T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 NİSAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

'Fuhuş' üzerinden gazetecilik...

Türkiye'de "operasyon"dan çok şey yok. Nitekim geçen haftanın iki tam gününü de yeni bir "operasyon"u izleyerek geçirdik.

Biliyorsunuz; eğer ortada bir "operasyon" var ise, yapılacak ilk iş buna bir ad bulmaktır.

Epeyce eski bir yazımda hatırlatmıştım: Bu "ad bulma" konusunda Emniyet Teşkilatı'nın hayal gücü gerçekten çok zengin. Öyle "operasyon"lara öyle adlar buluyorlar ki (sizin de aklınıza hemen arkasında epeyce ölü bırakan "Hayata Dönüş Operasyonu" mu geliyor yoksa?) kendilerini gerçekten kutlamak gerek. Ancak bu hayal gücü o derece zengin ki, bazen aynı "operasyon"un birden fazla ad ile anılması gibi tuhaf durumlar da çıkıyor ortaya.

Bakın mesela: Son "operasyon" ülkemizin "en iyi" gazetesinde "Podyum" ve "Barbie" operasyonları olarak iki farklı ad altında veriliyordu. Olmadı şimdi doğrusu... Bir karar vermek ve sağcısından solcusuna, ilericisinden muhafazakarına kadar hemen bütün gazetelerimizin "kaçırmak" istemediği bu "operasyon"un hiç değilse adına ilişkin bir mutabakat sağlanmak gerekmez miydi?

Görüyorsunuz; "operasyon"un adı ("Podyum" ya da "Barbie", her ne ise) yine çok enteresan... Yine zengin bir hayal gücünün ürünü, yine bayağı "çekici". Bakalım göreceğiz, bu yaratıcılık sonunda kim bilir nereye varacak...

Medyamızın üzerine atladığı bu "operasyon", bildiğiniz gibi, "fuhuş" üzerinden gazeteciliğin iyi örnekleri ile karşılaşmamıza (bir kere daha) vesile oldu.

Zavallı genç kadınlar... Polis ve medyanın işbirliği sonucu önümüzdeki sayfa ve ekranlarda "podyum"a çıkarıldılar. Medya (eksik olmasın) elinden geleni yaptı doğrusu. Okurlarını ve seyircilerini "resimsiz" bırakmamak için büyük gayret sarfetti. "Kötü yola" sapmaları daha iyi anlaşılabilsin diyerek "operasyon"da ele geçen kadınların en "Barbie" fotoğrafları arşivlerden hemen bulunup servis edildi. "Tarifeler" filan da tabii... Yani bir bakıma bu "tarife" ve fotoğraflarla okur ve seyirciyi de "operasyon"a dahil etme kurnazlığı...

Medyamız (sağolsun) bu "operasyon"dan "moralite" çıkarmayı da ihmal etmedi. "En iyi" gazetenin baş sayfa (!) manşetine bakın mesela: "Şöhret kısa bedel ağır / Ata'nın şok ölümünden sonra yine televizyonun şöhrete kavuşturduğu pek çok isim fuhuş operasyonuna takıldı." Başlığın hemen yanında da "Gelinim Olur musun?"dan bir genç kadının fotoğrafı.

Milletle dalga mı geçiyorlar nedir? Sen önce gazete-TV işbirliği ve zorlu kapışmalarla okuru ve seyirciyi aylarca "gelin etmeye" uğraş, sonra da zeytinyağı gibi üste çıkarak "Şöhret kısa bedeli ağır" diye moralite çıkar!

"Deri ve Zührevi Hastalıkları Hastanesi"nin önünde topluca objektiflere sunulan bu kadınların "operasyon"a konu teşkil ettiği söylenen "fuhuş"u medyayı ve dolayısıyla biz okur ve seyircileri niçin ilgilendiriyor? Polis ve medya İstanbul'da "fuhuş"un varlığını bu "operasyon" ile mi keşfediyor?

Polis ve medya işbirliği ile sahneye konulan bu "operasyon"un kadınlara yönelik, onları aşağılayan bir operasyon olduğu muhakkak. Bu çerçevede İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Nazan Moroğlu'nun olayı temel insan haklarını zedeler nitelikte bulması (ve "ombudsmanlar"ı göreve çağırması) çok yerinde. Ancak "Operasyon"un medyada yer alış şeklini "kadınlar hakkında her türlü bilgi verilirken olaya karışan erkeklerin kimliği açıklanmıyor" şeklinde eleştirenler bir yere kadar haklı olsalar da işin bütününe ilişkin olarak (bence) doğru itirazı yapmıyorlar. Yapmıyorlar, çünkü polis tarafından hastaneye sevkedilip ifadeleri alındıktan sonra hepsi serbest bırakılan bu kadınların yapıp ettikleri ("erkekler"in kimlikleri de dahil olmak üzere) medyayı ve bizi hiç ilgilendirmiyor. Ortada kanunların tarif ettiği bir suç söz konusu ise, bu da sadece (medya ile işbirliği yapmayan) polisi ve yargıyı ilgilendiriyor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi