnif ve sınırların çizilmesi İslâm ülkelerinin çoğunluğuna yabancıdır.

Sömürge idaresini yaşamamış üç tarihi İslam devleti, Afganistan, İran ve Türkiye, bu coğrafyada yerleşmiş gayri-etnik devlet geleneğinin yaşayan birer örneğidir. Afgan iç savaşının en şiddetlendiği dönemde bile, değişik etnik kökenlerden gelen liderler, Afganistan'ın Paştun, Tacik, Özbek, Hazara gibi etnik eksenlerde bölünmesini istemediler.4 Sovyet işgalinin başlangıcında Moskova'da seslendirilen bu talep -Troçki'nin meşhur deyimiyle- "tarihin çöp tenekesi"ne atıldı. Fakat Peters'ın makalesi, ABD ordusu içinde bir kısım çevrelerin bu dayanaksız fikri tarihin çöp tenekesinden çıkararak uygulamaya koymak istediklerine işaret ediyor.

Kendi içinde de tutarsız olan makalesinde etnik köken ve dil temelinde "doğal" sınırlar çizdiğini iddia eden Peters neden Suriye'den Yemen'e, Basra'dan Kuzey Afrika'ya uzanan bir büyük "etnik Arap federasyonu" öngörmüyor? Bunun yerine, zaten 1918'de İngiltere ve Fransa tarafından yapay bir şekilde parçalanmış Ortadoğu'nun daha da parçalanması öngörülüyor.

Oysa tek başlarına anlamlı birer ekonomik ve sosyal bütün oluşturmayan Ortadoğu ülkelerinin bölgesel işbirliğiyle bütünleşmesi, istikrarın kurulması, ekonomik kalkınma ve demokratikleşmenin başlaması için gereken bir önkoşul olabilirdi. Bir yanda fazla işgücünü barındıran Mısır, Suriye gibi Doğu Akdeniz'in yoksul Arap ülkeleri, bir yanda ise işgücüne ihtiyaç duyan Körfez'deki Arap ülkelerinin zengin doğal kaynakları Ortadoğunun bu iki yarısının birbirini tamamlayan ekonomik yapısını özetliyor.

ŞİMDİ DE İSRAİL MODELİ Mİ?

Ortadoğu'da soy-kan bağına göre kurulmuş tek "etnik" devlet, Yahudi olmayı vatandaşlık için yeter koşul sayan İsrail'dir. Eğer Kuzey Irak'taki özerk Kürt yönetiminin liderleri Arap, Türkmen ve Süryaniler başta olmak üzere bu bölgenin çok-etnik yapısının Kürt olmayan unsurlarını reddeder ve etnik temizliğe yönelirlerse, maalesef Ortadoğu'da İsrail'in etnikçi felsefesini esas alan ikinci bir devlet kurulabilir. Peters, İsrail'in etnikçi devlet felsefesini Ortadoğu geneline yaymanın, bu temelde yeni devletler kurmanın, mevcut devletlerin sınırlarını da bu etnik temelde yeniden çizmenin demokratikleşme için gerekli olduğunu iddia ediyor fakat bu iddiasında yanılıyor.

Sonuç olarak, etnik sınır çizme Ortadoğu tarihine yabancı olduğu kadar, günümüz gerçeklerine, demokrasi teorisi ve pratiğine de aykırıdır. Peters'ın makalesi Ortadoğu'da Batılıların çizdiği sınırların yapaylığı gibi herkesçe bilinen ve paylaşılan bir gözlemi yanlış varsayımlarla gerekçelendirerek Ortadoğu'nun temel sorunlarını çarpıtıyor.

Sorun, 1918'de olduğu gibi bugün de, Ortadoğu'da sınırların Batılı askeri ve siyasi güçlerce empoze edilmesi sorunudur. Bugün doksan yıllık bu sorunun çözümünden olabildiğince uzak oluşumuz bir yana, yabancı kuvvetlerin bölgedeki aktif varlığı varolan sorunlara her geçen gün yenilerini ekliyor.

* Şener Aktürk, Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley, Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi.


1 Ralph Peters, "Blood Borders: How a Better Middle East Would Look", Armed Forces Journal, Haziran 2006.

2 M. Steven Fish ve Robin S. Brooks, "Does Diversity Hurt Democracy?", Journal of Democracy, Cilt 15, Sayı 1, Ocak 2004.

3 www.census.gov adresinden ABD'deki etnik grupların sayısal ve coğrafi dökümüne ulaşılabilir.

4 Thomas Barfield, "Afghanistan is Not the Balkans: Ethnicity and its Political Consequences from a Central Asian Perspective," Central Eurasian Studies Review, Cilt 4, Sayı 1, 2005.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi