T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 NİSAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Dücane CÜNDİOĞLU

İki fotoğraf-altı yazısının hikâyesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.'nin yayın etkinliklerinden olmak üzere Asır Ajans tarafından neşredilen albüm-kitaplardan birkaç tanesini geçenlerde inceleme fırsatı buldum.

Bunlardan bir tanesi de "Vefatının 69. Yılında Mehmed Akif Ersoy" (Aralık 2005)...

Kitabın metni Ertuğrul Düzdağ hocamız tarafından yazılmış... Kitapta yer alan fotoğraflarla ve tanıtımlarıyla bizzat hocamız mı ilgilendi, bunu bilemiyorum. Ancak 63 yıldır tekrarlanan bir hatanın bu albüm-kitapta da iki kez tekrarlanması karşısında, kelimenin tam anlamıyla içim cız etti. Bu nedenle ben, artık bir alışkanlık haline dönüşmüş bu mükerrer hataya —bir kez daha— dikkat çekmekle üzerime düşen vazifeyi îfa etmiş olduğumu sanıyorum; sorumluluğun geri kalanını da kitabın hazırlanmasında emeği geçenler kendi aralarında paylaşsınlar:

Akif'in yakın dostu Mithat Cemal Kuntay, şâirin vefatının ardından, 1939'da yayımladığı eserinde, Mehmed Akif'in oğulları Emin ve Tahir'le birlikte çektirmiş olduğu fotoğrafın alt-yazısında, sehven, oğulları "torunları" olarak tanıtılmış ve üstelik bu torunlar Ömer Rıza Doğrul'la evli kızından olarak gösterilmiştir. Oysa Akif'in yaşama şansı bulmuş hiç erkek torunu yoktur.

Yeni Şafak'ta —Akif'in küçük oğlu Tahir bey'in vefatı münasebetiyle— yayımlanan 14 Nisan 2000 tarihli yazımda bu hatayı şu şekilde düzeltmiştim:

— "Oğlu Emin'in hüzünlü hikâyesiyle ilgili iyi-kötü bazı anekdotların varlığının aksine, kaynaklar Tahir Bey hakkında tamamiyle suskun... Fevkalâde ürkek ve çekingen olduğunu duyduğum Tahir Bey, kimseyle fotoğraf çektirmemiş, fotoğrafının çekilmesine de hiç müsaade etmemiş... 8 Nisan tarihli Yeni Şafak'ta yayımlanan hasta yatağında çekilmiş fotoğrafı da elimizdeki nadir görüntülerden biri...

Bir de çocukluk fotoğrafı var; babası Âkif ile ağabeyi Emin Bey'le birlikte çektirdikleri... muhtemelen 13-15 yaşlarında... gözlüklü, kısa pantolonlu, temiz giyinmiş, tombulca bir çocuk...

Sessiz ve içine kapanık, o denli de ürkek ve çekingen biri olan Tahir Bey'e talih de oyununu oynamış ve bu fotoğraftaki sevimli çocuğun ona ait olduğu hiç ama hiç bilinememiş... Bunun nedeni de ilk kez Mithat Cemal Kuntay gibi bir otorite tarafından 1939'da yayımlanan bu fotoğrafın altında şu satırların yer alması: "Mehmet Âkif ve torunları; Ömer Rıza'nın çocukları."

60 senedir bu fotoğraf bu altyazıyla birlikte —hem de defalarca— yayımlanmış ve Âkif merhumun, değil damadı Ömer Rıza Doğrul'dan, hiçbir çocuğundan erkek torunu olmadığı nedense hiç kimsenin aklına gelmemiştir. (Ömer Rıza Doğrul'un Bülend adında bir erkek çocuğu dünyaya gelmiş ise de bebekken vefat etmiştir.)"

Bu yazı, Aralık 2005'te yayımlanan "Akif'e Dair" adlı kitabımın "Akif'in Çocukları" başlıklı 2. bölümünde de aynen yer alıyor. Nitekim Kültür Dergisi'nin Ocak 2006 tarihli Mehmed Akif'e ayrılan özel sayısında yer alan aynı resimler, —ne gariptir ki "Akif'e Dair" kitabını okumak fedakârlığını (!) gösteren bir Akif-dostunun son anda yaptığı bir uyarıyla— ilk kez doğru açıklamayla birlikte yayımlanma şansına kavuşmuştur.

Özetleyecek olursak, Kültür A.Ş. tarafından neşredilen mezkur kitapta yer alan ilk fotoğrafın altındaki "Mehmed Akif ve torunu" açıklaması (s. 35) doğru değildir. Fotoğraftaki kişi Akif'in oğlu Emin'dir. Keza ikinci fotoğrafın altındaki "Mehmed Akif ve Torunları" açıklaması da (s. 43) doğru değildir. İkisi de Akif'in oğulları Emin ile Tahir'dir.

"İnsanımız, Akif'in kendisini bile yeterince tanımıyorken, çocuklarını —hem de resimlerinden— tanısa n'olur, tanımasa n'olur?" diye düşünenler olabilir. Lâkin bilhassa Akif'in büyük oğlu Emin'in hüzünlü hikâyesi okunacak olursa, böyle düşünmenin ne denli büyük bir hata olduğu anlaşılır.

Şiddetli rüzgârlar büyük dağların sadece zirvelerini değil, eteklerini de savurur. Zirvesine bakmaktan, dağın eteklerinde olup bitenleri göremiyorsanız şayet, hiç öyle hayıflanmaya filan kalkmayın; tam aksine yaşam bilginizi zenginleştirmeye bakın!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi