T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
E K O N O M İ | 1 MAYIS 2006 PAZARTESİ | ||
|
Genç yaşta 'işi batırma' fırsatı verdiği için Allah'a şükrediyorum
Seray Mobilya'yı henüz 21 yaşında iken babasından teslim alan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özkan, yolun başında iken işi birkaç kez batırdığını ve bu batırmalardan büyük dersler çıkararak bugünlere geldiğini söyledi
Mobilyacılık baba mesleğiniz. Çocukluktan beri işin içinde miydiniz? Babam Türkiye'de ilk mekanizmalı kanepeyi yapan kişidir. Döşemecilik sanatını çok iyi uygulayan ve mesleğine hayat veren bir insandır. Bugün Avrupa'da tanınmış 2-3 döşeme malzemecisine de, döşeme malzemesi yapımı konusunda birifing veren kişidir. İlkokuldan beri her tatilde babamızın yanında, atölyede ve mağazalarda çalışırdık. Gazi Üniversitesi İşletme Bölümü'nü bitirdikten sonra yine sektör içindeydim. Okul bittiğinde tecrübeli bir işadamı olarak mesleği icra edebilmek için şirketin başına geçtim. İşi babanızdan devraldığınızda kaç yaşındaydınız? 21 yaşımdan beri bu şirketin başındayım. Şimdi 'kendi oğluma 21 yaşında bu şirketi veya bir dükkanı devredebilir miyim' diye düşünüyorum. Ama babam kendisi çok yaşlı olmadığı halde, büyük bir cesaretle 21 yaşındaki bir çocuğa anahtarları verip "Hadi bakalım bundan sonra bu işi sen idare edeceksin" diye cesaret verdi. Ben de cesaretle o işi birkaç kere batırdım. Ona rağmen o batırmalar bize büyük dersler çıkardı. Hayatın en güzel şeyleri o batırmalardı. Bana genç yaşta işi batırma fırsatını verdiği için Allah'a şükrediyorum. O zamanki deneyimlerle bugün Türkiye'deki mobilya sektörünün başındayız. Türkiye'nin 65 noktasında satış mağazalarımız var. Üretimimizin yüzde 30'unu ihraç ediyoruz. İSTİHDAM SAĞLAYAN CEZALANDIRILIYOR Türk mobilya ihracatçıları olarak dış pazarda rakiplerinize göre dezavantajlarınız neler? Dış pazarda dezavantajımız yok. İç pazarda var. Ticarette "Mal alırken kazanılır" diye bir söz var. Türkiye'de maalesef alırken kazanamadığımız için satıştaki rekabet şansımız zayıf. Öyle bir konumdayız ki, herkesle aynı malı üretiyoruz, ama aynı fiyata üretemiyoruz. Ve satarken de herkesten daha hesaplı satmak mecburiyetindeyiz. Dünyada en pahalı enerjiyi biz kullanıyor, en çok vergiyi biz ödüyoruz. Nüfusuna göre en çok istihdamı yapıp, en çok ceza ödeyen sektörüz. Türkiye'de ne kadar çok istihdam yaparsanız, o kadar cezalandırılıyorsunuz. İşçi çalıştırmanın şartları ağırlaşırsa, işverenler çalışan kadrosunu dışlamaya başlarlar, şartlar ağırlaşınca maliyetler artacak ve hedef tüketiciyi etkileyecektir. İşçi maliyetlerinde Uzakdoğu ile rekabet mümkün değil. Bizim işçilerimiz onların çalışma şartlarında değil, daha iyi şartlarda çalışmalı. Bu nedenle işçilik maliyetlerinin azaltılması için düzenlemeler yapılmalı. SEKTÖRDE HÂLÂ BOŞLUK VAR Mobilya sektöründe de makineleşme ön plana çıkıyor. Bu durum, işten çıkarmaları gündeme getirebilir mi? Böyle bir şey sözkonusu olamaz. 1 milyon kişinin çalıştığı, 65 bin üreticinin olduğu mobilya sektörü şu anda olması gereken yerde değil. Sektörde hâlâ doldurulamayan bir boşluk var. Bu kadar ihtiyacın olduğu bir yerde sektöre yeni firmaların gireceğine inanıyoruz. Her yıl bir koltuk takımı mı alacağız? Bu kadar mobilya ihtiyacı nasıl doğacak? Gelişmiş ülkelerde mobilya kullanım standardı 2 yıl. Biz 5 yıla razıyız. İnsanların kültürü, dekorasyon anlayışı değişiyor. Belki 2 yılda çürüyecek mobilya yapmayacağız, ama artık mobilyalar 2-5 yılda bir değiştirilecek. Çünkü zevkler, hayat tarzı, şehirler sürekli değişiyor. İnşaat sektöründeki çıkış, mobilya sektörüne yansıdı mı? Henüz mobilyaya yansımadı. Sektöre yansıması için konutların teslim edilmesini beklemek gerekiyor.
Bu yıl 1 milyar doları aşacağız
Türkiye'nin mobilya ihracatını 1 milyar doların üstüne çıkarma hedefini ne zaman aşacaksınız? 1 milyar dolarlık barajı henüz aşamadık. Ancak 2006 sonunda aşmayı hedefliyoruz. Türk mobilya sektörü olarak bugün 130'dan fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Almanya, İtalya, Fransa, Yunanistan gibi Avrupa ülkeleri listemizde ilk sırada. İran ve Irak da önemli yer tutuyor. Türkiye, komşula-rıyla ticareti yüzde 5'in altında olan dünyadaki tek ülkeydi. Sektörümüzün de katkısıyla, bu olumsuz tablo değişti. Mobilya sanayicileri olarak dernekleştiniz, amacınız neydi, bu amaçlara ulaşabildiniz mi? Mobilya Sanayicileri Derneği'nin (MOSDER), Şu an 22 üyesi var. Biz üye sayımızın azlığıyla övünen bir derneğiz. Amacımız öncelikle Türk mobilya sektörünün envanterlerini çıkarmak, sektörün gelişmesini hızlandırıp dünya pazarlarına çıkarmak. Bu amaç için çalışıyoruz. Halen hiçbir envanterimiz gerçek değil. İhracat rakamlarında bile anlaşamıyoruz. Bu sadece bizim için değil, devlet için de çok önemli.
Enflasyon yok ama faizler çok yüksek
Yüksek enflasyonlu dönemin bitişi, sizin üretim ve satış stratejinizi değiştirdi mi? Enflasyonun kesinlikle düşürülmesi gerekiyordu. Bizim az ya da çok kazanmamız değil, doğru olanın yapılması önemliydi. Ortamın daha da iyileşmesi gerekli. Çünkü faizler şu anda çok yüksek. Biz bundan beş yıl önceki faizleri arıyoruz. O zaman yüzde 150 faizler vardı, buna göre de hacim vardı, o günkü enflasyon oranında çok çabuk dönüyordu. Şimdi enflasyon yok, ama yüksek faiz var. Faiz asıl şimdi yüksek. Bu ortamın daha iyileştirilmesi gereğine inanıyorum. Tabii rant sahiplerinin, Türkiye'nin finans sektörünü elinde tutanların buna alışması pek kolay olmayacak. Yastık altındaki veya bankalardaki tefeciliğe yönlendirilmiş paraların üretime yölendirilmesi gerekli.
İkea'nın bizimle rekabeti olamaz
Yabancı sermayenin de Türkiye'de mobilya sektörüne, özellikle perakende satış konusunda ilgisi olduğunu gördük. İsveçli İkea bunlardan biri. Başta sektör İkea'ya tepkiliydi, sonuçları itibariyle bu ilgiyi nasıl karşıladınız? Sektörle İkea'nın bir sorunu olamaz. Her şeyden önce bu firma bir mobilyacı değil. Bir kumaşçıya, aydınlatmacıya, ev mobilyacısına, duvar kaplamacısına karşı çıkamayız. Bunlar bizim tamamlayıcı öğelerimiz. Biz, Türkiye'ye yabancı sermaye gelsin diye yırtınanlardanız. Her ülkede yüzlerce mağaza açsa da, İkea mobilyacı değildir. Bizimle rekabeti olamaz. Biz onlarla, onlar bizimle yarışamaz. Biz Türk mobilyacılarıyla yarışacak dünyada herhangi bir ülke görmüyoruz. İnanıyoruz ki, 5-10 yıl sonra Türk mobilyası dünyada ne İtalya'yı, ne Çin'i aratacaktır. Tasarımda, kalitede, fiyatta katede- ceğimiz çok mesafe var, ama devlet de elimizden tutarsa, dünyayla boy ölçüşebilecek güçteyiz.
50 yıllık mesafeyi 10 yılda alacağız Geçen hafta İstanbul Mobilya Fuarı (İMOB) düzenlediniz. Fuara ilgiden memnun musunuz? Önceki yıl fuarımızı 18 bin kişi ziyaret etmişti, bu yıl 57 bin 800 kişi ziyaret etti. Gelen yabancı sayısı bin 780 kişiden 3 bin 500'e çıktı. Mobilya kaynağımız çok, bu da yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Mobilya Sanayicileri Derneği olarak, aynı zamanda Avrupa Mobilya Federasyonu'nun kurucu ortaklarından biriyiz. 7 ülkenin derneklerinden oluşan Belçika merkezli bir federasyon kurduk. Oradaki arkadaşlar "Siz mobilya sektörünüzü bu kadar yıl saklamayı nasıl becerdiniz?" diye sordular. Hızlı büyümemiz onları kuşkulandırıyor, sanırım biraz da korkutuyor. Ancak Avrupalı dostlarımızın bizden korkmasını değil, bizden güç almasını arzu ediyoruz. Onların 50 yılda aldıkları mesafeyi biz 10 yılda alacağız.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |