T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 17 NİSAN 2006 PAZARTESİ | ||
Asırlar boyunca toplumlara aklın yolunu öğreten onca özdeyiş nasıl ortaya çıkar diye hiç düşündünüz mü? Ben bu konuyu en az akım ve gerilimin ne olduğunu, nasıl olup da banyomdaki çamaşır makinesinin içindeki çamaşırları saatler boyunca ıslatıp fırdöndü gibi döndürebildiğini düşündüğüm kadar çok düşündüm. Öyle ya, insanların hayatlarına ışık tutacak kimi kelimeleri özdeyiş olsunlar diye bir araya gelmeye ikna edecek ne bir toplumsal mekanizma var, ne de Devlet Özdeyiş Üretme Kurumu gibi kamusal bir yapılanma... O halde bu kadar atasözü, bu kadar özdeyiş nereden çıkıyor. Bu derin meselede benim uzun düşünme seanslarımın ardından vardığım kanaat şudur: Bana kalırsa bazı geçmiş zaman insanları, biz onlara genel olarak "atalarımız" diyoruz, oturup kafalarından gelecek nesillere nasihat olsun diyerek hayat tecrübelerini özetleyen laflar buluyor ve ortalığa bırakıyorlar. Tabii böyle milyonlarca laf ortalığa bırakılmış oluyor ve zaman içinde bunların gerçekten "akıl" taşıyanları halk tarafından sahipleniliyor, yaygınlaşıyor, nesilden nesile de aktarılarak kalıcılık kazanıyor. Hadise buysa, o zaman ister istemez bu çağın özdeyişlerini kim bulup çıkaracak sorusu akla geliyor. Doğrusu benim etrafımda böyle bir gayrete sahip olan tek bir kişi bile yok. Peki bu çağın tecrübelerinden gelecek nesiller hiç faydalanmayacaklar mı? Olmaz öyle şey!.. Kimse yapmıyorsa ben yaparım! Aşağıda özdeyiş üretme gayretlerimin ilk ürünlerini bulacaksınız. Bana oldukça anlamlı geldiler, halkımız tarafından da kabul görürlerse, tek bir kuruş menfaat beklemeden bu özdeyişlerimin gelecek nesillere intikalinden memnuniyet duyacağımı bilgilerinize sunarım. Bu özdeyişleri dikkatlice oku ey halkım, sonra da zahmet olmazsa kararını ver!: Cehalet bu kadar kolay fiyat kırmasa, aklın maliyeti de bu kadar artmazdı. Devrimin sakızı icad edilseydi, devrimcinin çenesi bu kadar yorulmazdı. Gönül bir şey söyleyince, kulağında walkmen de olsa duyarsın! Hikmetli söz söylemek için bu kadar ıkınma, içinde olmayan dışına çıkmaz! Izgaraya düşen etin ille de haşlama olacağım diye tutturması abesle iştigaldir. Kelimeler sendika kursaydı, sükûtun neden altın olduğu daha kolay anlaşılırdı. Öfkesiz bir boğadan daha kötüsü, tembel bir matadordur. Bir keçinin ayağına takılan bir çıkıntı, gün gelir mutlaka bir salyangozun ayağına da takılır. İnternetin sanal bir dünya vadettiğini anlamak için herkesin bir kere bilgisayar monitörüne toslaması gerekir. Kafalar enformasyonla doldurulunca, akıllar seyahate çıktı. Pimi çekilmiş bir kredi kartı, tahrip gücü en yüksek bombaya dönüşebilir. Kanaatini medyadan devşiren, ayazda kalınca üşümesin! Bazıları sandalyede otursa da makam sahibidir, bazıları makamda da otursa sadece ayakta kalmamış olur!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |