T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
G Ü N D E M 19 NİSAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Özkan'dan 5'inci müdahaleye suç duyurusu gibi açıklama

Türkiye'nin 5'inci askeri müdahalesinin 2001'de olduğu ortaya çıktı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Özkan, askerin siyasete müdahalesini açıkladı. Siyasetçi ve hukukçular, 'Ecevit gitsin, Özkan gelsin' diyen generallere 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılabileceğini kaydetti

Türkiye'nin, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat'tan sonra gizli kalan bir askeri müdahalesi daha olduğu ortaya çıktı. Eski Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın Habertürk TV'de yayımlanan Basın Kulubü programında yaptığı 'Murat Yetkin, paşaların kendisine 'Ecevit gitsin, Özkan gelsin' mesajı ilettiklerini söyledi' açıklaması, 29 Ekim 1991'de de bir darbe girişimi daha olduğunu ortaya çıkardı. Yetkin'in Radikal Gazetesi'nde 31 Ekim 2001 ve 10 Temmuz 2002 tarihlerinde yazdığı ancak, dönemin Başbakan Yardımcısı Özkan'ın olayın üzerinden 5 yıl geçtikten sonra önceki gün 'resmen' açıkladığı 29 Ekim girişiminin, Türk siyasi tarihinin 5'inci askeri müdahalesi olduğunu gözler önüne serdi. Hukukçular, bu girişimin resmen suç olduğunu belirterek, Özkan'ın açıklamasının bir nevi suç duyurusu olduğunu söylediler.

4 YILDIZLI 4 GENERAL

Özkan'ın 'paşaların mesajını iletti' dediği Murat Yetkin 10 Temmuz 2002 tarihli yazısında Çankaya Köşkü'ndeki 29 Ekim 2001 Cumhuriyet Bayramı davetinde kendisine verilen 'derin kulusi' anlatıyor. O dönemde aktif olan 15 orgeneralden ikisi ile sohbete başladıklarını belirten Yetkin, bulunduğu durumu "... ben de aralarında kuvvet komutanlarının da bulunduğu dört yıldızlı dört generalin arasındaydım" diye anlatıyor.

İŞTE 5'İNCİ MÜDAHALE

Özkan'ın da doğruladığı gelişmeleri Yetkin, '4 yıldızlı, 4 generalin' siyasete nasıl müdahale ettiğini şöyle anlatıyor:

"... Mesajlar art arda gelmeye başladı: 'Ekonomi de, siyaset de giderek tıkanma noktasına geliyordu. Hükümet kendi içindeki anlaşmazlıkları bırakıp çözümlere yoğunlaşamıyordu. Askerin müdahale etme söylentileri askeri rahatsız ediyordu. Çözümü Başbakan Ecevit bulacaktı. Ecevit neden kendinden sonra DSP'yi devralacak bir isme işaret edip yönetimin de, ülkenin de önünü açmıyordu?

Oradan ayrıldım. Az önceki orgenerallerden birisi, emekli bir başka orgeneral ve ailesiyle sohbet ediyordu. Emekli orgeneral ile iş ilişkisi dışında da tanışıyordum. "Az önce ne konuştuğunuzu biliyorum" dedi. Emekli orgeneral anlatmaya başladı: Birkaç hafta önce bir başka emekli orgeneralle birlikte bütün bunları Bodrum'da bir araya geldikleri Özkan'la konuştuklarını, ayrıca bu konuyu daha sonra İstanbul'da bir grup işadamına da açtıklarını söyledi: Neden Ecevit yerine Hüsamettin Özkan'ı bırakmıyordu? Neden bunu gidip Ecevit'e aktarmıyordu?.. Askerler bu durumun yazılmasını istiyordu...

AKTİF VE EMEKLİLER

...Özkan'a bir not bıraktım ve yarım saat sonra odasındaydım. "Nereden duydun?" dedi. "Söyleyenler emekli mi, aktif mi?" diye sordu. Hem aktif, hem de emeklilerin olduğunu söyledim... O sırada, Özkan'ın odasının mütemmim cüzü Şağar geldi. Özkan, "Murat'a söylemiş askerler, sen de anlat" dedi. Meğer Başbakanlık Takip Kurulu toplantılarında bir korgeneral, başka vesileyle de bir başka korgeneral Şağar'a da aynı mesajı vermiş... Ecevit'in durumu bilmeye hakkı olduğunu düşündüğümü söyledim. Özkan, "Sana randevu alayım, git anlat" dedi...

KUVVET KOMUTANI DÜZEYİNDE

...Böylece birlikte Ecevit'in odasına girdik... Özkan "Murat askerlerden bir haber almış, sizden görüş istiyor" dedi. Anlattım. Ecevit giderek artan bir endişeyle dinledi. "Bunu söyleyenlerin rütbesi ne düzeyde, kor ya da ikinci başkan düzeyinde mi?" diye sordu. Ben "Kuvvet komutanı düzeyinde, orgeneral" dedim. 'Nereden çıkıyor bu?' diye sordu. 'Ecevit, 'Peki ne istiyorlar, yani yerimi neden bırakmam gerekiyormuş, başkası daha mı iyi yapacakmış?' diye sordu."

  • İSTANBUL

    Bu kesinlikle bir anayasal suçtur

    DR. ÜMİT KARDAŞ (Emekli hakim albay): Özkan'ın, açıklamaları Türkiye'de askerin siyaset üzerindeki vesayetini somut olarak doğruluyor. Türkiye'de işleyen sistem gerçek bir demokrasi olmadığı, askerin iktidar kullanması normal karşılandığı için bu olay da mevcut sistem içinde gayet 'normal' bir olay olarak karşılanıyor. Yapılan açıklamaya göre askerin seçilecek Başbakanın kim olacağına dair bir teklifte, telkinde, tercihte bulunması Askeri Ceza Kanuna'na aykırı. Dolayısıyla bir suç. Anayasal bir suç. Hangi rütbede olursa olsun suçtur. Bu olay da subaylar suç işlemiştir ama bu doğal kabul ediliyor. Yürütme erkinin altındaki bir idari kurumun yasama, yürütme ve yargı erkine müdahale etmesi ya da onların üzerine çıkması Anayasal bir suçtur. Siyaset bu konuda güçlü olmadığı için, bu şekilde devam ediyor ve sistem bir şekilde kendini dengeliyor. Bu demokrasi değil.

    Sıkıntılı itiraflar

    BURHAN KUZU (Anayasa Komisyonu Başkanı): Bunlar demokrasimiz açısından sıkıntılı itiraflardır. Sivil iktidarın nasıl belirleneceği Anayasa'da yazılmıştır. Bu kişiler 'gönüllerinden geçirdikleri' anlamında söylemiş olabilirler. Yoksa bunun açık açık ifade edilmesi demokrasi ile izah edilemez.

    Hesap sorulmalı

    HASAN CELAL GÜZEL (Eski YDP (Genç Parti) eski lideri): Bunun hesabı hukuki yollardan sorulması gerekir. Türkiye'de bir askeri vesayet rejiminin hakim olduğunu Özkan'ın sözlerinden açıkça anlıyoruz. İşin tuhaf tarafı, bunlar Koç'un evinde yapılıyor. Türkiye'nin en büyük sermayedarının bu şekilde askerle politikacının buluşmasını sağlaması ve siyasi entrikalara karışması ibret vericidir. Anlaşılan iki mekanizma gündeme gelecekti; birincisi Ecevit askerin baskısı altında zorla istifa ettirilecekti. Ya da DSP grubu sermayenin ve askerin dahliyle parçalanacak ve Ecevit'in düşmesi sağlanacaktı. Her ikisi de demokrasi dışı ve ahlak dışı uygulamalardır. Sorumlularından hesap sorulması gerekir.

    Başbakanı halk belirler

    MURAT KARAYALÇIN (SHP lideri): Türkiye'de toplum mühendisleri sürekli varoldu. Ancak kimin cumhurbaşkanı kimin başbakan olduğunu halk belirler. Birileri birilerine bir takım görevler yüklemiş olabilirler. Bir takım görevleri birileri birilerinden talep etmiş olabilir. Türkiye'de kimin başbakan olacağını sandık belirliyor. Öyle de olmuştur. Bir takım toplum mühendislerinin talepleri ya da çalışmaları değil, bütün bunları halkın tercihleri belirleyecektir.

    Cezası 5 yıl hapis

    Askeri Ceza Kanunu Madde 148 -Askerî şahıslardan;

    A) Siyasî bir partiye üye olmak için müracaat eden veya herhangi bir suretle siyasî partilere girenler,
    B) Siyasî amaçla toplantı yapan veya aynı amaçla siyasî gösterilere katılanlar,
    C) Siyasî amaçla nutuk söyleyen, demeç veren, yazı yazan veya telkinde bulunanlar,
    D) Siyasî toplantılara resmî veya sivil kıyafetle katılanlar,
    E) Herhangi bir sebeple yalnız veya toplu olarak siyasî mahiyette beyanname hazırlayan, hazırlanmış beyannameyi imzalayan, imzalatan veya yayın organlarına ulaştıran veya dağıtanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, bir aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Bu cürümler, seferberlikte işlenirse ceza iki misli olarak hükmolunur.

    İşte suç duyurusu gibi o açıklama

    DSP-MHP-ANAP hükümetinin karakutusu Hüsamettin Özkan, önceki gün 'suç duyurusu gibi' açıklamalarda bulundu. Özkan, askerlerin kendisine yolladığı mesajı şöyle anlattı: "... Murat Yetkin benim makamıma geldi. 29 Ekim'de paşaların kendisine 'Ecevit gitsin, Özkan gelsin' mesajı ilettiklerini söyledi. 'Ecevit'e bunu aktarmak istiyorum' dedi. Başbakanımıza telefon ederek 'Murat Yetkin'in bir arzı var' dedim. Beraber gittik, Ecevit'e de söyledi. Ecevit 'Emekli paşalar mı' diye sordu. Yetkin 'Hayır efendim' dedi ama isim vermedi. Ecevit 'Allah Allah' dedi... İşadamları beni yemeğe davet ettiler İstanbul'da. Türkiye'nin en büyük işadamları. Onlara da aynı cevabı verdim. Koç Ailesi'nin boğaz'daki evinde oldu bu görüşme."

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi