T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

DUVAR PASI
Ali BAYRAMOĞLU

Daum'un yarattığı hayal kırıklığı

Fenerbahçe'nin Manisaspor karşısında aldığı mağlubiyet Fenerbahçeliler için tam bir hayal kırıklığı oldu.

Hayal kırıklığının nedeni yenilen goller, gol sayısı, beklenmedik puan kaybı ve şampiyonluğun riske girmesi değil.

Futbolda bunların hepsi var.

Hele şampiyonluk yarışının son haftalarında böyle süprizler olmasa, futbolda ne tat kalır ve tuz...

Aynı şey İtalya'da Juventus ve Milan'ın, İspanya'da Real Madrid ve Barselona'nın da başına geliyor...

Kaldı ki Ersun Yanal yönetimindeki Manisaspor hafife alınacak bir takım değil. Arda ve Caner gibi Türk futbolunun özellikle ihtiyacı olan genç adamları, etkili yabancılarıyla Yanal'ın futbol anlayışını benimsemeye başlamış güçlü ve daha da güçlenecek bir ekip...

Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışı yaptığı Galatasaray da her yönüyle saygı duyulması gereken bir takım. Özellikle son dönemde, camialarının geçtiği sıkıntılı günlerde verdikleri mücadele her şeyin ötesinde takdire şayan...

Velhasıl Fenerbahçe'nin hayal kırıklığı yaratması, şampiyonluk yarışında üç puan geri düşmesinden, Manisaspor'dan beş gol yemesinden kaynaklanmıyor...

Hayal kırıklığı yaratan Fenerbahçe'nin lakayt futbolu, temposuzluğu, sahadaki kalitesiz duruşudur...

Soru şudur:

"Mükemmel futbol"dan "dökülen futbol"a bu gidiş gelişler nasıl olabiliyor?

Açıkçası bu yıl ilk defa bir Fenerbahçe karşılaşmasını seyrederken, ilk on dakika bir yana, sarı lavicertlilerin maçı çevirebileceklerine bir an bile inanmadım...

Bu, Fenerbahçe açısından vahim bir durumdur...

Anlamadığım bir adam var: Daum...

Neden bu kritik maçta geride kalan altı karşılaşmayı 28 gol atarak ve hiç gol yemeden kazanan bir takımı bozdu Daum?

Neden bu başarılı kadronun takımın süratli ve mücadeleci yapısı yerine, duran teknik ayakları tercih etti?

Neden, son maçlarda Fenerbahçe'yi taşıyan, defans yapmaya da git gide yatkın hale gelen, orta sahasını destekleyen Mehmet Yozgatlı gibi önemli bir futbolcuyu takımdan kesti?

Nasıl oldu da Anelka ve Önder uzun süren sakatlıkları sonrası böyle kritik bir maçta, daha karşılaşmanın başında forma buldular?

Şu açık:

Fenerbahçe'nin Manisaspor maçında orta saha ve defanstaki zaaflarına zemin hazırlayan, önü ve arkasıyla sağ kanat oldu. Başka bir deyişle Fenerbahçe'nin temposu, oyun düzeni özellikle bu noktadan başlayarak alt üst oldu.

Anelka'nın zaman zaman attığı deparlar dışında, durarak, orta alana ve defansa hemen hiç yardım etmeden oynaması, önce Önder'i oyundan düşürdü.

Ne gariptir ki Daum oyundan Aneka'yı değil, Önder'i aldı.

Bu düzen bozukluğu orta sahayı da bozdu. Marco ve Appiah'ın yerleri kaydı. Marco aşırı geriye, Appiah aşırı ileriye oynadı. Sonuç olarak ciddi orta saha boşlukları oluştu, bu da doğal olarak defans zaaflarını tetikledi. Buna Manisa- spor'un her topa üç dört adamla pres yaparak saldıran sert futbolunu, hızlı ve akıllı çıkışları da eklenince resim belli oldu.

Ve Daum maçı 90 dakika bizler gibi seyretti...

Örneğin neden Kemal'i bu çöküşe panzehir olarak düşünmedi, dökülen Marco'nun yerine almadı, bunu da anlamak mümkün değil...

Maçı kaybeden herkesten önce Daum'dur...

Fenerbahçe her kritik maçını duran toplarla, Alex'in frikikleriyle kazanamaz ki...

Takımı 5 gollü yenilgisinin kendisi dışında hiçbir mazereti, gerekçesi yoktur...

Şampiyonluk yarışına gelince...

Top hala Fenerbahçe'de...

Önümüzdeki dört maçı da kazandığı takdirde Fenerbahçe şampiyon olur... Galatasaray diğer maçlarda puan kaybetmezse averajla, kaybederse puan farkıyla...

Sonunda böyle olacak...

Kanımız o...


Ersun Yanal

Onu kazanmadan kaybettik. Belki de milli takımın başına erken getirdik. Kendisini kendi insani zaaflarına kurban etmesine yol açtık...

Ama o son derece kaliteli bir teknik adam...

Türk futbolunu yukarıya onun gibiler taşıyacak...

Şu bir kriter değil midir:

Ersun Yanal'ın çalıştırdığı bir takımın oyuncu kalitesi ne seviye de bulunursa bulunsun, hatta topladığı puan ne olursa olsun, bu takım her zaman iyi ve sistemli futbol oy- nar... Oyuncular sistemle bütünleşir ve bu takımlar lige kalite getirir...

Önümüzdeki yıl çok daha iyi bir Manisa seyredeceğimizden eminim...

Ersunlar mutlaka çoğalmalı...


Galatasaray

Sadece Fenerbahçe mağlubiyeti açısından değil, Rize karşısında ite kaka kazandığı maç açısından da şanslıydı Galatasaray.

Bu bir haftalık şans belki de sarı kırmızılıları şampiyon yapacak...

Ancak bu şansın arkasında hem oynadıkları futbolla, hem hırslarıyla, hem liderlikleriyle iki futbolcuyu görmezden gelemeyiz.

Bunlardan birisi Hasan Şaş'tır, diğeri Hakan Şükür...

Son Rizespor maçının aklınıza getirin ne demek istediğimizi anlarsınız...

Galatasaray'ın şansını onlar yarattı ve yaratıyor...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi