T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 1 MAYIS 2006 PAZARTESİ | ||
|
Geçen hafta bugün (24 Nisan 2006) Zaman gazetesinin kültür sayfasında, Jülide Karahan imzalı, "Bestelenen şiirler, şairleri böldü" başlıklı bir haber-yorum yayınlandı. Özetle, aralarında benim de bulunduğum birkaç şairden, son günlerde medyaya yansıyan 'şiirlerin şarkı sözü hâline getirilmesi ve kimi şairlerin şarkı sözü yazması' olayını değerlendirmesi istenmişti. Görüş serdeden şairlerin yorum ve değerlendirmeleri, bu hususun birbirinden farklı ölçütlerle ve farklı açılardan algılandığını gösteriyordu. Kendi görüşlerimden hareketle, gazetedeki sözlerimin biraz açımlanması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki: Bendeniz, orada da belirttiğim gibi, günümüz müzik piyasasının özellikle popüler tüketim kültürün tipik bir varyantı (esasen, 'taşıyıcısı' ve 'sürdürücüsü') hâline gelmiş konumunu, ilgi ve eğilimlerini, yapılaşmasını göz önünde bulundurduğumda, şahsen, kendi şiirlerimin, sıfatı besteci veya şarkıcı olan biri tarafından bir şarkı sözüne dönüştürülerek şiiriyetini yitirmesine ve dolayısıyla bambaşka bir kılıkta karşıma çıkmasına rıza göstermem, gösteremem.. Yine orada Münir Nurettin Selçuk'u örnek vermem boşuna değildi: Ancak Münir Nurettin Bey çapında bir bestekâr, Yahya Kemal'in bazı şiirlerini bestelemiş ve bugün hâlâ dillerde dolaşan musikî parçalarına imza atmayı başarmıştır. Günümüzde, o çapta ve o kültürel derinliği haiz kaç tane besteci var? Geçtiğimiz yıl Konya'daki Şeb-i Arus törenlerinde, her zaman olduğu gibi klâsik eserleri yorumlaması mümkünken, Mevlâna'nın şiirlerini bestelemek 'riski'ni göze alan ve o salonda icra eden, doğrusu ya, bana göre hiç de başarılı olamayıp beğeni toplamayan değerli ses sanatkârı Ahmet Özhan, madalyonun diğer yüzündeki örnektir.. Öte yandan, bugünün arabesk ve pop müzik türlerinde çalışma yapanların tarzlarına uygun yüzlerce, binlerce şarkı sözü 'üretilirken', şiire sarkıp, zaten iki paralık olan kimi şiirleri paçavraya dönüştürmeleri karşısında, 'şair haysiyeti' kaçacak delik aramakta haklı değil midir? Biri çıkacak ve benim şiirlerimin bazı mısralarının orasını-burasını iğdiş edip kendi sözlerine monte ederek, 'şarkı' yapacak! Üstelik bu 'cesaret'i, benim, 'şiirin haysiyeti'ni yerlerde süründürecek tavrımdan alacak! Bunu düşünemiyorum bile!.. Ya da bir başkası çıkacak ve yığınlara, kalabalıklara beğeni fukaralığı zerketmek adına, bana, arabesk formatına uygun 'şarkı sözü' siparişi verecek! Buna 'cesaret' edebilecek! Düşünemiyorum!.. Meselenin, bana sorarsanız her şairi ilgilendirmesi gereken bir de 'poetik' veçhesi var ki; esas 'düğüm' orda gizli.. Düşünün: Şiir kendi bütünlüğünü, anlamını, dünyasını, edâsını, sesini ve iç-sesini, yani kısaca 'kendi oluşu'nu, dahası 'biricik oluşu'nu yitirecek ve bir başka 'şey'e, yani 'şarkı sözü'ne dönüşecek ve dolayısıyla bestecisinin çapı nispetinde karşımıza bambaşka bir 'yapı' olarak çıkacaktır.. Şiirinin 'şarkı sözü' hâline dönüşmesi veya bu ihtimalin belirmesi karşısında her şairin aynı tepkiyi vermesi beklenmemeli elbette.. Burası Türkiye; 'şairler cenneti' Türkiye!.. Estetik/poetik bağlamda ve 'şair duruşu' anlamında, şairlerin bir arabeskçi veya popçuya 'şarkı sözü' yazmaya kalkışması, nerden bakarsanız bakınız, 'has' bir şairin sıkletine uymayacak tutumdur. Dahası, bana göre arızalı bir tavırdır, gülünçtür ve gayrı sahih bir yönelim biçimidir. Dediğim gibi 'şarkı sözü' yazmak, şahsen bana uymaz! Kimilerine uyabilir! Kimileri, şiirlerinin kelle-paça veya işkembe çorbasına dönmesine de göz yumabilir.. (Bir de buna, estetik bir kategori olan 'kolaj' adını veriyorlar ki; evlere şenlik!) Ben kelle-paçayı, ancak Aksaray'daki Hasan Usta'nın lokantasında tercih edebilirim! Hasılı, benim bildiğim, şair şiir yazar! Eee, kimi şairlerse 'şarkı sözü' yazar, kimileri de çorbaya malzeme olmaktan haz duyar! Ne diyelim: Yakışır!..
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |