T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Tan: Medya, devletten sonra en önemli aktör

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, "Medya, diplomaside devlet dışı aktörler arasında en önemli aktör olarak ortada" dedi.

Namık Tan
Boğaziçi Üniversitesi-TÜSİAD Dış Politika Forumu ile Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce düzenlenen "Medya ve Dış Politika İlişkisi" konulu konferans, Ceylan Intercontinental Otel'de gerçekleştirildi.

Konferansta konuşan Tan, son yıllarda dünyanın ve buna bağlı olarak Türkiye'nin, ciddi bir transformasyondan geçtiğini dile getirerek, bunun da toplumun ve hayatın her kesiminde kendini değişik şekillerde gösterdiğini söyledi.

"Diplomasi mesleğinde de bizim, değişen şartlara kendimizi uyarlamamız gerekir" diyen Tan, dünyada ve Türkiye'de geleneksel diplomasinin yerini dinamik ve proaktif bir yaklaşıma terk ettiğini anlattı.

Namık Tan, "Eskiden diplomasi devlet aktörleriyle yapılırdı. Devlet aktörleri de devletin başlıca kurumları olan Dışişleri Bakanlığı ve mensuplarıyla olurdu. Eskiden geleneksel diplomasi içinde STK'lar, akademisyenler, medya gibi birtakım demokratik güçleri göremiyorduk" diye konuştu.

Zaman içinde küreselleşme ve demokratikleşmeyle birlikte bu değişik aktörlerin de güçlü bir şekilde ortaya çıktığını anlatan Tan, "Devletler, kendi çıkarlarını korumak, ülkelerinin imaj ve politikalarını etkin bir şekilde duyurabilmek, yurtdışında daha görünebilir olabilmek için, bu demokratik aktörlerden yararlanma imkanlarını araştırıyorlar" dedi.

KAMU DİPLOMASİSİ

Tan, "Kamu diplomasisi" kavramının ilk kez ABD'de ortaya atıldığına da dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Medya, diplomaside devlet dışı aktörler arasında en önemli aktör olarak ortada. Daha geniş çevrelere ulaşmanın yolu olan 'kamu diplomasisi', birçok ülkede üzerinde çalışılan bir konu olarak görülüyor. Biz, değişik aktörlerden faydalanma veya kamu diplomasisi denen hadiseyi, aslında bilmeden, çok fazla anlamadan ve topluma benimsetmeden oldukça başarılı uyguluyoruz. Bu da AB sürecinde ortaya çıkıyor. AB sürecimizde bu faktörlerden faydalanarak bir hedefe kilitlenmeyi ve üyelik müzakerelerinde etkili bir süreci başlatmayı bu sayede başarıyoruz. Ancak yaptığımız işin gerçekten ne olduğunu bilerek değil..."

Namık Tan, AB ülkelerinin de bunu yaptığını dile getirerek, onların da kendi imajlarını, mevcut AB ülkelerinin anlayıp kabul edebilecekleri birçok çalışma içerisine girdiklerini anlattı.

Tan, hatta bu ülkelerin dışişleri bakanlıklarının mevcut yapılanmalarını ne şekilde değiştirecekleri konusu üzerinde de durduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bütün ülkelerin değişik yaklaşımlar içerisinde yapmak istedikleri; olumlu imaj yaratmak ve bütün mekanizmaları etkin şekilde devreye sokmak... Biz de, çok yeni de olsa bu alanda bir takım çalışmalar yapmaya başladık.

AB çerçevesinde edindiğimiz tecrübeleri, farkında olmadan uyguladığımız kamu diplomasisinin bize verdiği tecrübeleri de biraraya katarak, şimdi biz de yakın bir süreç içerisinde değil ama makul bir süre içerisinde 'acaba Dışişleri Bakanlığımız da bir takım yapısal değişiklikler yapma ihtiyacı var mıdır, yok mudur' bunun tespitini sağlamaya çalışıyoruz.

Biz, bunun Türkiye'nin koşullarına uygun olarak gevşek bir yapılanma olması gerektiği inancındayız. Ancak bu konuda nasıl mesafe alacağımızı henüz tespit etmiş değiliz. Burada tek bir ses çıksın ve bütün devlet teşkilatı özellikle bu alanda hiç kimsenin sesi duyulmasın anlayışında değiliz.

Tam tersi çok çeşitli çevrelerin, çok sesliliğine ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Bunları iyi özümseyebilmek ve dış politikamıza doğru şekilde yansıtabilmenin ihtiyaç olduğu inancındayız. Bütün bunları Türkiye koşullarında kolay yapamayacağımızı biliyoruz. Bunun farkındayız. Burada da bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç vardır diye düşünüyoruz."

ZİHNİYET DEĞİŞİMİ

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, Türkiye'de çok yakın zamanlara kadar eğitim konusundaki anlayışın, "düşünceyi özgürce söylemeyi kolay kılmadığını" dile getirerek, "Bu, insanlarımızın zaman içerisinde kendilerini ifade etmeleri konusunda ürkek yapıya kavuşmalarına neden olunmuş. Çağdaş anlayışta insanların meziyetlerini tespit eden, onları teşvik ve takdir eden eğitim sistemi var. İnsanları daha özgür kılıyor.

Ürkekliklerini üzerinden atmalarını sağlıyor. Bütün bunlar, bu zihniyet değişimi çok kısa sürede olamayacağı için bizim bugün kamu diplomasisi olarak tarif edilen süreci de, bütün kitlelere çok kolaylıkla anlatıp benimsetebilmemizin kolay olmayacağı inancındayız" dedi. Tan, medyanın, dış politika konusunda olağanüstü bir rol oynadığını da vurgulayarak, medyanın, tiraj, reyting gibi kaygılarının dış politika alanında etkin bir çalışma yapılmasını engellediğini savundu.

Namık Tan, medyada yer alan haberlere 'kendi annesinin bile inandığını', hatta bazı konularda kendisinin de içinde olmasına rağmen medyaya inandığı için 'annesini ikna edemediğini' anlatarak, "Medya bu konuda çok ciddi sorumluluk altında" diye konuştu.

"PAYLAŞILABİLECEKLERİ PAYLAŞIYORUZ"

Dışişlerinin, bu konuda medyaya zaman zaman yardımcı olmadığını ve bilgiyi kendine sakladığını da kaydeden Tan, "Biz de bugüne kadar devlet aktörleri olarak medyaya yardımcı olmadık. Çünkü biz kendi istediğimiz şeyi hep sakladık. Sürekli örtme, bilgiyi paylaşmama... Elbetteki bilginin paylaşılmayacak bölümü vardır. Bilgi 100 ise bunun belki 40'ı benim kurumumda paylaşılmaz" dedi.

Tan, medyanın önceden ve sık sık bilgilendirilmesi, böylece kamuoyunun doğru aydınlatılması gerektiğine işaret ederek, "Bizim de sorumluluklarımız var ama medyanın da ciddi sorumlulukları var" diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı mensuplarının sivil toplumla ilişki içerisinde bulunması gerektiğini vurgulayan Tan, "Bizler Dışişleri Bakanlığı olarak fazla tanınmıyoruz. Bizi çok büyük bir kitle, klasik tabirle, 'elinde içki bardağı olan monşerler' olarak biliyor. Bunda onları hemen suçlamayı tercih ediyoruz ve 'biz öyle değiliz' diyoruz. Ama niçin bu böyle? Biz anlatmıyoruz bunları kimseye. Biz hep kendi içerimizde konuşuyoruz" dedi.

  • İSTANBUL (A.A)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi